23

5.7K 282 24
                                    

Canel'den (Gece'nin çalıştığı kafeye cuma günü gittiler. Bu bölümün ilk kısmı cumartesi günü, geri kalanı ise pazar günü geçiyor.)

"Kendini çok geliştirdin, sakın aksatma dersleri."

"Tamam hocam, aksatmam."

Kemanımın olduğu kutuyu koluma astıktan sonra kapıya yürüdüm, o sırada biri içeri girdi.

"Canel?"

"Levent?"

"Oğlum?"

"Anne?"

"Siz nereden tanışıyorsunuz?"

Keman hocam Leman Hanım'ın sorduğu soruyla Levent'le bakıştık, "Canel'le aynı okuldayız anne." diye cevapladı Levent annesinin sorusunu. Levent'in dört yıllık keman hocamın oğlu çıkmasının şokunu atlatmaya çalışıyordum ben o sırada, galiba bu yüzden benim cevap vermemi beklememişti.

Şaşkınlığımı üzerimden attıktan sonra "Dünya ne kadar küçük bir yer." dedim hafif bir alayla. Gece'nin Çise'yi üzüşünden sonra hiçbirinin yüzünü görmeye tahammülüm kalmamıştı, oysa sadece birkaç gün önce beraber gülüyorduk.

"Evet, gerçekten." dedi Leman Hoca benim aksime sevecen bir şekilde. Bir sessizlik oldu, kumral saçlarımı geriye attıktan sonra sıkkınca yerimde kıpırdandım. "Oldu o zaman, ben gideyim." dedim zoraki gülümseyip.

"Taksi durağına yürüyerek gidecektin, değil mi canım? Levent de seninle gelsin istiyorsan, hava karardı hem."

"Yok, yani gerek yok. Kendim giderim."

Levent bana baktı, kaşları muzip bir tavırla havaya kalktı. "Ama canım arkadaşım..." dedi sahte bir samimiyetle. "Sana taksi durağına kadar eşlik edemeyeceksem ne diye arkadaş olduk? Haklı değil miyim güzide hanımefendim?"

Annesine bakarak kurduğu cümle Leman Hanım'ı güldürdü. Onları ikna etmeye daha fazla uğraşmak istemedim, "Evet, haklısın." dedim kapıya ilerlerken. Gözlerimi devirdim, oflamamak için kendimi tuttum. "Hadi gidelim."

Eski ama sevimli binadan çıkınca derin bir nefes verdim, Levent yanıma geldiğinde hızla yürümeye başladım. "Niye yakın arkadaşmışız gibi davranıyorsun ki?" diye kızdığımda "Kötü bir niyetim yoktu." dedi ellerini havaya kaldırıp. Onun böyle demesi Çise'nin dün kafeden çıkarken dediklerini aklıma getirmişti. Öfkelendim. Yanımda sakince yürüyen çocuğa bile öfkelendim.

Sen de o nefret ettiğin Gece gibisin işte.

Dudaklarımı ısırdım, Gece gibi davranıp suçu olmayan birinden hıncımı çıkarmamalıydım. O kızdan bir farkım olmalıydı. Adımlarımı yavaşlattım, hatta galiba durdum. Gözlerimi kapattım, derin bir nefes aldım.

"İyi misin?"

Gözlerimi açtım. Koyu kahverengi gözleri yüzüme kilitlenmişti. Bana daha iyi bakabilmek için kambur duruyordu.

"Sizi sevmiyorum."

Yorgunca söylediğim şey kaşlarını çatmasına neden oldu. Doğruldu, bariz bir şaşkınlıkla "Bizi?" dedi kendisini gösterip. "Evet." diye onayladım, tuhaf bir şekilde sakindim az öncenin aksine. "Seni ve arkadaşlarını."

Tekrar yürümeye başlamıştık. Bir süre sessiz kaldı, bir cevap beklediğimden de emin değildim zaten. Sadece bunu onlardan birinin yüzüne karşı söylemek istemiştim.

"Ne diyeceğimi bilemedim."

Gülüyordu. Gülmesi tuhafıma gitti ama ses çıkarmadım, biraz daha konuşacağını biliyordum.

Şoför | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin