46

4.9K 269 64
                                    

Bölümleri daha geç attığımın farkındayım ama artık uzun bölümler yazıyorum, haliyle daha çok vakit alıyor. Mesela bu bölüm 2800 kelimeden fazla. Yine de gecikmeler için kusura bakmayınnnnnn.

İyi okumalar :)

Levent'ten

"Rahatsın, değil mi? Karnın ağrıyor mu?"

Üçünün de bana bakmasıyla gözlerimi devirdim. "Rahatım." dedim bıkkınca. "Yemin ederim, rahatım ve evet, iyiyim. Siz sormadan söyleyeyim."

Sınıfta oturuyorduk ve sabahtan beri bu onuncu soruları falandı. Mide kanaması olayından sonra bana dikkat edeceklerini biliyordum ama bu kadarını ben bile beklemiyordum. Arkadaşlarımın yeni bir tarafını görmüştüm. Normalde duygularına hakim olmayı çok iyi beceren Gökay bile arada sırada dayanamayıp bir şeyler söylüyordu.

Furkan gülümseyerek saçlarımı karıştırdı, bir şey demedim. Gece bana yaslandı, kolumu omzuna attım. Derin bir nefes aldı. Tam o sırada önde Çise, arkada Canel sınıfa girdi.

"Levent!" dedi Çise büyük bir enerjiyle. Sesiyle birkaç kişi ona baktı, Çise olduğunu gördüklerinde bakışlarını çektiler. Sınıfta ona gıcık olan birkaç kişi vardı ama hiçbir şey diyemiyorlardı.

Sıkıysa desinler.

"Hoş geldin!" Gece'nin kalktığı yere oturup bana sarıldığında ben de ona sarıldım. "Yokluğunu çok hissettim." Samimi gözüküyordu, zaten benim için ne kadar endişelendiğini de biliyordum. Belime sarılan kollarının sıkılığından bile belliydi.

Beline kadar uzanan saçlarını parmaklarıma dolayıp karıştırmaya başladığımda geri çekildi. "Bir kez de saçlarımı karıştırma." diye söylendi. Kimse onun bu dediklerini takmadı çünkü saçlarını rahat bırakmayacağımı herkes biliyordu.

"Hoş geldin." Canel'in sakin sesiyle başımı kaldırdım. Kumral, dalgalı saçları açıktı. Üniformasının altına koyu yeşil bir gömlek giymişti, yakasından belli oluyordu. Ela gözleri üzerimdeydi. Gülümsüyordu. "Sana da hoş buldum." dedim ben de sakince.

Bu kız hep bu kadar güzel miydi?

Bakışlarımı kaçırıp arkadaşlarıma baktım. Çise bana imayla bakıyordu, kaşlarımı kaldırdım. "Ne oldu civciv? Niye öyle bakıyorsun?" diye sorduğumda bana hafifçe yaklaştı. Sadece benim duyabileceğim bir sesle konuştu.

"Sanki etkilendin."

Gözlerimi büyüttüm, bu halime güldü. Özgüvenli bir tavırla saçlarını geriye atıp göz kırptı. "Bu konularda safoş değilim." Dudaklarımı gergince birbirine bastırdım. Çise'yi hafife almamalıydım.

"Ne konuşuyorsunuz fısır fısır?"

Furkan'a baktım. Gözlerini kısmış bize bakıyordu. Dilimi damağıma vurdum. "Sana ne Furkan? Sana ne kardeşim?" diye yükseldiğimde bana doğru bir adım attı, Çise'yi omuzlarından tuttuğum gibi oturduğu yerde hafifçe öne sürdüm. Şaşkınca bana baktı. "Sana bir şey yapmaz diye şey ettim." gibi saçma bir açıklama yaptığımda kaşlarını çattı. "Beni yem mi ediyorsun yani?"

Sırıttım. "Yem etmek demeyelim de... Koşulları kendi çıkarlarıma göre değerlendirmek diyelim."

Kaşlarını kaldırdı. "Yem ediyorsun yani." Dayanamayıp güldüm. "Aynen civciv." deyip yanağını sıktım. Sinir olan çocuklar gibi elimi itip kendisini geri çekti. "Ya, rahat bıraksanıza yanaklarımı!" Yanağını ovuşturdu. Bana ters ters baktı. Sonra Gökay'a döndü, ona da ters ters baktı. "Ne bakıyorsun Gökay? Sen de suçlusun!" diye çıkıştığında Gökay "Ben ne yaptım?" dedi şaşırıp. "Burada duruyorum."

Şoför | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin