-7-

42.3K 2.4K 1.5K
                                    


Matematik dersi bittiğinde Selin ile birlikte hava almak için bahçeye çıkmıştık.

Bugün hava çok güzeldi. Sımsıcaktı. Ekim ayına girmiştik, sonbaharın havası gerçekten çok hoştu. Okuldaki öğrencilerin çoğu bu güzel havanın tadını çıkarmak için dışarı çıkmış gruplar halinde bahçeye dağılmışlardı.

Boş banklardan birine oturup kantinden aldığımız kahve ve  çikolataları aramıza koyduk.

Kahvemden bir yudum alıp Selin'e baktım. "Barış Gürsoy'u tanıyor musun?"

Barış'ın yapışkan tavırları sinirimi bozmaya başlamıştı. Numaramı nereden bulduğunu bilmiyordum, neden sürekli karşıma çıktığını da. Kendisine bir eğlence arıyordu herhalde.

"12/A'da okuyan mı? Tanıyorum," dedi Selin. Çikolatasını açıp bir ısırık aldı. "Biraz yapışkan biri. Çok yavşaktır."

Ah, ne demezsin!

"Biraz mı? Bayağı yavşak biri." Abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim.

"Sen onu nereden tanıyorsun ki?"

"Uzun hikaye," diye geçiştirdim. Aldığım çikolatayı açıp büyük bir ısırık aldım.

"Ya anlatsana merak ettim! Çatlarım ben, acayip meraklı biriyim," dedi Selin ısrarla.

Derin bir nefes aldım. "Buraya taşındığımız ilk gün markette karşılaştık," diye başlayarak Barış ile aramızda geçen her şeyi kısaca ona anlattım.

"Seni 2-3 kere görmüşken böyle davranması ilginçmiş," dedi kaşlarını kaldırarak.

Çikolatamdan bir ısırık daha alarak çikolatayı bitirdim. "Kendine eğlenecek bir şeyler arıyor işte. Boş ver."

Bir süre Selin ile sohbet edip birbirimizden bahsettik. Birçok ortak noktamız vardı. Sevdiğimiz filmler, izlediğimiz diziler, dinlediğimiz sanatçılar... Zevklerimiz aynıydı.

"Göbek adın var mı? Benimki yok, üzücü bir şey benim için. Göbek adımın olmasını isterdim," dedi dudak büzerek.

"Benimki var." Göbek adımı annem koymuştu.

"Ya," dedi a harfini uzatarak. "Ne?"

"Kavin."

Kaşlarını çattı. "O ne öyle kavun gibi."

Güldüm. "Güçlü, cesur kız demek. Ben seviyorum. Değişik ve güzel."

Seviyorum çünkü o ismi bana annem verdi.

"Hm," diye mırıldandı Selin. "Kim verdi bu ismi?"

"Annem."

"Imm... Bir gün tanışırız umarım."

Dudaklarımda buruk bir gülümseme belirdi. "Tanışamazsın," diye mırıldandım. "O öldü."

Selin'in dudakları aralandı. "Ben çok özür dilerim," dedi hüzünlü bir sesle. "Ben bilmiyordum... Çok çok çok özür dilerim! Kahretsin!"

"Özür dilemene gerek yok Selin," dedim içtenlikle. "Bilmiyordun. Önemli değil."

Selin dudaklarını bükerek bakışlarını kaçırdı. Bu sırada bakışlarım biraz ileride oturan iki kişiye kaydı.

Eymen ve bir çocuk bankta oturuyordu. Sınıfın ilk günü gördüğüm çocuktu Eymen. Adını whatsapp grubunda öğrenmiştim.

Gözlerimi kısarak ona baktım. Dağınık simsiyah saçları alnına dökülmüştü. Kollarını banka yaslayıp geriye doğru eğilmişti. Okul lokosunun açıkta bıraktığı kolunda ve parmaklarında dövme vardı. Acaba ne tarz dövmeler yaptırıyordu?

kavin | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin