Kanepeye uzanıp,televizyon izlemeye başladım.Düne nazaran oldukça iyi hissediyordum fakat üzerimdeki yorgunluk geçmiyordu.Anasını satayım hasta olmayı sevmiyordum!Dünden beri Birkan bir yandan Dilek bir yandan arayıp duruyorlardı.Saati saatine nasıl olduğumu söylüyordum.Darlanmaya gelemeyen ruhum son demlerinde olduğu için bağırarak bir daha aramamalarını sağlamıştım.Gözlerimi kısa süreliğine kapattığımda çalan zille tekrar açmak zorunda kaldım.
Ne güzel uyuyacaktım!
Ağır adımlarla odadan çıkıp dış kapıyı açtım.
Birkan,Dilek ve Can.
Şaşırdım mı peki?
Hayır!
Şebek gibi sırıtarak bana bakıyorlardı.Gözlerimi devirip oturma odasına yöneldim.Arkamdan gelen ayak sesleri ve kapı kapanma sesiyle odaya girdim.
Tekrar kanepeye uzandığımda karşıma geçip oturdular.Birkan başımın hizasına gelip diz çöktü.Önce ateşimi kontrol etti sonra alnımı öptü.
Bak yine alnımdan öptü.
Yiğidim benim ya.
"İyi misin güzelim?"
Bak güzelim de dedi.
Hayır ya yumuşamamam lazım!
"İyiyim ben.Şu soruyu sormaktan sıkılmadınız ama ben cevaplamaktan sıkıldım."
Kanepede cenin pozisyonuna geçince açılan boşluğa oturdu.
"Dün ölüm döşeğinde gibi konuşan kimdi küçük hanımefendi?"
Can sırıtarak konuşunca,ayağımla Birkan'ın bacağına hafifçe vurdum.
"Birincisi;bana küçük deme.Aramızda bir yaş var.İkincisi;ben kalkamıyorum benim yerime kafasına vur şunun Birkan."
"Emir büyük yerden.Tabi ki de yaparım güzelim.Benim için büyük bir şeref."
Sırıtma sırası bana geçtiğinde Birkan Can'ın kafasına vurdu.
"Yâ yapmayın.Zaten sevgilimin beyin hücreleri eksik.Siz vurdukça daha da eksiliyor."
"Sövdün mü,gömdün mü belli değil aşkım."
"İkisini de yaptım Can."
Konuşmalarına gülerken Birkan tekrar yerine oturdu.Bir anda kolumdan tutup çektiğinde başım bacağına yerleşti.
"Senin yerin daima burası."
Birkan'ın saçlarım arasında dolaşan parmakları mayıştırırken beni,gözlerim yarı açık sohbetlerini dinlemeye çalışıyordum.
***
Bir yerden düşüyormuş gibi uyandığımda kanepede oturur pozisyona geldim.Elim kalbimde derin nefesler alırken,bir yerden de sakinleşmeye çalışıyordum."Birkan!"
İçeriye seslendiğimde ses gelmeyince ayağa kalktım.
"Dilek!"
Büyük ihtimal gitmişlerdi.Tekrar oturacağımda gözüme çarpan kağıtla duraksadım.Sehpanın üzerindeki yapay çiçeğinin üstüne koyulmuştu.Kağıdı elime alıp okumaya başladım.
"Güzelim,acil bir işim çıktı.Gitmem gerektiği için seni öylece bıraktım.Biraz daha kalsam ailen de gelebilirdi.Dilek'i merak ediyorsan eğer annesinin çağırdığını söylemişti.Ben gittikten sonra senin yanında kalacaktı.Yoksa eğer meraklanma.Bu arada bir an önce iyileş.Bizi daha çok güzel günler bekliyor."
Yüzüme peydahlanan gülümsemeyle kağıdı buruşturup pencereden dışarıya fırlattım.O sırada arabadan inen annem ve babamı gördüm.Dış kapıya gelip sonuna kadar açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli!
Teen Fiction"Sana bir şey söylemiştim,hatırlıyor musun?" Geldik asıl konuya! "Hafızam silindi.Dünden önceki her şeyi unuttum." "Öyle mi?" "Öyle." "Beni nasıl hatırlıyorsun o zaman?" "Sana gıcık olduğumdan unutmamışımdır." "Teveccühünüz hanımefendi.Hiçbir şey hi...