Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın!
Keyifli okumalar! <3
"Babacığım."
Elimdeki kitaplarla salona gittiğimde babamı bilgisayarına bakarken bulmuştum. Kafasını bilgisayardan kaldırıp bana baktı. "Efendim?"
"Anlamadığım birkaç soru ve konu var. Onları Eymen'e sormam lazım," dedim şirince sırıtarak. Aslında sadece Eymen'i görmek için oraya gidiyordum.
Babam tek kaşını kaldırarak "Sen bu aralar Eymen ile fazla takılmaya başladın sanki," dedi kuşkulu bir sesle.
"Hem aynı sınıftayız hem de komşuyuz. İlla ki görüşüyoruz. Sana öyle gelmiştir." Yalan söylemekten çarpılacaktım bir gün!
"Öyle olsun," dedi bu konunun üstüne düşmeyerek. "Geç kalma."
"Tamam," dedim harfleri uzatarak. Dış kapıyı açıp dışarı çıkmadan hemen önce "Görüşürüz," demeyi ihmal etmemiştim.
Evden çıktığımda Eymenlerin evine doğru yürümeye başladım. Eymen'in onlara gideceğimden haberi yoktu. Ona küçük bir sürpriz yapmak istiyordum.
Zili çaldıktan birkaç saniye sonra kapı açıldı. Kapıyı açan Eymen'in annesi Umay Hanımdı. Beni görünce kocaman gülümseyerek "Aselcim!" dedi. "Hoş geldin tatlım."
Gülümsedim. "Hoş buldum. Eymen evde mi?" derken elimdeki kitapları işaret ettim. "Ona derslerle ilgili sormam gereken birkaç şey var da."
Geçmem için kenara çekildi. "Evet, odasında. Gir lütfen."
İçeriye girdiğimde etrafta Burhan Bey'i göremedim. "Burhan Bey yok mu?"
"Ah, o çalışma odasında," dedi Umay Hanım. "Eymen odasındaydı. İstersen bir şeyler içelim sonra çıkarsın Eymen'in yanına."
"Yok," dedim nazik bir şekilde. "Eymen'in yanına çıksam daha iyi olur. Babam geç kalmamı istemedi."
"Peki," diyerek gülümsedi. "İyi dersler."
Umay Hanım'a gülümsedikten sonra merdivenleri tırmanarak Eymen'in odasına doğru yürüdüm. Odasına yaklaştıkça bir müzik kulaklarıma ilişiyordu.
Zombie.
Eymen şu anda bu şarkıyı dinliyordu ve sesi fazla açtığından melodiyi duyabiliyordum. Kapının önünde durduğumda derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım.
Kapıyı açtığım anda yoğun bir sigara kokusu burnumu sızlattı. "Of! Ne kadar çok duman var böyle!"
Bakışlarımı etrafta gezdirdiğimde Eymen'in üstü çıplak bir şekilde yatağında yatıyor olduğunu gördüm. Siyah eşofmanı ile duruyordu sadece. Gözleri kapalıydı, elinde sigarasını tutuyordu.
Yeşil gözleri yavaşça aralandığında şaşırdığını gördüm. "Kavin?"
Kapıyı kapatıp ona doğru yürüdüm. "N'aber?"
"Seni görmeyi beklemiyordum."
Elimdeki kitapları Eymen'in çalışma masasının üzerine bırakıp pencerelere doğru yürüdüm. "Ben de seni bu halde görmeyi beklemiyordum."
Camları açarken "Şu müziğin sesini biraz kısar mısın? Çok fazla," dedim.
Cidden, sağır olacaktım neredeyse!
Eymen müziği kapattığında ona baktım. "Gerçekten çok fazla sigara içiyorsun. Zararlı."
Uzanmaya devam ederken sigarasından bir nefes aldı. "Sigara, bırakmak istemediğim bir uyuşturucu."
"Ama bırakman gerekiyor," derken ona doğru yürüdüm. Yatağa çıkıp yanına oturdum. Bakışlarım omzundaki 'Kavin' dövmesinde gezdi.
Başını bana doğru çevirerek "Neden geldin? Geleceğinden haberim yoktu," dedi.
Omuz silktim. "Seni görmek istedim sadece."
"Haber verebilirdin."
"İstersen geri gidebilirim."
"Öyle bir şey demedim."
Nefesimi verdim. "Neden bu haldesin?" diye sordum kendisini işaret ederek. "Hayattan bıkmış gibi duruyorsun."
"Çünkü bıktım." Sigarasından bir nefes daha geldi. "Her günün birbirini tekrar ettiği şu lanet dünyada uzun süredir yaşıyorum."
"Neden böyle düşünüyorsun? Günlerini farklı şekillerde değerlendirirsen her gün birbirini tekrar etmez."
"Ama düşünceler tekrar etmeye devam eder," derken bir kolunu kafasının altına koydu. "İnsanı düşünceleri bitirir Kavin. Kafasının içindeki düşünceler silsilesi insanı yönlendirir, var eder, yok eder. İnsanı ne insanlar öldürür ne silahlar. İnsanı öldüren kafasından geçirdiği düşünceleridir."
Eymen'in bana anlatmadıkları vardı. Benden sakladıkları. Ne kadar sorsam da bunları bana söylemiyordu. Eğer benden ne sakladığını öğrenmek istiyorsam üstüne gitmeliydim.
"Seni bitiren düşüncelerin mi?"
"Düşüncelerim, sigaram, sen."
"Ben mi?" şaşırmıştım. Ben Eymen'i bitiriyor muydum, ona zarar mı veriyordum? Neden böyle düşünüyordu?
"Ben mi seni bitiriyorum?"
Cevap vermeyip bakışlarını tavana dikti. Bu çocuğun kafasını çözemiyordum!
Bakışlarım abisiyle fotoğraflarının asılı olduğu merdivene kaydığında kaşlarımı çattım. Eymen bana abisinden hiç söz etmemişti, Barış olmasa Eymen'in bir abisinin olduğunu bile öğrenemeyecektim.
Eymen'e abisi ile ilgili sorular sormanın vakti gelmişti.
"Şu fotoğraflardaki adam kim?" diye sorduğumda kaşları çatıldı.
"Seni ilgilendiren biri olduğunu düşünmüyorum."
Kaşlarımı çattım. "Kim olduğunu merak ediyorum."
"Seni ilgilendirmiyor, dedim Asel," derken doğruldu. Oturur pozisyona geçerek bana baktı.
Bana ilk kez – ikimiz baş başayken- Asel demişti...
"Bu ne demek?" diye sordum öfkeyle. "Ben senin sevgilinim. Bilmeye hakkım var."
Başını sağ omzuna doğru eğip sol gözünü kıstı. "Sevgilimsin diye her şeye karışabileceğini mi sanıyorsun sen?"
Benimle böyle konuşması canımı acıtıyordu...
"Evet," diyerek çenemi kaldırdım. "Birbirimiz hakkında bir şeyler öğrenemeyeceksek neyiz biz Eymen? Ne bu tavırların? Kaç gündür garipsin!"
"Eymen! Eymen! Eymen!" dedi sinirle. "Bıktım anlıyor musun? Beni bir salsana! Sürekli Eymen, Eymen, Eymen! Rahat bırak beni! Rahat. Boğuyorsun!"
Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Rahat bırak beni. Boğuyorsun.
"Peki," dedim yutkunarak. Yataktan kalktım, masanın üstündeki kitaplarımı aldım. "Nasıl istersen öyle olsun. Artık sana karışmayacağım."
Ona bakmadan kapıyı açtım, sertçe kapıyı çarparak odasından çıktım.
Onu rahat bırakmamı istiyorsa ben de onu rahat bırakırdım.
*
Eymen'in neden böyle yaptığını diğer bölüm öğreneceksiniz...
Diğer bölüm akşam gelecek...
FinaleSon11...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kavin | texting
Short StorySiyah deri koltuğa oturdum, ellerimi dizlerimin üstüne koyup ona baktım. Dövme yaptırıyordu. Omzuna Rusça bir yazı kazdırıyordu. Yazının anlamını bilmiyordum. Deli gibi merak ediyordum ne yazdırdığını. Dövmeci - yani Yüsra - dövmeyi yaparken "Sence...