12. bölüm - Aklını başına al!

988 95 50
                                    

( Yazar'dan )

Melis yutkunarak masada duran ellerini daha da bastırdı. Serkan kararlıydı. Onu öpmeden çekilmezdi. Aslında onun amacı sadece Melis ile öpüşmek değildi. Bu öpücüğün barışmalarına vesile olmasını umuyordu. Artık bu küskünlüğün bitmesini istiyordu. 

Serkan ellerini Melisin beline koyup dudaklarını birleştirdi. Bir kaç saniye kıpırdaman durdu. Melisten karşılık alamayınca da yavaş yavaş dudaklarını kıpırdatmaya başladı. İkisi de gözlerini kapatmıştı. 

Serkan Melisi tutarak bir adım geri attı ve Melisi kendine daha da çekti. Melis uzaklaşmak  istiyordu ama Serkanın kokusu onu bırakmıyordu. 

Sonunda gücünü topladı ve Serkanı itti. Yüzüne bile bakmadan odadan koşarak çıktı. Serkan Melisin arkasından gülerek baktı. 

Melisin yanakları kıp kırmızı olmuştu. Aşağı indiğinde anne ve babasının arasına oturdu. 

Ö: Melis?

ME: Hı? Yani efendim.

Ö: E dosya nerede?

ME: Ne dosyası?

Sİ: Kızım sen ne için gittin yükarı?

ME: Ben... Bilmiyorum ki. 

Y: Kızım iyi misin sen?

ME: Ben mi?

D: Allah Allah. Meliscim iki dakika da ne oldu sana yavrucum?

ME: İki dakika mı? Ben-ben 2-3 saat oldu diye sanıyordum. 

SE: Yok yok. Olsa olsa en fazla 3 dakika geçmiştir. 

Melis Serkanın sesini duyunca elleri ile yüzünü kapattı. Serkan merdivenlerden inip diğerlerin yanına salona gitmişti. 

Sİ: Kızım napıyorsun sen?

ME: Ay bakmayın bakmayın. Git giyin be!

Diye söylendi hala ellerini gözlerinden çekmeden. Ömer aşağı yükarı tahmin etmişti meseleyi. Başını eyip eli ile gülmesini saklamaya çalıştı. 

R: Melis abla kimse çıplak değil zaten. 

Y: Kızım niye böyle hareketler yapıyorsun ama. 

Melis ellerini gözlerinden yavaşça çekti. Sonra da ilk sağ gözünü açtı. İlk gördüğü Serkan olmuştu. Sonra da diğer gözünü açtı. Zaten Serkanın o şekilde aşağı ineceğini düşünmek saçmaydı. 

Ö: E artık şey yapalım. Sofraya oturalım isterseniz. 

Diğerleri kalkıp masaya doğru yöneldiğinde Ömer Serkanı bileğinden tutup gitmemesini sağladı. Yanlarında kimse kalmadığında Ömer Serkana doğru fısıldadı. 

Ö: Serkan sen napıyorsun?

SE: Hiç bir şey yapmıyorum baba.

Ö: Oğlum ev insan kaynıyor ne diye soyunuyorsun kızın önünde. 

SE: Ne? Baba- ben- nasıl? Ben soyunmadım o-

Ö: Şşt duymak istemiyorum. Aklını başına topla Serkan. 

Deyip Serkanın bileyini bıraktı ve yürümeye başladı. Bu sefer Serkan Ömerin kolunu tuttu. 

SE: Baba ben bir şey yapmadım. 

Ö: Ben diyeceğimi dedim oğlum. 

Deyip kolunu çekti ve diğerlerin yanına gitti. 

***

Bitmeyen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin