Arkadaşlar 1. Sıradayız! Gözlerime inanamadım. Daha 2 ay bile olmadı fakat 1. sıradayız. Çok teşekkürler. Bu bölüm de hem Esila'nın hem de Bay Leadro'nun gözünden okuyacağız.
#Esila'nın Gözünden#
Gözlerimi bir hastane ortamında araladım. Nefes almakta zorlanıyordum. Hemşirelerden biri hemen yanıma koştu ve zar zor Türkçe konuşmaya başladı;- Merhaba! Nasıl hissediyorsun? Biraz Türkçe bilirim. Hemen Doktor'u çağırıyorum. Dedi ve koşarak çıktı.
Kafamı salladım. Kendimi iyi hissediyordum. Birden elim Rahmim'e kaydı. Bebek yaşıyor muydu? Korkmuştum. Doktor içeri girer girmez konuşmaya başladım;
- Bebek iyi değil mi? Lütfen iyi olduğunu söyle. Lütfen! Dedim ve doktorun gözlerinin içine baktım.
Şaşırmış görünüyordu. Neden böyleydi?. Yunanca yanında ki hemşireye bir şeyler söyledi. Hemşire Doktor'a ''Türk'' dedi. Doktor bana döndü ve gülümsedi. Türkçe cevap verdi;
- Türkçe üniversite'de zorunluydu. Hastalar için. Esila hanım sanırım şok yaşıyorsunuz. Bebek derken? Evde tanıdığınız birinin bebeği felan mı var? Polisler ona sahip çıkar merak etmeyin. Dedi ve gülümsedi.
Tam lafına devam ediyordu ki konuşmaya başladım;
- Lanet Rahmim'de 1 aylık bir bebek vardı! Yaşıyor mu! Dedim.
Doktor afalladı ve;
- Esila hanım. Bebek felan yoktu. Şok yaşıyorsunuz. Kendinize bunu yapmadan önce kızlık zarınız sağlammış. Fakat şimdi hasarlanmış. Bebeğinizin olması imkansız. Dedi ve hemen defterine not aldı.
Bu nasıl olurdu!? Bebek gitmiş miydi? Kızlık zarı nasıl eski haline geri dönebilirdi. Doktor konuşmaya devam edince kafamı ona çevirdim.
- Kendinize bunu neden yaptınız? Dedi ve sert bir tavır aldı.
Kendime mi? Ben bir şey yapmamıştım. Atanas yapmıştı!
- Ben mi? Bunu kendime yapacağımı mı düşündünüz? Görgü tanığı felan yok mu!? Evimin önünde duran onlarca eli bıçaklı kişiyi görmemişler mi!? Tanrım! Dedim ve kafamı yastığa koydum.
Neler oluyordu!? Doktor defterine bir şeyler yazdı ve dışarı çıktı.
#Polis Bay Leadro'nun Gözünden#
Hastane'ye varmıştım. İçeri girdim ve danışman'a katı sordum. 4. Kat cevabını aldıktan sonra asansör'e ilerledim ve odanın bulunduğu yere vardım. Tam o anda odanın içinden Doktor çıktı. Hemen yanına koştum. Konuya direk girdim;
- Esila uyandı mı? Ben Atina Polis Merkezinden Leadro. İfadesini alacaktım.
Doktor başını iki yana salladı ve;
- O bir deli. Bundan eminim. Onu psikolog bölümüne yönlendireceğim. Oradan sonra ülkesine yollanır. Yunanca bilmiyor. Burada destek alamaz. İfadeye gerek yok diye düşünüyorum. Dedi ve elimde tuttuğum izin kağıdına imza atmadı.
Komşuların da dediği gibi. Deli bir kızdı. Hamile olduğunu düşünen bir deli...
#Esila'nın Gözünden#
Şimdi ne olacaktı? İçeri giren farklı bir Doktor sessizliği bozdu. Yanıma oturdu ve bana gülümsedi. Elini uzattı ve Türkçe konuştu;
- Merhaba. Ben Psikolog Alex. Hamile olduğundan bahsetmelerin , insanlar görmen. Bunlar hakkında biraz konuşacağız. Önemli bir şey değil. Şimdi bana anlat. Geçmişte yaşadığın olayları. Birini kaybettin mi mesela? Yada böyle şeyleri ilk defa mı görüyorsun? Dedi ve gözünden düşen gözlüğü ittirdi.
Ona her şeyi anlatmalı mıydım? O bir psikologtu. Beni anlayabilir miydi? Artık umurumda değildi. Bu olaylardan sonra Rehebilitasyon'a yatıp destek almayı düşünüyordum. Belki bana yardım ederdi. Ağzımı açmam ile kulaklarını kabartan doktor defterine bir şeyler yazmaya ben konuşmadan başlamıştı.
- 1 sene önce. Ailemi kaybettim. 1 ay önce ise sevgilimi.
Derin bir nefes aldım. Şimdi şeytan'dan ve her şeyden bahsetmeli miydim?. Belki de sadece küçük bir bölümünden bahsedebilirdim.
- Size söylemem gereken önemli bir şey var. Ben sahte bir ruh'a sahibim. Dedim ve doktor'a baktım.
Umursamadan defterine bir şeyler karalamaya devam etti. Devam etmeme izin vermeden odadan çıktı. Ne oluyordu? Daha dinlememişti bile!
Beni deli falan mı sanmıştı? Ne oluyordu? Gözlerimden yaşlar süzüldü birden. Bebek gitmişti. Hayatım bitmek üzereydi ve insanlar beni deli sanmıştı. İçeri aniden giren doktor ile irkildim. Psiklog geri dönmüştü. Konuşmaya başladım;
- Nereye gittin? Umarım beni deli felan sanmadın. Değil mi? Dedim ve ona baktım.
Tereddüt etmeden konuştu.
- Aslında sanmak değil. Bundan emin olmak diyelim. Ama ben buna deli demek değil , yara almış bir kız adını verceğim. Türkiye'ye geri dönüp orada seni bir hastane'ye yatıracağız. Esila üzgünüm. Eğer orada da bu kanıya varırlarsa seni düzeltecekler. Söz veriyorum. İyi olacaksın. Sadece imza at. Dedi ve elime kağıt parçası sıkıştırdı.
Kağıtları fırlattım ve ayağa zorla kalktım.
- Siktir git! Deli felan değilim. Kanıtlayabilirim. İhtiyacım olan domuz kanı ve büyülü sözler. Dedim ve ayaklarına kapandım.
Başım dönüyordu. Birden rahmim'de ağrı hissetim. Ne dediğimi bile bilmiyordum. Domuz kanı mı demiştim? Beni daha çok deli sanacaktı. Sanmıştı bile. Aptalın tekiydim.
Doktor konuştu;
- Bunu yaptığım için üzgünüm.
Kafamı ona kaldırdım ve;
- Neyi? Dediğimde kolumu kaldırıp iğne batırdı.
Birden güçsüz kaldım ve yere yığıldım. Fakat her şeyi görüyordum. Bana sakinleştirici vermiş olmalıydı.
Beni kaldırdı ve yatağıma koydu. Konuşmaya başladı;
- Ülkene geri dön ve iyileş. Güçlü olacaksın ve bu savaşı kazanacaksın. Sen deli değilsin Esila. Dedi ve kapıya yöneldi.
Tam çıkıyordu ki konuşmaya başlamam ile durdu;
- Bunu her deliye söylüyorsun değil mi? Her deli sandığına. Dedim ve gözlerimden akan yaşları sildim.
Doktor kafasını onaylarcasına salladı ve kapıyı açıp çıktı. Tek yapabildiğim ise ''Ben deli değilim!'' diye bağırmaktı...
Esila kendisiyle girdiği bu savaşta haklı mı yada haksız mı çıkacak? +15 Vote'de yeni bölüm gelecektir. Yorum yapmayı eksik etmeyelim. :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet
Paranormal''Kan ile yapılmış bir sözleşme , kan ile son bulur.'' Dedi keskin gözlerini Esila'ya çevirerek. Esila gözlerinden akan yaşlara hakim olamıyor , ayakta dahi durmakta zorluk çekiyordu. Yere yığıldı. Yalvarmak gelmiyordu artık içinden. Çünkü yalvarman...