Sezon Finali
Üzerimde omuzları açık, yere kadar uzanan siyah ve mavi detayları olan elbiseyi inceledim aynadan. Saçlarım tepeden topuz yapılmıştı ama çok sıkı bir topuz değildi. Seyrek olan kaküllerimde önde duruyordu. Kapının açılma sesini duydum. Bir umut Oğuz gelir diye düşünmüştüm ama bana soğuk davranmaya devam ediyor zihnimden bile konuşmuyordu.
Gelen Açelya'ydı. Bana gülümsemiş ve elinde bir kutu ile gelmişti. Bu kutuyu biliyordum, bu anneme aitti. Kutunun içinde sade ama zarif bir kolye vardı. Açelya onu güzelce çıkarmış ve takmak için arkama geçmişti. O takarken hiç kımıldamadan aynadan onu izliyordum. İşi bittiğinde odada ki koltuklardan birine oturmuştu. Odada tuhaf bir sessizlik vardı ve bunu ilk bozan o olmuştu.
"Küçükken bu günü hayal ederdik hep. Ne giyeceğimizi, ne yapacağımıza kadar planlamıştık, hatırlıyor musun?" Usulca kafamı salladım. Çok heyecanlı olacağımı düşünürdüm hep ve endişelenirdim.
"Şimdi o kadar anlamlı değil gibi, sadece olsun ve bitsin istiyorum. Abarttığımız kadar önemli değilmiş demek." Buruk bir gülümseme ile ona bakarak bunu demiştim. Annem, babam yoktu yanımda. Ablam ise onların yanına katılmıştı birkaç gün önce.
Oysa hayallerimde hep ilk sırada onlar olur. Töreni yaptıktan sonra bir konuşma yaparlar ve beni sevdiklerini söylerlerdi. Sonra babam artık dinlenmeye çekilir ve annem ile daha çok vakit geçirir, hayallerinde ki gibi Dünya turu yaparlardı.
Belki komik gelebilir ama annem orayı babam ile beraber gezmeyi çok istiyordu. Ah hayır gözlerim yanıyor, hayır hayır hayır... şimdi sırası değil.
Zor da olsa gelen ağlama isteğini geri göndermiş ve gülümsemeye çalışmıştım. Törende söyleyeceğim yemini aynaya bakarak tekrar tekrar söyledim. Unutmak veya onun gibi bir şey olsun istemiyordum.
Törenden önce gelenler bekleme odasına giriyor ve beni tebrik ediyorlardı. Görevlilerden biri kapı tıklatıp dışarıdan tören zamanının geldiğini söylemişti. Derin bir nefes alıp oturduğum yerden kalktım.
Tören alanına baktığımızda müzisyenler bunun için olan özel müziği çalmaya başlamışlardı. Tabii bu ses çok ufak bir sesti.
Benim bulunduğum platformun karşısında misafirler oturaklarında oturuyorlardı. Bir kaç görevli ve muhafız benim bulunduğum platformda benim arkamda kalıyorlardı. Benim önümde ise dört adet sütun vardı.
Her biri bir element içindi. Ben dört elemente de sahip olduğum için dört adet sütun konmuştu. Sıra ile tek tek sütünün üzerinde havada asılı bir şekilde elementleri bıraktım.
Su, ateş, hava ve toprak.
Sonra ise tekrar yerime geçtim ve ellerimi önümde bağladım. Bilgeler topluluğunun başı olan hayatının sonlarında olduğunu tahmin ettiğim kişi öne çıkmış ve konuşmuştu.
"Poyraz ve Elena kızı olan Gece Ashley. Hayatını halkına adamaya ve uygun birini seçene kadar adaletli ve gurur duyulan bir lider olmaya yemin ediyor musun?"
"Hakim olduğum elementler üzerine yemin ederim ki hayatımı ülkeme ve halkıma adamaya, gurur verici başarılar kazanmaya, benden sonra benden daha yetenekli ve cesaretli birini seçeceğime yemin ederim." Sözümü bitirdiğimde havada asılı olan tüm elementleri elim ile yok etmiştim. Yönümü misafirlerden bilgeler kurulu başkanına çevirdim ve ellerimi önümde bağlayarak tacı takmasını bekledim.
Altın sarısı kırmızı detaylı süsleri olan ufak bir minderin üzerinde minik elementleri sembolize eden taşlar ile süslenmiş zarif bir tacı eline aldı ve kafama yerleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Element Krallığı
Science Fiction81 milyon alem vardır. Biz sadece belli başlı olanları biliriz. Melekler, insanlar, hayvanlar, bitkiler, cinler ve şeytanlar. Peki ya bilmediklerimiz... Normal bir kız olduğunu düşünen Gece'nin macerasına kulak vermeye ne dersiniz? Kapak tasarımı: @...