Dünyası başına yıkılmıştı Uygarın. Kolu kanadı kırılmıştı. Kalbinin diğer yarısı ölümün pençesine düşmüştü.
Sahi kalbinin karısı olmayan bir insan yaşayabilirmiydi? Yarım kalple tutunabilirmiydi hayata?Dizleri onu taşıyamıyordu artık. zorlukla ayakta duruyordu. Hacer hanımın feryadı uğultulu bir şekilde dolduruyordu Uygarın kulaklarını.
Bedri ve Bedirhan Hacer hanımı sakinleştirmeye çalışırken Uygar zorlukla konuştu.
"Evin o ölecekmi?"Kır saçlı doktor hüzünle baktı Uygara "dalağı patlamış iç organlarındaki kanı temizlememiz gerekiyor. Kanser diğer organlarına yayılmış durumda. Uzun bir ameliyat olacak hayatta kalması çok düşük bir ihtimal.
Hemen ameliyata alınmazsa hasta hayatını kaybedecek. Ameliyatı başarılı geçer hayatta kalırsa bu sadece ömrünü bir kaç ay uzatır. Dediğim gibi hayatta kalma olasılığı çok düşük tercih sizin onay verirseniz hemen ameliyata alacağız"Uygarın gözlerinden yaşlar tane tane düşerken doktora bakıyordu. Ameliyata girmezse ölecekti Evin. Girerse sağ çıkamayacaktı belki. Çıkarsa bir kaç ay yaşayacaktı.
Bunlar Uygarın hayallerinin hiçbir köşesinde yoktu. Eviniyle uzun yıllar yaşayacaklardı. çocukları olacaktı. el ele yaşlanacaklardı. Çok mutlu olacaklardı mahçeli evleri. O bahçede koşuşturan çocukları. Çocukların neşeli cıvıl cıvıl sesleri. Çocuklarıyla bahçede oynayan Evin. Ve Onları uzaktan mutluluk içinde izleyen Uygar olacaktı. Hayaller yarım kalırsa hayat tam olurmuyduki?Uygar önündeki evrakları imzalayıp doktora uzattı. "Elinizden gelenin fazlasını yapın lütfen"
Haberi alan koşmuştu hastaneye. hastane bahçesi tıklım tıklım insanla doluydu. Bedri arayıp Hazala durumu anlatmıştı. Hazal ve Serhatta duyar duymaz hastaneye geldiler. Hazal ne düşüneceğini ne hissedebileceğini bilmiyordu. Evin için zerre üzülmüyordu. Belki bu kadarını haketmemişti ama Hazal ağlarken onlar aşk yaşıyordu. Hazalı hiç düşünen olmamıştı. Hazalın üzüldüğü birtek kişi vardı Hacer hanım.
Hacer hanım öyle ağlıyorduki Hazal gördükçe yüreği dayanmıyordu."Bedduaların tuttu mutlumusun şimdi?" Uygarın sesini duyan Hazal başını çevirip Uygara baktı "değilim ama sizin içinde zerre üzülmüyorum"
Ah bir susabilseydi Hazal içindeki herşeyi dökmeseydi. Susmak istesede susamıyordu. Yapılışı böyleydi...Uygar "Evin ölürse bende kafama sıkarım. Ozaman berdel bozulmuş olur sende kurtulur ömür boyu mutlu olursun"
Hazal yerinden kalkarak Uygarın karşısına geçti "ben sizin gibi insanlar acı çekerken mutlu olamıyorum Uygar. Ama ben acı çekerken sen onunla gülüp eğleniyordun hatırlıyormusun? Hayatımı mahfettin ama gram üzülmedin. Çünkü sevgilin yanındaydı' bütün aileni silip bir kenara attın o kız için. Şimdi kimin senin veya Evin için üzülmesini bekliyorsun? Bir kez ya bir kez karşıma geçip üzgün olduğunu dile getirmedin pişman olduğunu dile getirmedin. Benden mutluluk dilememimi bekliyorsun. Ah alıpta mutlu olan kim varki şu dünyada?"
Uyar Hazala biraz yaklaşıp aralarındaki mesafeyi kapattı.
"Pişman olmadığımı nerden biliyorsun ha? Üzgün olmadığımı? Cesaret edip karşına çıkıp konuşamadım. Seni kırmaktan beni kırmandan korktum hep.
Keşke aşkımdan ölüp seni yakmasaydım. Ama oldu değiştiremiyorum ben bunu. Senle Hazanı korumak için herşeyi yapardım ama fırsat vermediler bana. sen ağlarken hiç gülmedim ben. Sen benim acıyan yanımsın Hazal. Sen mutlu olmadığın sürece Evin olsada ben mutlu olamam. içimdeki vijdan azabı beni yiyip bitiriyor. Evini canımdan çok seviyorum. Ama sen benim çocukluğumsun arkadaşımsın. Ablam dostum geçmişimsin. Bir hata yaptım çok büyük bir hata kabul ediyorum ama ben böyle olacağını bilmiyordum Allah şahit bilmiyordum"Hazalın gözyaşları usulca süzülüyordu yanaklarından hiç birşey söylemeden Uygarı bekleme salonunda bırakıp koşarak çıkmıştı. Hastaneden çıkıp bir ağacın aldında oturup saatlerce ağladı. İlk defa bu kadar çok ağlıyordu. Böyle olmasını kimse istememişti ama Hazal kardeşini affedemiyordu. Herşeyi bir anda yerle bir etmişti Uygar. Nasıl affedebilirdiki?. Affetmek okadar zorduki...
"Hazal" Serhatın sesini duyunca gözyaşlarını silip Serhata baktı. Hazal
Serhat Hazalın ağlamaktan kızaran gözlerini görünce hızla yanına yaklaşıp gözyaşlarını sildi "Heryerde seni aradım. Neden ağlıyorsun birşeymi oldu?"dedi korkuyla.
"Ben çok kötüyüm Serhat bu olanlar beni çok yıprattı. Ben böyle olmasını istemedimki"dedi tekrar gözyaşları sel olan Hazal hıçkırarak konuşmuştu.
Serhat sevdiğini kolları arasına alıp sıkıca sarıldı. Saçlarını okşayarak "hepsi geçecek ağlama artık. Senin hiç bir suçun yok. En masumumuz sensin güzelim"
Serhat Kollarını gevşetip Biraz Hazaldan uzaklaştı yüzünü avuçları arasına alıp gözlerinin içine baktı
"bir daha ağlama. Bağır çağır kavga et. Ama sakın ağlama"diyip Hazalın alnından öpüp ayağa kalktı ve Hazalın elinden tutup "hadi seni eve bırakayım daha fazla durma burda"dediHazalı eve bırakıp yemek yiyip dinlenmesini söyleyip Hastaneye geri dönmüştü Serhat.
O gün Evine söylediği laflar aklından çıkmıyordu bir türlü.
Benim senin gibi bir kardeşim yok! Yoluma çıkma çıkarsanda dilim diline dönmez.
Kardeşi ölürse içindeki vijdan azabı ve pişmanlıkta Serhatı öldürürdü.
*****
Dokuz saatin sonunda doktor çıkmıştı ameliyathaneden. Doktoru gören Uygar yerinden fırlamıştı "Evin Evin iyimi?"
Doktor yüzündeki maskeyi çıkarıp.
"Çok zor bir ameliyattı organlarını kan'dan temizlemek çok uzun sürdü.
Miğdesini alıp kalın bağırsaktan miğde yaptık. Ciğerlerindeki kanseri temizledik akciğerde bir leke vardı dalağı patladığı zaman kan değmiş olabilir. Kanserde olabilir. Alması çok riskliydi. Şu an yoğun bakımda durumu iyiye gidiyor"Uygarın gözlerinden yaşlar süzülürken gülerek etrafına baktı "Ölmedi duydunuzmu sizde? yaşıyor Evin"
Doktora bakıp gülerek konuştu Uygar "durumu iyiye gidiyor dediniz. şimdi ne olacak peki iğleşecekmi yaşayacakmı Evin"
Doktor "daha öncede söylediğim gibi ameliyattı başarılı geçti ama en fazla bir kaç ay hayatta kalabilir. Kemoterapi tedavisi uygulanacak ama bu sadece hastalığın ilerlemesini önler. Hastalığı bitirmez. Akcigerdeki lekenin ne olduğunu henüz bilmiyoruz hasta kendini toparlayınca bakıp öyle başlayacağız tedaviye.
Kanser örümcek ağı gibi bütün organları sarmış durumdaydı. Elimizden geldiği kadar temizledik. Bundan sonrası Allaha kalmış"Doktor koridorda ilerlerken herkes bir yandan sevinip diğer yandan üzülüyordu.
Bir kaç aya ne sığdırabilirdiki insan?
Ölümden kaçış yoktu elbette ama bu kadar erken olmamalıydı. "O daha çok genç"dedi Uygar sessizce. Evinin ölecek olma olasılığını düşünmek bile istemiyordu. Onu çok mutlu edecekti. Bir kaç ayda olsa dünyanın en mutlu kadını yapacaktı Evini*****
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL (TAMAMLANDI)
General Fiction"madem o aşiretten bu eve kız girmesini istemiyorsun ozaman git bacınla Yusuf ağanın torununu öldür" Babasıda en az Serhat kadar bağırmıştı Serhat öfkeyle merdivenlerden çıkarken Babası arkasından seslendi "Yusuf ağayla konuştum yarın akşam nişan t...