- Bölüm 14 -

3.5K 231 29
                                    

Merhaba! Öncelikle size çok teşekkür ederim. Gerçekten çok güzel itfatlar edildi. Sizi çok seviyorum. <3 Kitabımız 3.000 okumaya da ulaşmış. Yeni bölüm +15 oy olunca gelecektir. İyi okumalar!.

Sahil'e doğru ilerliyorduk. Eve gitmek yerine sahil de kısa bir tur atmaya karar vermiştik. Yağmur sonrası etrafa yayılan o mükemmel toprak kokusunu çektim içime. Almina konuşmaya başladı;

- Kimsin. Neden buradasın? Dedi ve gözlerimin içine baktı. 

Onun gözlerinde ki masumiyet , hayat'a duyduğu sevgi ve saflığı bana eski halimi hatırlatıyordu. Barkın gittiğinden beri ben ben değildim. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Birden hamlemi yaptım ve ellerimi Almina'nın yanaklarına koyup gözlerinin içine baktım. 

- Biz hiç tanışmadık. Şimdi kütüphaneye koş ve derslerine çalış. Dedim ve ellerimi onun üzerinden çektim.

Onu etki altına almıştım. Gözlerimden akan yaşları sildim ve;

- Hadi! Diye bağırdım. Almina irkildi ve koşmaya başladı. 

Sahilin önündeki sandalyeye oturdum ve Atina'nın güzelliğini izledim. Gözlerimden akan yaşlar , gelecekte planladığım hayaller gibi akıp gidiyordu. Birden arkamda bir el hissetim. 

Kafamı kaldırıp baktığım da nutkum tutulmuştu. Barkın elini omzuma koymuş gülümsüyordu. Onun bir hayal olduğunu anlamam uzun sürmedi. Yanıma oturdu. Kafamı onun omzuna koydum. 

- Kendini üzmekten vazgeç. Senin yüzünden ölmedim. Sana olan aşkım yüzünden öldüm ben. Dedi ve gözlerimin içine baktı.

Ona yaklaştım ve bu sefer ben onu esir aldım. Onu nasıl oluyor da hissediyordum. O bir hayal değil miydi? Dudakları bana yetersiz gelmişti. Üzerine oturdum ve;

- Seni nasıl hissediyorum?.. Dedim.

Aniden gözleri siyah'a dönüştü ve;

- Hayal değilim. Gerçeğim sürtük! Dedi ve beni deniz'e fırlattı. 

Aman Tanrım! O Barkın değildi! O Mirzaydı! Kılık değiştirmişti. 

Soğuk ege denizine düştüm. Gözlerimi açtım ve Mirza'yı beni izlerken gördüm. Yukarı çıkmaya çalışıyordum fakat olmuyordu. Karnımda ki bebeğin gücü sanki gitmişti. Nefesim tükeniyordu. Birden Mirza'nın arkasından bir adam çıktı. Kimdi bu?

Birden gözlerim karardı. Çırpınmayı bıraktım ve kendimi serbest bıraktım. Karnımda hareketlenmeler hissediyordum. Su yutmaya başlamıştım. Ardından her şey karanlık oldu hayatım gibi. Gözlerimi yumdum ve ölümü bekledim...

Karşımda bir anda Barkın'ı gördüm. Oda benim gibi suyun içerisindeydi. İşte bu hayaldi. Ona gülümsedim. Birden sesini kulaklarımda işittim;

- Uyan! Pes etme! Rahminde duran bebek ölmek üzere! Uyan artık!. Su yutmayı bırak. Ölmen için erken. Yapacak işlerin var! Uyan! Diye bağırdığı anda su içerisinde gözlerimi açtım.

Kendimi yukarı ittim ve su kusmaya başladım. Boğazımda tanımlanamayacak bir acı vardı. Tuzlu su gözlerimi yakmıştı. Mirza gitmişti. Yanında ki adam kim olabilirdi? 

Kendimi yukarı çektim ve taşa çıktım. Su kusmaya devam ediyordum. Ben Barkın'ı görmüştüm. Bana yapacak işlerim olduğundan bahsediyordu. Ne işim olabilirdi? 

Bir anda aklıma geldi. Bu rahmim de duran bebeğin gücünü bile köreltecek tek kişi vardı. Oda 1889 yılında doğan o iblisti!. Birden ayaklandım ve koşmaya başladım. Mirza ve o lanet iblis iş birliği yapmışlardı!. 

Tehlikeyi iliklerime kadar hissetmiştim. Gecenin karanlık sokaklarında koşmaya başladım. Evime vardığım da merdivenleri hızla çıktım. Bavulumu toplayıp buradan gidecektim. Kapıyı açtığım da karşımda gördüğüm manzara ile korkuma korku eklenmişti. Evin her yeri mum içerisindeydi. Mumlar ortada birleşiyordu. Eğilmiş bir kadın gördüm salonun ortasında. Yanına ilerledim. 

Elinde kesik bir domuz kafası tutuyordu. Birden bana döndü ve anlayamadığım dilde bir şeyler söyledi. Rahmimde birden bir ağrı hissetim. Söylediği her kelime ile rahmin sanki parçalanıyordu. Kendimi yere bıraktım ve kıvranmaya başladım. Çığlıklar atıyordum. Kadın ayağa kalktı ve domuz kanlarını anlıma sürdü. Kanı vücudum da hissetiğim anda acım daha da şiddetlendi. 

Karşım da duran kadın elinde tuttuğu defterden bir şeyler okuyor ve kahkahalar atıyordu. Birden vücudumda güç hissetim. Rahmim de duran iblis pes etmeyecekti. Birden ayağa kalktım. Kafamı bir anlığına aynaya çevirdiğimde gözlerimin ve saçlarımın siyah olduğunu , anlımda ise kanayan şeytan işaretini gördüm. Rahmim de duran bebek bedenimi ele geçirmişti.

Birden yan odadan o iblis çıktı. 1889 Doğan o pislik. Yüzü kan içerisindeydi. Gülümsüyordu. Birden kapıya isteksizce yöneldim. Kapının önünde Mirza belirdi. Bedenimi ben yönetmiyordum artık. Rahmim de duran bebek ele geçirmişti beni. 

Birden arkamdan bıçak saplandı. Arkamı döndüğüm de Şetaret'i gördüm. Birden attığım çığlık ile yere yığıldım. Hepsi üzerimde toplandı ve aynı kelimeleri söylemeye başladılar. 

Birden hepsi ceplerinden bıçak çıkardılar. Bıçak üzerinde Şeytan resimleri vardı. Aman Tanrım! Şimdi ölecektim işte!.

Hepsi rahmime yöneldi ve son kelimeyi söyleyip rahmime bıçağı geçirdiler!. Hissetiğim acı ile kendimi parçalıyordum. Kollarıma çizikler atıyor , kendimden geçiyordum. Rahmimden siyah dumanlar çıkıyordu. Bebeği öldürüyorlardı!. 

Çığlık attım ve gözlerimi yumdum karanlığa. Bıçak darbeleri devam ediyordu. Birden her şey kesildi. Sesler , acılar ve iğrenç görüntüler... Karanlığın anlatacağı şeyler vardı şimdi...

Kısa bir bölümdü üzgünüm. Bebek sizce öldü mü? Yoksa karanlığın analatacağı şeyler Esila'da bir umut ışığı mı yakacak? +15 Vote ile yeni bölüm gelecektir. :) 

HayaletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin