Bölüm 35

15.8K 639 92
                                    

Beynim yorgun'
Kalbim yorgun'
Bedenim yorgun'
Beynimin içinde öyle soğuk rüzgarlar esiyor'ki bu aralar
Kalbim bile üşüyor artık'
Bedenim okadar aciz'ki direnmek neredeyse imkansız'
Herşeyden gitmek istiyorum'
Beynimi' kalbimi' bedenimi terkedip gitmek istiyorum.

****

"Abi"

Serhat acısını bastıramıyordu.

"Evin'im"

Serhat güçlükle açtı kollarını canından çok sevdiği kardeşine.
Evin gözyaşlarıyla koşup sarıldı Abisine kokladı doya doya. Sayısızca kez öptü Abisinin ellerini' saçlarını okşadı. Öyle özlemiştiki' öylesine hasrettiki ailesine.

Serhat sıkıca sarıldı kardeşine tekrar.
Nerdeydi ipek saçları? Dokunmaya kıyamazken ne olmuştu biricik kardeşine böyle? Gögsüne giren sancı Serhatın umrunda bile değildi. Doya doya sarılıp öptü kardeşinin gül yanaklarını' Gözlerini.
Bir gül misali solup gitmişti kardeşi. Sevecen al yanakları güler yüzlü Evin yok olup gitmişti. Bu kadar çokmu kötüydü durumu? Bu kadar çokmu acı çekiyordu biriciği.

Uygar Hazala yaklaşmaya çekiniyordu. Başını eğip öylece durdu.
Hazal kardeşini ve Evini böyle görmeyi hiç beklemiyordu.
Eski Uygardan eser kalmamıştı. Çok zayıflamış hayattan bütün bağlarını koparmış gibiydi. Ayakta zor duruyordu Uygar. Yaşadıklarıyla baş etmek çok zordu. Günden güne eriyip gidiyordu Evin'le beraber.

Hazal Serhat ve Evin'i yalnız bırakmak istedi ve çıktı odadan. Biraz yanlız kalıp nefes almak istiyordu.
Uygarda Ablasının arkasından çıktı yavaş adımlarla. Son kez konuşmak istiyordu. Bu belki son görüşmeleri olacaktı. Söz vermişti Uygar kendine Evin onu bırakıp gittiği gün oda kıyacaktı canına.
Evin olmadan yaşamanın ne anlamı vardıki? Uygar için hayat Evin'di yaşamak Evin' nefesi Evin' gören gözleri' yediği ekmek' su' herşey Evindi...

Evin yoksa Uygarda yoktu...
Ölesiye bağlıydı sevdiğine.
Evin ölürse Uygarda ölürdü.

Uygar Evinden sonra yaşarsa çekilmiş bütün acılar' hasretler boşa yaşanmış olacaktı.

O yüzden oda ölecekti sevdiğiyle beraber. Oda girecekti kara toprağın altına. Beraber gömüleceklerdi...

Yürüdüğü yol ölümde olsa Evin yanındaysa yorulmazdı o yolda.
Gül kokardı ölüm sevdiği gibi...

*****
Hazal ve Uygar çıkınca Serhat ve kardeşi yalnız kalmışlardı.

Serhat kardeşinin solgun yüzüne bakıp "Ne oldu sana gül yüzlüm?"dedi titreyen sesiyle.

Evin gözyaşlarını silip "bırak şimdi beni çok korktum sana bir şey olacak diye. Sen iyisin değilmi? Bir yerin acıyormu?"

Serhat kardeşinin yanağını okşayıp zorda olsa gülümsemeye çalıştı. "
"İyiyim geldi geçti. Sen nasılsın gül yüzlüm ne hale gelmişsin böyle Evin'im"

Evin başını eğip ağlamaya devam etti.
"Bir hata ettim Abi. Başınızı eğdim. Yüzüm yoktur yüzüne bakmaya. Ben başıma gelen herşeyi hakediyorum. Sen beni düşünme"

Serhat gözlerinden süzülen yaşlarla baktı kardeşine. "Ah Evin'im gül yüzlüm' ne hale getirdin bizi?"

****

Hazal Serhat gibi değildi...
Evini görünce içi parçalandı. Çok üzüldü ama onları affedemiyordu.
Küçük kardeşi' can parçası' onun canını yakan değilmiydi?
Bir sevda uğruna yakmamışmıydı onu. Kardeşine delice Sarılmak istesede zor tutuyordu kendini.
Affedemiyordu...

BEDEL (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin