45. bölüm - İmza

897 79 64
                                    

( Yazar'dan )

Ömer elinde ki büyük çelçeveyi şöminenin üstüne koydu. İplikçi ailesi ve Melis vardı fotoğrafta. Serkan ve Melisin nişanından harika bir fotoğraf. Ömer onun önünde durup kendi kendine içinden konuşmaya başladı. 

"Hayatımın nasıl değiştiğini şimdi anlıyorum. Defneden önce ki hayatım başkaydı. Defneden sonra ki hayatım ise bambaşka. Sonra Serkan beni yine değiştirdi. Onun sayesinde babalığı öğrendim. Rüya geldi beni daha da değiştirdi. Şimdi oğlum evleniyor... Eminim ki torun haberini aldıktan sonra da hayatım değişecek."

Onu düşüncelerinden ayıran kapının çarpması oldu. Arkasına dönüp baktığında kimseyi görmedi. 

Ö: Ayşe? 

Ayşe hemen onun yanına gelmişti. 

A: Efendim Ömer bey. 

Ö: Biri mi geldi? 

A: Hayır efendim Serkan bey telaşlı bir şekilde çıktı. Günaydın dedim ama cevap vermeden gitti. 

Ö: Allah Allah. Bir şey mi oldu acaba? Tamam teşekkür ederim. 

Ayşe gidince telefonunu çıkarıp Serkanı aradı. Çok geçmeden Serkan açmıştı. 

SE: Efendim. 

Nefes nefese kalmış gibiydi. 

Ö: Oğlum bir şey mi oldu böyle çıkmışsın evden? 

SE: Geç kaldım baba sonra arayayım mı seni? 

Ö: Ah be paşam aklımı çıkardın. Bir şey oldu san-

Telefonun suratına kapanması ile lafı yarıda kalmıştı. 

Ö: Hey Allahım ya. İnşallah bu hızla başına bir şey gelmez. 

***

Serkan telaşlı bir şekilde arabayı sürüyordu ve kendi kendine söyleniyordu. 

SE: Allahım Yarabbim yaaa. Üçe kadar telefonla konuşmak neyin nesi acaba? Geri zekalıyım işte. Öyle geç kalırsın. 

Vites değiştirip dikiz aynasından arkaya baktı. 

SE: Kız kaçtı çünkü. Geri zekalının önde gideni. Offf ya offffffff. 

Kırmızı ışıkta durup başına vurdu.

SE: Adam kaç kere tembihledi geç kalma diye. 

Derken telefonuna mesaj geldi. 

Levent Hoca:
Hiç gelme. Bugün nöbet sende. 

SE: Ne? Ama benim nöbetim yarın?

Levent Hoca:
Söylemeyi unutmuş olabilirim. Geç kalmanın cezası nöbettir bizim ekipte. 

SE: Ama ben bunu hakettim. Hakettim ben evet. 

Derin bir of çekip eve doğru sürmeye başladı. 

***

Serkan eve varınca kahvaltı eden aileyi gördü. Onların yanına gidip kendi yerine oturdu. 

SE: Günaydın herkese. 

D: Oğluşum? Ne bu halin? Noldu? 

Ö: Trafikte ceza mı yedin yoksa? 

SE: Keşke trafik cezası olsaydı. Hocadan yedim cezayı.

D: Niye ki paşam bir şey mi yaptın?

SE: Geç kaldım anne. Hoca ekstra nöbet yazdı. Zaten yarın nöbet bendeydi şimdi iki gece üst üste oldu. Bu gidişle uyku bana haram gibi. 

D: Ben de ne iyi adam demiştim. Bir de şimdi oğluşuma yaptığı işkenceye bak. 

Bitmeyen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin