"Efendim, Asnas kentinde ki kargaşa daha da büyüyor. Bastırmak için gönderdiğimiz ekip az geldi yardımcı ekip istediler gönderelim mi?" O karşımda dikilmiş bilmem gereken şeyleri söylerken bende masa başında diğer işlerle uğraşıyordum. Oğuz'un gitmesi ile işler daha karmaşık bir hal almıştı. Onun konumuna abim bakıyordu. Açelya ise tüm sarayı ve çevresindeki yerleri korumak için gereken büyüyü yapmak ile uğraşıyordu.
Zaten neredeyse bir aydır sürekli anons geçiriyordum. Halkın saraya yakın bölgelerde kalmalarını istiyordum. Bunun için projeler başlatmıştım bile. Bu sayede güvenli bir bölge oluşturabilirdim. Eğer yapabilirsek tüm halkın yaşadığı alana bile koruma kalkanı koyabilirdik belki. bunu Açelya ile konuşsam iyi olacak.
"Evet ek ekip gönderin ve halkın güvenliğinden emin olun. Bu arada Açelya'yı buraya gönderir misiniz?" Onaylar bir biçimde kafasını eğdikten sonra odadan çıktı. Tekrar işlerim ile ilgilenirken kısa zamanda Açelya odaya gelmişti.
Yüzünde ufak bir tebessüm ile masanın önündeki koltuğa oturdu.
"Oğuz'un zihnimize girememesi için sarayın tamamını ve konsey bireylerinin zihnine koruma büyüsü yaptım ve bitirdim."
"Lui'ye de yaptın değil mi?" Usulca kafasını salladı ve bende ondan asıl isteğimden bahsettim.
"Biliyorsun sarayın ve çevresine bir koruma kalkanı oluşturmaya çalışıyorsun. Acaba bu kalkanın alanını biraz daha büyütsek? Halk eğer sarayın çevresine toplanırsa onları da tamamen koruma kalkanı içine almak istiyorum."
"Gece biliyorum, herkesi korumak istiyorsun ama bunu yapabileceğimden emin değilim." Yüzünde ki ciddi ifade ile bunları söylediğinde yüzüm anında düşmüştü. Benim bu ifademi gördüğünde Açelya gülümsemeye çalıştı ve bunun için çalışacağını, endişe etmeme mi söyledi.
Kapının tıklatılma sesi ile kafamı o yöne çevirdim. Yavaşça kapı açıldığında içeriye Lui girmişti. Kapıyı yine yavaşça kapattı ve önümde Açelya'nın oturduğu koltuğun karşındaki koltuğa daha rahat bir biçimde oturdu.
"Düzgün oturamıyor musun? Karşında kraliçe duruyor." Açelya, Lui'nin bu haline sinir olduğu için anında ona çıkışmıştı.
"Ne yapmalıyım? Ne o Tanrı falan mı? O da bizim gibi bir canlı değil mi?" Açelya'nın sinirden yüzü kıpkırmızı olmuştu. Neden Lui'ye böyle davrandığı hakkında bir fikrim yoktu ama bu halleri komik geliyordu bana.
Bir yandan da birini hatırlatıyordu. O yine aklıma geldiği an elim direk mührüme gitti. Artık bir dövmeden farksızdı. Ne his vardı ne sıcaklık. Sanki biri devre dışı bırakmış gibiydi.
Ondan nefret etmiyordum ama onu deli gibi de sevmiyordum şuan. Sanırım ona karşı hiç birşey hissetmiyordum. En azından şuanlık durum bu haldeydi.
Oğuz'u kullandığını, ona büyü yaptığını düşünüyordum. Ama bir yandan da düşünmeden duramıyorum, acaba hep böyle miydi? Mesalina saraydan kovulduğundan beri onunla beraber mi çalışıyordu? O zaman mühür nasıl çıkmıştı?
Gerçi aramızda mühür gibi bir bağ olması onun iyi biri olduğu anlamına gelir miydi ki? Sonuçta kalbim kötü birini de sevebilirdi, iyi birini de.
Kulağımda uğuldayan ve giderek netleşen sesle bir an yerimden sıçradım. Nerede, ne yapıyordum?
Gözlerim açılmış bir halde etrafa baktım. Gözlerim direk olarak ayakta bana doğru eğilmiş Lui ile kesişti.
Korku ile geriye doğru irkildim. Derin nefesler alıp veriyordum. Ne olmuştu? Ne konuşuyorduk? Neden bana bu kadar yakındı?
"Gece, Gece, Gece sakin ol, tamam mı? Bir şey olmadı sakinleş, derin nefes al." Korku ve şaşkınlık bedenimi terk ederken anılar tekrar geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Element Krallığı
Science Fiction81 milyon alem vardır. Biz sadece belli başlı olanları biliriz. Melekler, insanlar, hayvanlar, bitkiler, cinler ve şeytanlar. Peki ya bilmediklerimiz... Normal bir kız olduğunu düşünen Gece'nin macerasına kulak vermeye ne dersiniz? Kapak tasarımı: @...