Keyifli okumalar!
Yorumlarınızı bekliyorum çaklıtlarım!
Babam akşam yemeğine yan komşularımıza davetli olduğumuzu söylemişti.
Her yeni taşınan kişiler gibi yan komşumuza yemeğe gitmeliydik. Bu yazılı olmayan bir kuraldı.
Yemek saatine yakın bir zamanda babam işten dönmüştü. Gelirken bir pastaneden tatlı almıştı. Elimiz boş gitmek hoş olmazdı.
"Fazla oturmayalım olur mu? Misafirliğe gitmeyi çok sevmediğimi biliyorsun, sıkılıyorum," dedim babama bakarak.
Babam dalga geçercesine güldü. "Merak etme bebeğim. Ben 'bizim kız uslu durmuyor, ağlamaya başladı' derim, hemen kalkarız."
Gözlerimi devirdim. "Komik değil."
"Devirme o ela gözlerini." Bakışları panda desenli pijamama kaydı. "Ve üstünü değiş."
Dudak büzerek pijamalarıma baktım. Sonra nefesimi vererek "Pekâlâ," diye mırıldandım. Oturduğum koltuktan kalkıp yavaş adımlarla merdivenlere doğru yürüdüm. "Bu gidişle yarına orada oluruz Asel."
Babamın iğneleyici sesini duyduğumda biraz hızlandım. Merdivenleri çıkıp odama girdim ve kapıyı kapattım.
Misafirliğe gitmeyi oldum olası sevmezdim. Hem sınava girecek bir mağdurdum, misafirliğe gitmesem olmaz mıydı yani?
Kendi kendime söylenerek dolabımın karşısına geçtim. Askılı kırmızı tişörtüm ile siyah kotumu alıp giyindim. Sabah okula giderken düzleştirdiğim saçlarım hâlâ şeklini kaybetmemişti, elimle saçlarımı düzelttim ve beyaz spor ayakkabılarımı giydim.
Bugün boyunca Hilal'in delici bakışlarını görmekten okulun nasıl bittiğini anlayamamıştım bile. Eymen ile Hilal ayrılmıştı. Hilal artık bir kızın yanında oturuyordu, Eymen Hilal'in yüzüne bakmıyordu bile. Ve bu, Hilal'i sinir ediyordu.
Ayrılmalarının sebebi olarak beni görüyordu. Maldı herhalde. Sevgilisini aldatması sorun değildi, benim bunu açığa çıkarmam sorundu.
Gerçekten de bazı insanlarda beyin yerine taş var herhalde.
Hilal'i takmıyordum ve bu onu daha çok çıldırtıyordu. İnsanları çıldırtmanın yolunu bulmuştum. Onları takmamak en iyi yoldu. Sinirlenen sen değil, onlar oluyordu. Sana da onların sinirini görerek keyif çatmak kalıyordu.
Telefonumu arka cebime koyduktan sonra odamdan çıktım. Umarım yan komşumuzun küçük çocukları yoktur, onların sesini hiç çekemezdim.
Merdivenleri inerken babamla karşılaştım. "Sonunda," dedi beklemekten sıkıldığını ifade ederek. "Hadi gidelim."
Evden çıktığımızda babam 2 kez kapıyı kilitledi. "Komşularımızı tanıyor musun? Daha önce konuştunuz mu?"
Babam ağır ağır başını salladı. "Evet, Burhan Bey ile konuştum. Öğrendiğim kadarıyla senin yaşında bir oğulları var. Hatta aynı okuldaymışsınız."
Kaşlarımı çattım. "Adını söyledi mi?"
"Hayır, söylemedi."
Kim olabilir ki...
Eğer Barış çıkarsa düşer bayılırdım herhalde. Zaten Barış'ın bu semtte oturduğunu biliyordum, aynı markete gitmemizden anlamıştım. Ya yan komşumuz Barış ise?
![](https://img.wattpad.com/cover/196173642-288-k106297.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kavin | texting
Short StorySiyah deri koltuğa oturdum, ellerimi dizlerimin üstüne koyup ona baktım. Dövme yaptırıyordu. Omzuna Rusça bir yazı kazdırıyordu. Yazının anlamını bilmiyordum. Deli gibi merak ediyordum ne yazdırdığını. Dövmeci - yani Yüsra - dövmeyi yaparken "Sence...