Arkadaşlar kitapta ''Vudu büyüsü'' diye bir şey göreceksiniz.
Vudu büyüsü; Çok eski yıllarda Afrikalıların yaptığı bir büyü çeşitidir. Vudu büyüsünü ayrılanlara yapılırdı. Vudu büyüsü çok etkili büyüdür.
Ayrılan eşler, sevgililer, nişanlılar, sözlüler yada çocuğu olmayan insanlar hemen bir cadıdan yada büyücüden vudu büyüsü işlemini yaptırmak isterlermiş.
Fakat karşılıklıdır...
Kulaklığımı kulağıma doğru götürdüm. Çalan klasik müzik odaklanmamı sağlıyordu. Saat 21.00 olmuştu. İçeri giren ay ışığı birazda olsa aydınlatıyordu odamı. Barkın'a başımı çevirdim. Endişeli görünüyordu. Ama ne olursa olsun bu sır sona erecekti.
Gözlerimi tavana diktim ve odaklanmaya başladım. Tavana bir süre baktıktan sonra gözlerimi kapattım. Açtığımda mideme ani bir ağrı girdi. İçimden ''Çıkıyorsun , oluyor , başaracaksın'' diyordum ve kendimi motive ediyordum. Tavana bakmaya devam ettim. Bir yüz belirdi tavanda , kendi yüzüm.
Vücudumu tamamen görmeye başladığımda tekrardan gözlerimi kapattım.Artık devamını ruhum halledeckti. Bir kaç saniye sonra her şey son buldu , kulağımda çalan klasik müzik , mide ağrım ve elimin uyuşması. Her şey sona ermişti. Yeniden kendimi tüy kadar hafif , kuşlar kadar özgür hissetim.
Ayağa kalktım ve kapıya yöneliyordum ki arkamdan gelen ses bana bu odada yalnız olmadığımı gösterdi.
- Lütfen kormayın benden Bayan Tunçel. Lütfen!.
Arkamı döndüğümde gördüğüm yüz beni yine korkutmuştu. Ama cesur davrandım ve;
- Kimsin!? Dedim.
Bu ağzı dikişli olan adamdı. Elinde tuttuğu makas ile ağzınıda ki düğümü kesmişti. Gözleri buz kadar soğuk , boyu ise bir basketbol oyuncusu kadar uzundu. Saçları yoktu. Ayağa kalktı ve;
- Bu evin 55 senelik hizmetlisi Hademe Davut. Dedi ve eğildi.
Fazlasıyla saygılı biriydi. Elindeki makası komdine doğru fırlattı ve elini bana doğru uzattı. Elini tuttum ve söze girdim;
- Ağızın neden düğümlüydü?
Sorduğum soru onu eskilere götürmüş olmalıydı. Biraz düşündü ve;
- Bu bir cezaydı. Sizi koruyamadığım için kendime uyguladığım bir cezaydı. Dedi ve elimi bırakıp arkasını pencereye doğru ilerledi. Ay ışığına bakıyordu.
Cevabı karşında aklımda ki sorulara bir yenisi daha eklenmişti.
- Bana her şeyi anlatıyorsun Davut efendi. Her şeyi! Dedim ve kolunu tutup onu koltuğa ittim. Ezik bir kişiliğe sahipti. Fazla ezik...
Afalladı ve ellerini başını götürüp kendine vurmaya başladı.
- Ben bu evin hizmetlisi , yemek şefi , çiftcisi ve daha bir çok işiyle ilgilenen kişiydim. Her şeyi izlerdim. Olan biten her şeyi... Annen ve babanı , amcalarını ve halalarını. Dedi ve tam devam edecekken söze daldım;
- Benim halam ve amcam mı vardı!?
Ayağa kalktı ve;
- Bilmediğin çok şey var küçüğüm. Çok şey! Dedi ve saçlarımı geriye doğru attı.
- Ne gibi? Dedim.
- Bu bedenin sana ait olmadığı mesela. Dedi ve yeniden pencereye döndü.
Duyduğum cevap karşısında dilim tutulumuştu. Konuşamıyordum sanki. Ne demekti bu şimdi?
- Hayatımı buraya adamıştım. Her şeyi gizliden gizliye izler ve dinlerdim. Şimdi sana 55 yıllık bir serüveni anlatacağım kızım. Beni iyi dinle. Büyükbaban ve büyükannen tam beş çocuk yapmıştı. Amcaların; Ahmet Tunçel , Tarık Tunçel ve baban Hikmet Tunçel. Halaların ise Yağmur Tunçel ve Yaprak Tunçel idi. Fakat sorun şuydu ki amcaların , halalarının , annen ve babanın çocuğu hiç olmazdı. Tunçel ailesi zengindi. Miras bırakacak kimse yoktu fakat. Büyükanne ve baban için ölüm yakındı. Mirası halalarına yada amcalarına veya senin anne babana bırakmak istemiyorlardı. Bir torun istiyorlardı. Sadece bir torun. Ve bir gün aile toplantısı yapıldı. Büyükler torun yapan kişiye tüm mirası bırakacaklarını söylediler.
Şok olmuş bir şekilde dinlerken arkamdan gelen ağlama sesleri beni ürküttü. Arkamı döndüğümde annem'i gördüm. Hıçkırarak ağlıyordu. Ayağa kalktım ve direk konuşmaya başladım;
- Siz ne yaptınız!?
Ağlaması dahada şiddetlenmişti. Bana sarıldı ve;
- Çok özür dilerim. Çok!
Sarılmasına karşılık vermedim ve annemin ellerini üzerimden ittim ve yeniden Davut'un yanına ilerledim. Devam etmesi için elimi kaldırdım.
- Tabii ki herkes bir torun için her şeyi yaptı. Ailen ise... Dedi ve kekeledi. Lafına devam ediyordu ki arkadan annemin bana dokunduğunu hissetim.
Annem'e döndüm. Konuşmaya başladı;
- Biz bir cadıdan yardım istedik Esila. Bir büyücüden yani. Bu büyü sayesinde sen dünyaya gelmiştin. Seni kucağıma alana kadar her şey mükemmeldi. Doğduğun gün bize yardım eden cadı karşılığını çok kötü bir şekilde aldı. Dedi ve ağlamaya yeniden başladı.
Gözlerimden damlalar akmaya başladı. Ağlıyordum. Birden bağırmaya başladım;
- Para ikinizinde gözünü bürümüş! Bunu babam olacak şerefsize ilet! Ne aldı anlat. Karşılık neydi!
Annem yere yığıldı ve;
- Senin hayatın boyunca en çok seveceğin insanlar... Ölüme mahkum olacak. İlk ölen ben ve babandık. İkincisi ise... Dedi ve lafına devam edemedi.
Birden içimde patlayan sinir krizi beni kendi boyutuma götürdü. Çığlık atarak uyandım. Yanı başımda Barkın duruyordu. Benim bu dünyada sevdiğim tek kişi olan Barkın... Benim yüzümden ölecek olan... Ona baktım , gözlerinde ki masumluğa ve bana olan aşkına baktım. Benim yüzümden ölmeyi hak etmiyordu. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Birden gözlerim karardı ve kendimi yatağa bıraktım...
Umarım beğendiniz arkadaşlar. Lütfen vote verelim +5 vote ve +3 comment olmadan yb gelmeyecek. Bu arada okuyu sayımız yükselmiş. Çok saolun! <3333

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet
Paranormal''Kan ile yapılmış bir sözleşme , kan ile son bulur.'' Dedi keskin gözlerini Esila'ya çevirerek. Esila gözlerinden akan yaşlara hakim olamıyor , ayakta dahi durmakta zorluk çekiyordu. Yere yığıldı. Yalvarmak gelmiyordu artık içinden. Çünkü yalvarman...