Çok geçmeden cevap geldi.
"Ben herşeyi öğrendim Hazalım seni o adama zorla verdiler. Abisinin işini bitirince sıra onada gelecek"Hazalın nefesi kesilmişti. eli ayağı birbirine dolanmıştı. titreyen elleriyle telefon düşmesin diye tutarken Engini aradı.
"Hazalım"
"Allahın belası manyak ne yaptığını sanıyorsun sen?"
Engin "herşeyi öğrendim ben artık saklama benden. O hayattan seni kurtaracağım. Biraz daha sabret Hazalım. Önce senin canını yakan şerefsizin işini bitireceğim sonrada seni zorla alı koyan itin"
Hazal ağlamaya başlamıştı yatağa oturup "lütfen Engin yalvarıyorum sana' kimseye zarar verme. Alinin bebeği olacak ne olur dokunma ona. Ben çok mutluyum seviyorum kocamı ne olur Engin ne olur rahat bırak beni. Yalvarırım uzak dur benden"
Engin öyle bir bağırdıki
"Yalan söyleme artık. Korkma ben varım seni kurtaracağım diyorum. Neden bana yalan söylüyorsun ha" ses tonu gittikçe alçalıyordu Enginin
"Benden haber bekle sakın kimseye belli etme. Az kaldı kurtaracağım seni. Ben seni aramicam sen fırsat bulunca ararsın""Engin lütfen yapma. lütfen dinle beni"
Hazal konuşurken Engin çoktan kapatmıştı telefonu. Hazal elindeki telefonu yatağa atıp daha çok ağlamaya başladı. Ne yapacaktı şimdi? Ali'ye bir zarar gelirse herkes Fırattan şüphelenecekti. Ortalık iyice karışacaktı. Peki ya Serhat ona bir şey olursa? Hazal yaşaya bilirmiydi artık Serhat olmadan?
Biraz düşünüp gözyaşlarını sildi Hazal. Telefonu alıp hemen Uygarı aradı.
"Alo Hazal"
Hazal titreyen sesiyle "Uygar konuşmamız gerekiyor çok önemli"dedi
Uygar Ablasının sesinden kötü bir şey olduğunu anlamıştı.
"Ne oldu""Uygar Ali' Alinin hemen ceza evinden çıkması gerekiyor. İlhan beyi arayıp şikayetini geri çektiğini söyle lütfen"
Uygar sert ses tonuyla "sen ne dediğinin farkındamısın? O adam bizim canımıza kastetti. Ben mesleğimi bırakmak zorunda kaldım sen aylarca yürüyemedin. Şimdi bunu nasıl istersin benden"
Hazal da Uygar kadar Sert konuştu.
"Bizi bu hale sen getirdin Uygar sen Evini kaçırmasaydın bunların hiç biri başımıza gelmeyecekti. Senden ilk defa bir şey istiyorum ne olur İlhan beyi arayıp şikayetini çektiğini söyle. Yarın sabah Ali dışarıda olacak. Bu istediğim olmazsa seni asla affetmem Uygar anladınmı?"Uygar biraz düşündü ve "tamam dediğin gibi olsun. Ama neden onun çıkmasını istiyorsun. Tehdit mi etti seni? Ne olduğunu anlatmak zorundasın"
"Hayır Alinin haberi bile yok çıkacağından. Yarın gel anlatacağım her şeyi ama önce Ali'yi kurtarmamız gerekiyor"
Uygardan sonra Hazal Avukatları İlhan beyi aramıştı. Hazal ve Uygar şikayetlerinden vazgeçmiş İlhan bey Alinin avukatıyla irtibata geçip yarın Alinin serbest kalması için işlemleri başlatacaklardı. Yarın halledeceğini söyleyen İlhan bey Hazalın tepkisiyle karşılaşınca mecburen Sabaha kadar bu işlerle uğraşıp Alinin çıkması için elinden gelenin fazlasını yapacaktı.
Hazal elini yüzünü yıkayıp çıktı odadan. "Bende yanına geliyordum" dedi Serhat Hazala doğru yürürken.
Hazal odanın kapısını çekip Serhata baktı. Serhat Hazalın yüzüne bakınca neye uğradığını şaşırdı. "Yüzün kireç gibi olmuş neyin var?"
Hazal kendini toparlayıp gülümsemeye çalıştı. "Ne olduğunu bilmiyorum başım çok kötü ağrıyor"dedi gözlerini kaçırarak.
Serhat Hazalın yüzünü avuçları arasına aldı "ağlamışsın. Bu kadar kötümü baş ağrın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL (TAMAMLANDI)
General Fiction"madem o aşiretten bu eve kız girmesini istemiyorsun ozaman git bacınla Yusuf ağanın torununu öldür" Babasıda en az Serhat kadar bağırmıştı Serhat öfkeyle merdivenlerden çıkarken Babası arkasından seslendi "Yusuf ağayla konuştum yarın akşam nişan t...