12) FEY ÇİÇEĞİ

3.9K 293 9
                                    

  

 Ardhros...

 Ağacın arkasına gizlenmiş olan ork'un attığı ok beni vurabilirdi. Ölümcül bir yara almama sebep olabilirdi. Ama Ardhros, kılıcıyla okun bana isabet etmesini önlemişti ve hemen ardından gidip o ork'un kafasını uçurmuştu.

 Ağacın altında, az önce başını gövdesinden ayırdığı ork'un cesedi yanında, arkası bana dönük bir şekilde duruyordu şimdi...

 Düşünceler zihnimi boğmaya başlamıştı. O bir insandı ve kralını öldürmeye çalışan bir elf'in hayatını kurtarmıştı ama farkında bile değildi. İç sesim ise herşeyin farkındaydı, Evet kulakların, zümrüt gözlerin gerçekten de hoşmuş canım... Taksana kapüşonu!

 Beceriksiz hareketlerle kapüşonumu taktığım anda Ardhros arkasını döndü. Ağır adımlarla bana doğru yürümeye başladı. Elf olduğumu anlamış mıydı, şimdi de beni mi öldürecekti! Peki neden ork'un beni vurmasına izin vermemişti, beni kendi mi öldürecekti? Onunla savaşsam, yenebilir miydim? Yensem bile onu öldürebilir miydim, sonuçta hayatımı kurtarmıştı. Ama kesin olan şey, artık ona borçluydum...

 Boğulmak üzere olduğum düşünce havuzundan beni onun ciddi ve otoriter sesi çıkardı:

''Arkadaki tepeden meşaleleri görünce, kampa geri dönüp size haber vermeye karar vermiştim ama, orkların savaş nâralarını duydum...''

Ben hala şaşkındım ve söylediklerini anlamam da uzun sürdü. Ama verecek cevabım yoktu ve yanıt alamayınca devam etti:

''Sonra bu tarafa yöneldim ama zifiri karanlıkta pek birşey seçilmiyordu. Sen... Bunların hepsini...'' derken gözleri köprüdeki cesetlerin üzerinde geziniyordu. Cümlesini tamamlamadan sustu. Kaşları çatıldı:

''Nessa! Sen yaralısın!''

Son sözleri suyun altında konuşuyormuş gibiydi. Başım dönmeye başlamıştı. Karnımda bir acı hissettim. Acıyan yere dokundum. Başımı eğip baktığımda parmaklarım kırmızı bir sıvıyla kaplanmıştı...

Kan...

Karanlık bir boşlukta, acı çığlıklar ve kılıç sesleri duyuyorum...
Her zaman rüyalarıma giren kadın ve adamı görüyorum...
Adam yerde, gözleri kapalı, sırtüstü yatıyor...
Kadın ise adamın başını avuçları arasına almış, ağlıyor...

Sonra Ilgım'ı duyuyorum...
Aynı mistik fısıltı...
Fakat bu sefer farklı...
Ben 
Selûne demesini beklerken,
O bambaşka birşey söylüyor...

''Efsane gerçekleşiyor, kaderin, yazıldı...''

Gördüğüm rüyanın etkisiyle korku içinde uyandım. Yine saçma ve anlamsız bir rüyaydı. Hatta rüyadan çok kâbus gibiydi. Aynı kadın ve adam, efsane, kaderim... Bütün bunların anlamı neydi? Ilgım neden benimle konuşmuştu? Rüyalarım arttıkça korku da artıyordu.

Aklımın ucundan geçen ama böyle bir şeyin olmayacağına kendimi inandırmaya çalıştığım düşünce, her an daha da olası geliyordu:

Ilgım, beni kontrol edebilir miydi?

Bu olasılık beni çok korkutuyordu. Bu yüzden acele etmeliydim. İntikam... kontrolü kaybetmeden önce gerçekleşmek zorundaydı...

Başımı ağrıtan bu düşüncelerden sıyrılmak için çevreme bakındım. Küçük ve az eşyalı bir odada, pencerenin kenarındaki şilteye uzanmıştım. Üstümde beyaz bir örtü vardı. Uzun bir süredir ağaçlarda falan uyuduğumdan şimdi bu şilte çok yumuşak gelmişti.

SELÛNE(Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin