Hazalı odaya getiren Serhat kapıyı açtı ve Hazala baktı "birşeye ihtiyacın olursa ben dışarıdayım ara gelirim. Şimdi misafirlerle ilgilenmem gerekiyor. Geç dinlen sen"Hazal odaya girince Serhatta aşağıya inmişti. Oda oldukça geniş ve ferahtı duvardan duvara olan giysi dolabı hemen dikkatini çekmişti. Karşıda iki kişilik krem rengi koltuk küçük bir sehpa ve koltuğun yan tarafında kitaplık vardı Hazal biraz ilerleyip kitapları inceledi. hepsi onun kitaplarıydı. Dolabın kapaklarını açıp kontrol etti bütün giysileri ve sayısız ayakkabıları özenle dolaba yerleştirilmişti. on kapaklı dolapta sadece iki kapaklı kısımda Serhatın giysileri vardı dolabın kalan kısmı ise tamamen Hazala aitti.
Dolaptan kıyafet çıkarıp yatağın üstünde oturdu Hazal. etrafına bakıp bundan sonra yaşayacağı odaya dikkatle baktı. Nasılda yapancıydı bu şehre' bu eve' en çokta bu odaya.
Derin bir iç çekip ayağa kalktı ve banyoya yöneldi üstündeki gelinliği unutmuştu. Nasıl çıkaracaktı? Omuzlarını düşürüp bir iç daha çekti. Telefonu alıp Serhatı aradı
"Hazal" telefonu açan Serhat merdivenlerden çıkıyordu.
Hazal boğazını temizleyip "şey ben birini göndere bilirmisin buraya"dedi ve aynı anda kapı açıldı. Telefonu kapatıp Hazala doğru yürüdü Serhat "birşeymi oldu"
Hazal surat asarak Serhata baktı "gelinliğin fermuarını açamadım" Serhat gülümsedi ve "bunun içinmi birini göndermemi istiyorsun?"
Hazal kaşlarını çatarak "böyle uyuyacak değilim. Tabiki fermuarı açmak için birinin yardım etmesi gerekiyor. Ve o kişi sen olmayacaksın. Banada öyle bakma"
Gülüşü yüzünde yayılırken Serhat Hazala yaklaştı "bana verdiğin sözü unutma. Çık dışarıya birini gönder"
Serhat başını sağa sola sallayarak "malesef benden başka kimse sana yardım edemez. Verdiğim sözüde unutmadım"dedi
Hazal bir adım geri giderek "ben hallederim çık dışarı"dedi
Serhat daha çok Hazala yaklaştı ve "tek başına yapamazsın. Başkasıda yardım edemez. Evdekiler şüphelenir ilk günden sorun yaşamanı istemiyorum"dedi ve Hazalın arkasına geçerek Hazalın duvağını yavaşça çekti ve elini fermuara götürdü. Nefesi hızlanmaya başlamıştı Serhatın. Kalbi yine gögüs kafesine sığmıyordu elleri titremeye başlamıştı Hazalın tenine değmeden nazikçe fermuarı açtı. Hazalın açıkta kalan tenine bakmadan "başka bir istediğin varmı?"diye sordu
Hazal Serhatın açıkta kalan tenine bakmasın diye hızla önünü döndü ve burun buruna geldiler. Serhatın nefesi kesilmişti bir an ilk defa bu kadar yakındı sevdiğine. İlk defa nefesini hissedebiliyordu. Hazal biraz gerileyip "teşekkür ederim. Başka birşey yok"dedi
Serhat olumlu anlamda başını sallayarak "sen duşa gir ben dışarıdayım"dedi ve odadan çıktı tuttuğu nefesini verirken kalbi hala deli gibi çarpıyordu.
Hazal duştan çıkıp saçlarını kuruttu ve pijama takımını giyip yatağa oturdu. Aklına Serhat gelince yerinden kalkıp kapıyı açtı ve etrafına bakındı kimse yoktu. Sol taraftaki odanın kapısı açılınca Hazal irkildi. "Bittimi işin"diye sordu Serhat.
"evet sen ordamı kalacaksın?"
Serhat "hayır' Ama bu odada sana ait. Ailenin gönderdiği eşyalar bu odada"dedi
İkiside odaya girip kapıyı kapatmışlardı. Serhatta duş alıp Hazalın yanına oturmuştu.
"Ne düşünüyorsun"diye sordu Serhat.
"Geleceği"dedi Hazal. Buruk gülümsemeyle.
Serhat "Düşündüğün şeyler genelde olmaz. O yüzden tam tersini düşün"dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL (TAMAMLANDI)
General Fiction"madem o aşiretten bu eve kız girmesini istemiyorsun ozaman git bacınla Yusuf ağanın torununu öldür" Babasıda en az Serhat kadar bağırmıştı Serhat öfkeyle merdivenlerden çıkarken Babası arkasından seslendi "Yusuf ağayla konuştum yarın akşam nişan t...