Hazanın gözyaşlarının haddi hesabı yoktu. Öyle ağlıyorduki gözünün önünü göremiyordu artık.
Kardeşi sevdiğini alsın diye kendisi sevdiğinden olmuştu.Hayatında hiç görmediği bir adam gelip onun herşeyini almıştı elinden.
Onun ne günahı vardı? Kızcağızın düğün hazırlığı bile yapılmıştı nikah günü alınmıştı. Yaş dolu gözlerini kapatıp gelinliğini hayal etti üstünde ne kadarda güzel durmuştu.
Ağlamaktan sesi kısılmıştı artık yanındaki adama bakıp zar zor konuştu "bırak beni gideyim ne olur yakında düğünüm olacak benim ne günahım var"Ali ani bir frenle durup kızın kolundan tutup kendine doğru çekti yüzünün hizasına getirip konuşmaya başladı "günahtan mı bahsediyorsun sen? Peki benim Aile şerefim ne olacak? Kardeşin olacak şerefsiz benim namusuma el uzatırken bunları hesaplamış olması gerekmiyormuydu ha? Kardeşin seni çoktan gözden çıkarmış yoksa şimdi benim yanımda olmazdın. Şimdi kes kesini bir dahada sakın o ağzını açma sesini dahi duymaya tahammülüm yok anladın mı yok!"
Hazan kolunu Alinin elinden kurtarmaya çalışırken konuştu
"Savaş seni diri diri gömecek... O beni sana bırakmaz öldürecek seni parçalarını bile bulamayacaklar"Hazanın sözü bitince yüzüne sert bir tokat inmişti kız elini yanağına götürürken Ali elini saçlarına dolamıştı "bana bak ben senin o züppe kardeşine benzemem hele karı için ağalıktan vazgeçen Babana hiç benzemem. bir daha o şerefsizin adını anarsan dilini koparıp sana yediririm"dedi ve kızın saçını bırakıp parmağındaki yüzüğü zorla çıkarıp dışarı fırlattı.
Hazan sessizce ağlarken boşta kalan parmağında gezdiriyordu elini.
Savaş gelecekti biliyordu ama bu taş kalpli adam sevdiğine zarar vermekten geri durmazdı. Hazanın hayalleri bir bir sönüyordu yüreğinde. duyduğu sözlerden sonra umudunu yitirmeye başlamıştı. O sözleri duymadan önce Savaşın onu kurtaracağına inanıyordu ama artık o inancınıda yitirmişti.
Aradan saatler geçince urfaya varmışlardı. Araba Şah konağının önünde durunca Hazan başını kaldırıp ağlamaktan kızaran gözleriyle etrafına baktı...
****Ali Hazanı götürdükten hemen sonra Uygar varmıştı istanbula Ağabeyinin evine gittiğinde ise bahçede ağlayan Hazalı ve yengesini gördü hızla koştu yanlarına olanları öğrenince Evini çok güvendiği silah arkadaşı Fatih in ailesinin yanına götürüp emanet etmişti ve ardından yola çıkmıştı
Evini götüremezdi beraberinde gördükleri yerde öldürürlerdi biliyordu o yüzden Fatihin ailesine emanet edip öyle yola koyulmuştu.
Nasılda pişman olmuştu Uygar. bunları hiç hesaba katmamıştı Evini götürüp mutlu olacaktı. Nerden bilecektiki sevdiği kızın onu dinlemeyip Bir başkasına anlatacağını .
Direksiyonu sıkarken öfkeyle mırıldandı "ah Evin ah nasıl beni dinlemezsin nasıl"
Yol bitmek bilmezken Uygar bin tane şey geçirmişti aklından
Ne yapmıştı kim bilir o şerefsiz.
Ablasına nasılda kötü davranmıştı.
Belkide hazana dokunmuştı diye geçirdi aklından.
Hazan nasıl yaşardı Savaş olmadan yıllardır seviyordu Savaşı. Hayalleri vardı bir türlü kuramadıkları yuvaları bir aya kalmaz kurulacakken böyle bir şey yaşatmıştı AblasınaPeki ya Savaş oda Uygar gibi delice aşık olmuştu hemde bir kaç aylık bir aşk değildi onunki yıllardır yanıp kavrulmuştu Hazanın aşkıyla tam iki yıl koşmuştu Hazanın peşinde.
Sonunda Hazanın gönlünü kazanıp ikna etmişti evliliğe bir yıldır da evlenelim diyip duruyordu en sonunda nikah tarihini belirlemiş hazırlığa başlamışlardı.
İçinden geçirdi Uyar "keşke... Keşke aşkımdan ölseydim de bunu onlara yaşatmasaydım"
*****
Ali Hazanı saçından sürükleyerek konağın kapısından içeri girdi ve Hazanı yere fırlatıp "işte cehennemin"dedi
Konakta her iki aşiretin de bütün adamları toplanmıştı Hazal arayıp Hazanın kaçırıldığını söyleyince Bedirhan Ağa soluğu Şah konağında almıştı. Bir kıvılcım yeterdi onlarca insanın ölümüne...
İkra yerdeki kızını görünce kalabalığın içinde koşmaya başlamıştı
"Hazanım! Yavrum" Hazan Annesinin sesini duyunca başını kaldırıp Annesine baktı bir anda avludaki herkes Hazana bakmaya başlamıştı.
İkra yerdeki kızını kucaklayarak "yavrum!"dedi kızını sımsıkı sarmıştı "sana bir şey yaptımı ha zarar verdimi sana? korkma sakın. Sakın korkma gideceğiz burdan tamammı annem. Ağabayinle Baban seni kurtaracak sakın korma"
Önde Umut Bedirhan ağa ve Ağabeyi Baran hızla koştular Hazanın yanına.
Ali silahı belinden çıkarıp elini kaldırdı ve öfkeyle bağırdı "orda dur Bedirhan ağa" dedi ve Annesine sarılmış olan Hazanın kafasına silahı dayadı.
Umut silahı Aliye doğrulttu ve konuşmaya başladı "çek o silahı kardeşimin başından lan çek"
Serhat ağabeyinin yanına hızla gelerek oda silahını Umuta doğrulttu
Ardından Baran ağanın iki oğlu Bedirhan ve Bedri de silahlarını Aliye doğrulmuşlardı Bedri öfkeyle bağırdı.
"O kızın saçının teline zarar gelirse kökünü kuruturum lan"
Ali hemen cevap verdi "Bedri sen çekil aradan seninle işim yok"sonra Umuta baktı "ara şerefsiz kardeşini Evini alıp gelsin yoksa hiç biriniz buradan sağ çıkamayacaknısız. Ya Evinle kardeşinin canı yada bacınla Bütün aşiretinin. Ara gelsin"
Umut bir adım yaklaşıp Alinin yüzüne baktı eliyle avludaki adamları göstererek "bunca insanın günahı yok bırak kızı gel konuşalım illa can istiyorsan adam gibi karşımda dur bana sık bu insanları karıştırma"dedi
Ali haykırdı "ben herkesi gözden çıkardım ara kardeşini lan ara"
"Burdayım bırak kızı"
Uygarın sesiyle bütün gözler ona odaklanmıştı.
***Bölüm sonu
Sizce yeni bölümde ne olacak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL (TAMAMLANDI)
General Fiction"madem o aşiretten bu eve kız girmesini istemiyorsun ozaman git bacınla Yusuf ağanın torununu öldür" Babasıda en az Serhat kadar bağırmıştı Serhat öfkeyle merdivenlerden çıkarken Babası arkasından seslendi "Yusuf ağayla konuştum yarın akşam nişan t...