Deli'den (Çise'den)
"Anneciğim..."
Başımı kaldırıp anneme baktım. "Efendim?" dediğimde gülümsedi. Ben uyanalı dört gün olmuştu, ziyaret saatleri haricinde yanımda sadece bir kişi kalıyordu. Bu kişi de ya annem ya babam oluyordu.
"Öğle yemeğini getirecekler şimdi."
Yüzüm asıldı, oflamamak için kendimi tuttum. Uyandıktan bir gün kadar sonra her şeyi hatırlamıştım. Asrın'ın bana nasıl vurduğunu, boynumda gezen dudaklarını, fermuarıma giden elini, polisler gelmeseydi onun insafına kalacağımı hatırlıyordum.
Mesajları gördüğümde bile dayanamayan midem aklımda dolaşan anlarla çok kötü olmuştu. Yemek yemekten, kusmaktan ve bu döngünün tekrarlanmasından çok sıkılmıştım.
Polislere ifade vermiştim, bu yüzden annem ve babam başıma gelenleri biliyordu. Başka kimseninse detaylardan haberi yoktu. Çok utanıyordum, bu yüzden annem ve babamdan kimseye bir şey anlatmamalarını istemiştim.
"Yemek istemiyorum."
Bıkkınca söylenişimle annem yüzündeki gülümsemeyi bozmamaya çalıştı. "Ama Gökay'dan rica ettim." dediğinde dikkatim ona yoğunlaştı, içimdeki sıkıntı yerini az da olsa heyecana bıraktı.
Ziyaret saatlerim çok sınırlıydı. Üstüne üstlük diğer akrabalarım da beni çok merak ettiklerinden bu ziyaret saatlerini onlar da kullanmışlardı. Bu yüzden sevgilimle çok vakit geçirememiştim. Hastaneden çıkmama ve herkesi görebilmeme de koskoca birkaç gün daha vardı.
"Canel de gelecek mi?"
Annem hızla başını salladı. Gülümseyip "Tamam o zaman." dedim yavaşça. Annem bu halime sesli bir şekilde güldü, yanıma oturup alnımdan öptü. Dün bana banyo yaptırdıkları için rahattım, eskisi gibi beni her öptüklerinde "Acaba kokuyor muyum?" diye düşünmüyordum.
"Bir de..." Gözlerine baktım. "Arkadaşların da gelecek."
Bu haberle tekrar gülümsedim. Yemek yiyecek olmamın verdiği sıkıntı bile hafiflemişti. Gece, Levent ve Furkan'ı hiç görememiş; sadece Gökay ve Canel'den haberlerini almıştım. Dediklerine göre onlar da sürekli hastaneye gelip gitmişler, beni beklemişlerdi.
Benim gerçek arkadaşlarım vardı. Beni seven; hastalığım için değil, ben olduğum için yanımda duran arkadaşlarım vardı.
Kapı çalındığında düşüncelerimden kurtuldum, annem "Gelin çocuklar." diye seslendiğinde önce Canel ve Gece içeri girdi. Üzerimi süzdüler, Gece arkasını dönüp "Gelin, gelin." diye annemin dediğini onayladı. "Müsait."
Gökay, Levent ve Furkan da içeri girdi. Gökay'ın elinde üzerinde kase ve tabaklar olan bir tepsi vardı.Yemekleri düşünüp moralimi bozmamaya çalıştım. Düşen suratımı düzeltip hafifçe gülümserken "Hoş geldiniz." diye mırıldandım.
"Hoş bulduk civciv!"
Levent'in enerjik sesine derin bir nefes aldım. Normal bir şekilde onlarla diyalog kurmayı özlemiştim.
Canel annem kalkıp odadan çıktığı için boşalan koltuğa oturdu. Gece onun yanına diğer sandalyeyi çekti. Furkan ve Levent'se öteki tarafımdaki sandalyelere otururlarken Gökay tekerlekli hastane masasını yatağımın üzerine çekmeye uğraşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şoför | Yarı Texting
ChickLitBir lise öğrencisi onu maniküre götürmek için geç kalan şoförüne yazdığını zannederken başka bir lise öğrencisine yazarsa ne olur? Şoför | Yazıyor... Şoför: Levent sen misin? Şoför: Şaka mı yapmaya çalışıyorsun? Şoför: Bu yüzden mi tuvalete gittin? ...