Sabah kahvaltı yaptık ve ilk önce okula gibip benim ve Açelya'nın kayıtlarını aldırdık. Çünkü öğrendiğim ufak bilgilere göre ana vatanım olan Tarnaya'yı bir iç savaş bekliyordu ve benim buna hazır olmam gerekiyordu.
Oradanda antrenman için gittik akşam saat 18:00'a kadar çalıştıktan sonra eve geri döndük. Ve olabildiğince Oğuz'dan kaçtım evet bildiğiniz kaçtım. Zihnimden konuşsa cevap vermedim, yanıma geldiğinde çeşitli bahanelerle başka bir yere gittim. Bana kahve ısmarlamak istediğini deniz kenarında çok güzel bir kafe açıldığını söylediğinde aklıma rüyam geldi. Ama hemen kafamı toparlayıp kibarca reddettim. Açelya yeni bir büyü geliştirmiş. Bu büyü istediğimiz konuyu beynimizde saklayabiliyor ve Oğuz gibiler de bunu okuyamıyor.
Güvenli olduğunu test etmiş. Bende bunu benim üstümde uygulamasını istedim çünkü aşık olduğumu Oğuz'un bilmesini istemiyordum..
Artık böyleydi. Akşam kafamı dağıtmak için sokakta dolaşırken hiç beklemediğim biriyle karşılaştım.
Karşımda Berk vardı. Beni görünce o da biraz şaşırdı hatta eli ayağına dolaştı. Daha sonra gülümseyip "N'aber Gece? Okuldan kaydını aldırdığını duydum." dedi. Ben ne diyeceğimi bilemedim.
"Imm evet aldırdık çünkü ailevi meseleler var ve bende daha sonra açıktan okuyacağım." dedim.
"Üzüldüm. En azından okulda sen varken daha eğlenceli oluyordu."
"Aslında pekte eğlenceli olmuyordu çünkü ben pek sınıfla konuşan bir insan değildim ve esprilerimi herkese yapmıyordum." dedim gülerek. Ama o beni şaşırtan cevaplar vermeye büyük bir azimle devam ediyordu.
"Herkes için değil ki benim için." dedi. Sanırım onun derdini anlamıştım.
"Bak Berk Açelya bana şeyi dedi ve üzgünüm ama ben senin eğlenmek istediğin kızlardan değilim. Anla beni olur mu?" bana üzülerek baktı o an onun için o kadar üzüldüm ki...Elini tutum ve destek olurcasına sıktım. "İstersen iyi iki arkadaş olabiliriz." dedim.
"Sen böyle elimi tutarken böyle gülümserken nasıl olacak gerçekten hiç bilemiyorum." dedi hüzünle. Hemen elimi çektim.
"İnan seninki gelip geçici bir heves Berk beni unutacaksın." dedim
"İnan bana Gece ben hiç böyle olmadım. Hiçbir zaman bir kızın bakışları karşısında bu kadar aciz hissetmedim. " dedi. O an ona inanmak istedim. Beni gerçekten seven biri istedim belkide, bilemiyorum.
"Ama ben aynı şeyleri hissetmiyorum Berk. Ben sadece seni arkadaşım olarak görüyordum." dedim. O an belki birkaç saniye denemeli miyim diye düşündüm. Ama bilmiyorum onun bakışları benim içimi ısıtmıyordu. Benim kalbimi maratonda gibi attırmıyordu. Denemek sadece zaman kaybı olurdu ikimiz içinde.
Bana hüzünle bakan yüzüne baktım. Kim bilir kalbini kaç kere bin parçaya ayırmıştım o an. Ama bu düşüncem kısa sürdü.
'Oradan hemen kaç tehlikedesin. O bir ajan.' dedi Oğuz ama anlamadım anlamaya çalışırken etrafımın bir kaç kişilerin sardığını gördüm.
"Haklısın senle gönlümü eğlendirebilir veya güzel bir gece yaşayabilirdik prenses." dedi. Dişlerimi sıkarak konuştum.
"Perenseslerden nefret ederim." dedim.
"Merak etme prenses. Birkaç dakika sonra senden kurtulcaz ve artık prenses olamayacaksın."
"Sen onu rüyanda görürsün." dedim ve büyükonuşu kullanmaya çalıştım ama burada bir sorun vardı. Etkim altına girmiyordu. Şaşırmış bir biçimde ona baktım.
"Ah sana söylemediler mi? Bazen büyülü bir ortam oluştururuz ve özel gen kullanılamaz. Şansa bak ki senin etrafını sarmadan önce o büyülü ortamı oluşturduk. Ne yazık, ne yapacaksın şimdi? Bu sefer beyaz atlı prensin de seni kurtaramaz." dedi. Son dediğini anlamadım o sırada anlamak için zamanım da olmadı. Çünkü etrafımda beni saran kalabalık bana güçlerini yani elementleri kullanarak saldırdılar. İlk ateşi kaçarak atlattım. Demiştim reflekslerim kuvvetlidir. Daha sonra bir adamı dondurdum. Bir süre bu şekilde geçtikten sonra beni yakaladılar ellerimle adamı buza çevirmeye çalışırken her denediğim adamda ateş gücünü kullanıyor ve etkisiz hale getiriyordu. Aynı zamanda canımıda yakıyordu.
Acıyla "10 kişiye tek kişi kolay ama birde senle dövüşelim Berk efendi." dedim. Sanırım karnımdan yaralanmıştım çünkü konuşurken ve nefes alırken acıyordu.
"Hah o kadar aptal değilim sen türümüzün en güçlüsüsün. Ne kadar deneyimli olsamda beni nakavt edersin. Seninle adil bir dövüş mü? Saol ama almıyım." dedi. Tam bana doğru yaklaşıp yüzümü okşarken. Umudumu kaybettiğimde kurtarıcı bir ses duydum.
"O pis ellerini çek onun üstünden." dedi Oğuz. Ona şaşırarak baktım. Berk de şaşırdı. Arkasında birkaç tanımadığım kişi ve bizimkiler vardı.
'Büyükonuşu yap. Açelya büyüyü kaldırdı.' dedi zihnimin içinden hemen beni tutanlara bakarak beni bırakın dedim. Ve gözleri bembeyazken bıraktılar. Aynı şeyi diğer adamlara da baktım ve yaptım ama Berk'i etki altına almadım çünkü onun bu anı benim güçlü anımı görmesini istedim. Minik bir küfür savurup anında kayboldu tabi adamlarda onunla beraber gitti.
Kendi gözlerim normale dönsün diye "Özgürsünüz." dedim, kimsenin duymadığı bir fısıltıyla.
Daha sonra Oğuz koşarak yanıma geldi ve bana sarıldı. İlk bir şey yapmasamda daha sonra onu kendimden uzaklaştırdım. Abim yanımıza gelip onu itti ve bana sarıldı ama bu kısa sürdü çünkü hemen geri çekilip "Sen yaralısın." diyip karnımı açtı. Karnım gerçekten iyi yaralanmıştı. Abim hemen elini karnıma koydu ve bir kaç saniye sonra iyileştiğini gördüm.
"Sen nerden bildin?" diye sordum. Bana bakıp havalı havalı konuştu.
"Gücüm gereği hissediyorum." dedi. Açelya sinirli bir biçimde Oğuz'un omzuna vurup.
"Artık açıklayabiliriz dimi Bay Korkak." dedi korkak kelimesinin üstüne basa basa.
"Açelya." dedi uyarır bir tonla.
"Ne Açelya? Ne?! Yarasını ne kadar kötü görmedin mi? Bulut olmasa birkaç dakikada kan kaybından bayılırdı." dedi. "Gerçeğin tamamını bilmediği sürece kendini tam anlamıyla koruyamayacak ve daha sonra belki bunun yüzünden daha kötü bir halde olcak." dedi. Sonlara doğru gözleri dolmuş ve sesi titremişti. Abim onun yanına gitti. Oğuz'a kötü bakışlar atarak Açelya'ya sarıldı. Ablam hemen yanıma gelip bana sarıldı.
"Beni çok korkuttun küçük cadı ne kadar endişelendim biliyor musun? Senin yanına ışınlanmayı denedim ama olmadı. Asıl o zaman daha çok korktum ama en azından büyünün bitiş noktasını bulunca hemen buraya geldim." dedi. Ben soğuk bir sesle.
"Abla benden sakladığınız şey ne?" diye sordum her ne kadar benim iyiliğim için olsada Açelya'nın dediklerinden sonra benden hala sakladıklarına sinirlendim.
"Ablacım bunu eve gidince konuşalım. Olur mu?"
"O zaman hemen eve gidiyoruz." dedim ve bizi eve ışınladı. Salonda koltuğa oturdum, bacak bacak üstüne atıp, kollarımı birbirine dolayıp bekledim.
"Evet bekliyorum." dedim.
Zaten daha sonrada beni büyük bir şokun içine sürükleyen şeyi duydum. Hayır market olan Şok değildi bu.
Büyük sır açıklanıyor!
Sizce ne olabilir? Tahminlerinizi yazın.
Gece herkese anlayışlı davranıcak mı yoksa herkese güveni kırılacak mı?
Sondaki bayat esprim için özür dilerim.
Yazım yanlışlarım için özür dilerim. Bir daha ki bölümde görüşmek üzere. 💫💫💫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Element Krallığı
Science Fiction81 milyon alem vardır. Biz sadece belli başlı olanları biliriz. Melekler, insanlar, hayvanlar, bitkiler, cinler ve şeytanlar. Peki ya bilmediklerimiz... Normal bir kız olduğunu düşünen Gece'nin macerasına kulak vermeye ne dersiniz? Kapak tasarımı: @...