Hazalın hiç gelmesini istemediği o gün gelip çatmıştı kınalar yoğuruluyor' dışarıda zılgıt ve davut sesleri dolduruyordu kulakları.
"Tamamdır"dedi Dilan elindeki rümeni masaya bırakarak.
Yasemin aynada makyajını yaparken "Zaten güzeldin şimdi nazar edecekler sana. dua okuyalım şu makyajım bitince"dedi
Hazal yerinden kalkıp aynaya baktı "eline sağlık Dilan çok yoruldun bugün"dedi hüzünlü ses tonuyla.
Dilan Hazalın saçlarını düzelterek.
"Olurmu öyle şey bugün senin günün tabiki hepimiz yorulacağız"Kapı açılınca içeri Hazan girdi "canım bittimi makyajın"dedi
Hazal kollarını biraz açıp Hazana baktı "bitti"
"Okadar güzelsinki birtanem Allah nazarlardan korusun"dedi Hazan ve kardeşine sıkıca sarıldı.
Hazalın telefonu çalmaya başlayınca ayrılmak zorunda kalmışlardı.
Hazal telefonu eline alırken "Ufuk arıyordur işle ilgili bir problem çıkmış halletmeye çalışıyorlar"dediArayan Serhattı Hazal ekranda Serhatın adını görünce istemsizce gülümsedi "müstakbel eşim arıyor"dedi ve telefona cevap verdi
"Alo"
"Alo' Seni merak ettim bugün konuşamadık nasılsın?"
Serhatın onu düşünüp araması Hazalda hiçbir etki yaratmamıştı. yeterince sıkkındı zaten. Serhat herşey normalmiş gibi konuşunca ona patlamıştı Hazal."Neden merak ediyorsun? Hergün konuşuyormuyuz biz? Benimle meşgul olacağına gidip son kez sevd"diyip susmuştu elini alnına götürüp "kapatıyorum"diyip telefonu Serhatın yüzüne kapatmıştı.
Serhat elindeki telefonu duvara çarptı telefon parçalara bölünürken odasındaki krem rengi koltuğa oturup sakinleşmeye çalıştı.
Azda olsa anlaşabildiklerini düşünüyordu Serhat ama Hazalın bir günü bir gününü tutmuyordu.
Hazal yengesi İnci' Hahan ve Dilanla birlikte odadan çıkmıştı. Sitresten elleri terleyen Hazal başını dikleştirdi ve kalabalığın içinde yürümeye başladı zılgıt sesleri yükselirken kadınların hayran dolu bakışları Hazalın üstündeydi.
Oyun havaları çalıyor herkesin neşesi yerindeydi Hazalın dışında. kına tepsileri gelirken müzik değişti ve Hazal ortaya alınıp sandaliyeye oturtuldu. Etrafında türkülerle dönen kadınlar Hazalı ağlatmak için uğraşıyorlardı ama Hazal düşmek için emir bekleyen gözyaşlarını tutuyordu. Bu kadar aciz ve güçsüz değildi ağlamadı ağlamayaktıda taki karşısında ağlayan Annesini görene kadar. Göşyaşlarıyla verdiği savaşı kaybedip ağlamaya başladı Hazal.
Evin ve Hazalın kınası beraber yakılacaktı ama Hazal bunu istememişti. ikisi bir arada oturtulup kına yakılırsa asla kına gecesi yaptırmayacağını söylemişti ve dediğini yapacağını bütün aile biliyordu o yüzden önce Hazalın sonrada Evin'in kınası yakılacaktı.
Hacer hanım Hazalın koluna bileziği takıp kınasını sürmüştü zılgıtlar eşliğinde. Kınadan sonra oyun havaları çalmaya devam etmişti. Hazal elindeki testiyle biraz oynayıp testiyi sıkıca tuttu ve Hacer hanımın karşısına geçip var gücüyle testiyi yere attı. testi kırılırken yine zılgıtlar çalıyor herkes coşkuyla alkış tutuyordu. On dakika kadar oturup yanında oturan Annesine "ben odama çıkmak istiyorum yetmezmi bu kadar Anne"dedi
Annesi yüzünü okşayıp "yeter kızım hadi sen odana çık bizde Evini getirelim. Çıkmadan kayınvalidenin elini öp kızım"dedi
Hazal yerinden kalkıp Annesinin yanında oturan Hacer hanımın elini öptü ve "ben odama çıkayım teyzeciğim çok yoruldum"dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL (TAMAMLANDI)
General Fiction"madem o aşiretten bu eve kız girmesini istemiyorsun ozaman git bacınla Yusuf ağanın torununu öldür" Babasıda en az Serhat kadar bağırmıştı Serhat öfkeyle merdivenlerden çıkarken Babası arkasından seslendi "Yusuf ağayla konuştum yarın akşam nişan t...