8.Bölüm

13.9K 972 166
                                    


Bir süre öyle kaldıktan sonra Açelya'nın yatakta oturarak kitap okuduğunu. Ama ben o haldeyken bana şaşırmış bir şekilde baktığını fark ettim. Ama o sırada bunu umursayamadım.

Kendine geldi ve yanıma gelip sarıldı. Ağlamam gitdikçe şiddetleniyor ve ben sesime hakim olamıyordum. Başımı omzuna koyup ağlamaya devam ettim. Beni yavaşça yürüterek yatağıma oturttu. Bir süre sonra ağlamam sakinleşince. Bana bakarak sordu.

"Ne olduğunu anlatmak ister misin?"

Yavaş yavaş olanları hissettiklerimi anlattım. Arada yine akıyordu göz yaşlarım.

"İşte böyle, biliyorum bu çok yanlış. Ve emin ol onu unutmak için elimden gelen her şeyi yapıcam." dedim. Biraz telaşlanır gibi oldu ama hiç belli etmedi. Ama onu çok iyi tanıyordum bariz telaş yapmıştı.

"Biraz uyu istersen sabah sağlam kafayla düşünelim bunu. Hem sen demedin mi uzaklaşmışlar diye. Belki o da onu unutur ve seni sever." dediğine sinirlendim.

"Açelya iyi misin? Nasıl ağladığını ben gördüm diyorum. Ne kadar üzüldüğünü. Ben onun için arkadaştan fazlası değilim. Konu burda kapanmıştır. Onu unutuyorum zaten daha yeni oldu unutmam da kolay olur." sesim biraz yükselmişti. Ama prensiplerime aykırıydı ve ben tolerans gösteremem buna.

"Peki tatlım sakın ol sen dediğim gibi sakin kafayla konuşalım sen şimdi yat uyu." dedi. Ben de ağlamaktan ve bu duygu yoğunluğundan dolayı hayli yorulmuştum dediğini ikiletmeden yattım zaten kısa sürede uyuya kalmışım. Ama uyumadan önce birinin gelip saçlarımdan öptüğünü hissettim.

🔹🔹🔹

Uyandığımda hava hala kararmıştı ve gözlerim karanlığa alıştığında Açelya'nın daha yatmadığını da fark ettim demekki o kadarda geç değildi saat. Işığı açtım ve aynadan yüzüme baktım.

Şişmiş ve kızarmış gözler, hafif şişmiş bir dudak, hali hazırda beyaz olan tenim dahada beyazdı.

Bu halime yüzümü buruşturdum ve yüzümü yıkamaya banyoya gitmek için odadan çıktım. Salonun ışığı koridora vuruyordu ve birileri sessiz bir biçimde tartışıyordu. Arada ses yükseliyordu ama bulunduğum noktadan pek anlaşılmıyordu. Bende biraz daha yaklaştım.

Sadece Açelya'nın "Açıklamamız ona anlatmamız gerektiğini söyledim ama siz beni dinlemediniz. Onun nasıl bir halde olduğunu biliyor musun?! Ne kadar ağla-" sonra bir anda sustu. O sırada anladım. Kesinlikle arkamdan bir iş dönüyor. Daha sonra hızla banyoya ilerleyip yüzümü yıkadım ve bir kaç gün önce oraya bıraktığım kapatıcıyla kızarıklıkları kapattım.

İçeride beklemediğim biri vardı. İçeride Oğuz vardı. Sanki hiçbir şey olamamış gibi duruyordu. Onu görünce kalbim hızlandı ve sıkışmış gibi hissettim. Ne demiştim ben? Unutacak mıydım? O sırada bunun çok zor olduğunu anladım. Sanki normalmişim gibi gülümseyip konuştum.

"Hoşgeldin. Ne zaman geldin? Beni niye uyandırmadınız?" dedim. O sırada bu 'benden bir şey sakladıklarını' düşünmedim neşeli bir şarkı düşündüm ki Oğuz benim duyduğumu anlamasın.

"Çok yorgundun kıyamadım uyandırmaya." dedi ablam. Açelya ve abim sinirli gözüküyorlardı. Belli ki konuştukları konuda rahatsızlandı.

Bir süre öyle dikildikten sonra normalde olduğum gibi neşeyle konuştum. "Şişe çevirmece oynayalım mı? Yeteri kadar da fazlayız." dedim. İlk mızmızlansalar da daha sonra oynamaya başladık.

Benim yanıma Oğuz oturdu. Ondan rahatsız oldum çünkü kalbim maratonda koşar gibi attığından dolayı pekte odaklanamıyordum. Kimseye belli etmeden bi şey almak için kalkmış gibi yaptım ve koridorda heyecandan hızlanmış nefesimi düzenleyip geri döndüm. Bu sefer ablamla Açelya'nın arasında kendime yer açıp oturdum. Şansıma abim de tam karşımdaydı.

Element KrallığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin