Bölüm 23

16.7K 690 136
                                    

Aradan iki hafta geçmişti.  Evin yoğun bakımdan çıkmıştı. Herşey yolunda gibi davranan Uygar Evine ameliyatının çok iyi geçtiğini ve bu hastalıktan en kısa sürede kurtulacağını söylemişti. Son günlerini mutlu geçirsin istiyordu.
Bu hastalıkta üzüntü ve sitresten tamamen uzak durması gerekiyordu. Zaten üzüntü ve sitres hastalığın hızla yayılmasına neden olmuştu. Akciğerdeki leke kan pırtısı değil malesef kanserdi. Kanserin ilerlemesini önlemek için kemoterapi görecekti Evin. ama hastalık çok ilerlemişti iğleşmesi için ancak bir mucize olması gerekiyordu.

Ailesiyle vedalaşan Evin Uygarın elini tutup çıkmıştı konaktan Yusuf ağanın konağına gidip onlarlada vedalaşıp Elazığa gideceklerdi Uygarın görevine başlaması gerekiyordu artık. Geç bile kalmıştı.

Ali Serhat evlendiği gün Mardine gitmişti ekinleri ekip bugün dönmüştü Urfaya.

Kapıda Zehra karşılamıştı kocasını her zaman olduğu gibi "hoşgeldin"dedi güler yüzüyle. Ali "hoşbuldum" diyerek içeri girdi "anamlar nerde"diye sordu Zehraya

"Bağa gittiler"dedi Zehra ne kadar sevip  güler yüz göstersede kocası o yokmuş gibi davranıyordu.
Yıllardır çocuk hasretiyle yanıyordu Zehra. Bir bebek verebilseydi bu aileye ozaman bu konak ona cennet olurdu.

Merdivenlerden çıkarken "gelin hanım nasıl alıştımı yeni hayatına"diye sordu karısına.

Zehra gülerek "zamanla alışacak. Çok iyi melek gibi bir kız"dedi

Ali kaşlarını çatarak Zehraya bakınca Zehra susmak zorunda kalmıştı.

"Canımı sıkma git çay getir hadi"dedi Ali soğuk sesiyle.

Zehra zaman olduğu gibi ağlayarak mutfağa gitti. Mutfakta Hazalı görünce gözyaşlarını gizlemeye çalışarak "sendemi buradaydın"dedi

İki hafta içinde çok iyi anlaşmışlardı Hazalla. Zehra hiç evden çıkmıyor yıllardır konağın işleriyle meşgul oluyordu. Ne zaman dışarı çıksa kısırlığını yüzüne vururcasına konuşuyordu millet. ne zaman doğacak bu bebek. Şahların soyunu kim yürütecek. Calal ağanın soyu kuruyacak. Ve bunlar gibi bir ton konuşmaları duyuyordu Zehra bu yüzden kendini eve kapatmış hayatı kendine zindan etmişti. Zehra çıkmak istesede Ali izin vermiyordu zaten. Sadece ailesine gideceği zaman evden çıkıyordu.  Hazal ona yoldaş olmuştu bu evde.

Hazal elindeki tepsiyi fırına atarken cevap verdi Zehraya "Canım sıkıldı limonlu kek yapayım dedim sonrasında en sevdiğim kakaolu kurabiyeden yapacağım tadına bayılacaksın"

Hazal fırını kapatıp Zehraya döndü.
"Sen ağlıyormusun?" dedi ve Zehraya yaklaştı.

"Her zaman olduğu gibi gelir gelmez azarlamaya başladı Hazal. eskiden böyle değildik biz" Hazal ağlayarak çay dolduran Zehranın elinden çaydanlığı alıp tezgahın üstüne bıraktı. "Ne oldu neden azarlıyor seni tartıştınızmı?"diye sordu Hazal.

"Hayır Ali her zaman böyle. Güzel birşey söylesem bile azarlıyor beni. Eskiden olsa böyle yapmazdı ama kısır olduğum için artık beni sevmiyor"

Hazal Zehranın elini tutarak "kısır olduğunu nereden biliyorsun canım. Hem çocuğu olmayan binlerce aile var. Bunun için neden seni sevmekten vazgeçsinki"dedi

"Kısır olmasam yıllardır neden çocuğum olmasın"

"Üzülme lütfen. bak Tanıdığım çok iyi bir kadın doğum uzmanı var onunla konuşup tedavi olmanı sağlayabilirim istersen"

"Bir kaç kez anam beni hastaneye götürdü çocuğumun olmasını engelleyecek bir hastalığım yokmuş ama olmuyor. ne yaptıysam olmadı"dedi Zehra çaresizce

BEDEL (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin