Bölüm 39

14.2K 624 20
                                    

Yusuf ağa bastonundan yardım alarak ayağa kalktı  "Hüküm verildi Alinin canı bağışlandı. BERDEL BOZULDU"

"Durun ağalar böyle işmi olur"dedi Selman ağa.

Yusuf ağa tüm heybetiyle durdu Selman ağanın karşısında.

Selman ağa tekrar konuştu.
"Nerde görülmüş evli kadının Baba evine döndüğü Yusuf ağa? Başka yol bul bu böyle olmaz. Sen böyle yaparsan kim dinler bizi. kime geçireceğiz sözümüzü?"

Yusuf ağa keskin bakışlarını dikti Selman ağaya. "Ben torunumu' canımı emanet ettim Celal ağaya" sonra bakışlarını Celal ağaya çevirdi.
"Ne Celal ağa nede oğlu Serhat torunuma sahip çıkamadılar. Emanete ihanet ettiler...
Aylardır gözüm üstlerinde. Torunum bir gün gülmedi. Gül gibi sararıp soldu Şah konağında. Ali Uygar ve Hazalı vurdu intikamını aldı. Bende bozuyorum Berdeli. Gelinim Evin'in başlık parasını Celal ağaya vereceğim konu kapanacak. Torunumda özgürlüğüne kavuşacak. Son sözüm budur"

Selman ağa başını sallayıp arkasını dönüp gitti.

Salon boşalınca aile toplandı.
Yusuf ağa torunu Bedri'ye bakıp
"Kim var Hazalın yanında hepiniz burdasınız"diye sordu.

"Serhat var Dede. Hazan duştan çıkınca onunla gideceğiz birazdan"

Yusuf ağa kaşlarını çattı.
"Berdel bozuldu! Ne işi var Hazalın yanında" Yusuf ağa zorlukla ayağa kalkarken Bedri koşup yardım etti.

İkra ağlıyordu. Bu defa mutluluk gözyaşları akıtıyordu. Kızı kurtulmuştu o cehennemden. Şükürler ediyordu. Uygar iyileşince kaldıkları yerden devam edeceklerdi. Hazalın yaşadığı kötü günleri unutturacaktı annesi. Saracaktı bütün yaralarını...

Bedirhan ağa hiç iyi değildi. Günlerdir sol tarafında olan sancı gittikçe artıyordu. Yaşlanmıştı artık' Kalbi eskisi kadar güçlü değildi. Bu kadar hüzün yormuştu kalbini.

****

Hazal eskisi gibi soğuk değildi Serhata karşı. Gelecek hakkında konuşuyorlar hayallerini birbirine anlatıyorlar bazen gülüp bazen hüzünleniyorlardı.
Aylardır birbirinden kaçan ikili son iki günde iyi vakit geçirmişlerdi. Birbirlerini daha iyi tanımaya başlamışlardı. Hazal Serhatın en sevdiği rengi öğrenmişti mesela.
En sevdiği yemeği ve sevmediği bir çok yemeği. Gülerek "sevmediğin ne çok yemek varmış"dedi

Serhatta aynı şekilde güldü.
"Sevmediğim çok yemek var evet. Ama yemekleri sen yaparsan gıkım çıkmaz ne pişirsen yer yanımda olduğuna şükür ederim"

Hazal üzülerek başını eğdi.
Serhattan hoşlanmaya başlamıştı.
Hayır' hayır' o Serhatı Yaseminden kıskandığı gün hoşlanıyordu zaten. Ama oldukları durum her seferinde Hazalı Serhattan Uzaklaştırıyordu.

Hazal kendine bile itiraf edemiyordu ama o Serhata aşık oluyordu.
Başını kaldırıp Serhata baktı.

"Ben o yemekleri yapamayacağım biliyorsun"

Serhat sıkıca tuttu sevdiğinin ellerini.
"Sen yanımda ol' yüzün gülsün ben başka bir şey istemiyorum.  kuru ekmeğe razıyım. Yeterki o sofraya oturduğumda karşımda oturan sen ol. Beraber yiyelim yemekleri. beraber şükür edelim doyduktan sonra"

Hazal minnetle baktı Serhata.
Nasıl güzel bir yüreği vardı bu adamın?

Kapı açılınca odaya Celal ağa ve Yusuf ağa girmişlerdi.

"Dede" Hazal dedesini gördüğüne sevinmişti.

Yusuf ağa torununa yaklaşınca Serhat geri çekildi. Torununu öpüp Serhata döndü Yusuf ağa. "Berdel bozuldu. Torunumu boşa bir dahada yanına gelme"

BEDEL (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin