#Bahari- Savage
Çok gerilmiştim. Elimdeki silahı sıkıca tutuyordum, terlemiştim çünkü az sonra köşeyi dönecek olan adamı vuramazsam benden önce Şeyda'nın ırzına geçebilirlerdi.
"Tek umudumuz sensin Elvan!" dedi Ayaz ağlamaklı sesiyle. Arkama doğru şöyle bir bakış attığında Şeyda ile Ayaz'ın birbirine sıkıca sarıldığını gördüm. Ayaz'ın eli Şeyda'nın karnındaydı. Dur bir dakika, nE?
Gözlerim şokla irileşti. "Ulan siz ne ara çocuk yaptınız?!"
Şeyda ağıt yakarcasına başını iki yana salladı ve "Affet bizi Elvan," dedi. "Tutamadık kendimizi. Dördüz oldu!"
"Çüş!" Silahı bırakıp onlara döndüm. Ellerimi belime koyup "Aşk olsun ama ya," dedim öfkeyle. "Beş çocuk diye kendimi yırttım, neden dördüz?"
Tam o sırada Yusuf'un uzaktan gelen sesini duydum. "Elvan!" Başımı çevirmeme kalmadan enseme yediğim darbeyle gözlerim karardı. "Geberttim seni Şeyda!" dedim ama Yusuf'un sesi bu kez daha yakından geldi.
"Elvan! Kızım uyansana, geldik!"
Nereye gelmiştik yahu?
Kapalı gözlerimi zar zor araladığımda başımda dikilen Yusuf "Şükür!" dedi gözlerini irileştirerek. "Ne ağırmış lan senin uykun?"
Kaşlarımı çatıp iki büklüm yattığım otobüs koltuğundan doğruldum ve alık alık etrafıma bakındım. Hemen karşımdaki otobüs koltuğunda Ayaz, Şeyda'yı uyandırmaya çalışıyordu. İçerde sadece biz vardık.
Rahat bir nefes aldım. "Rüyaymış lan."
Yusuf bıkkıntıyla ofladıktan sonra "Herkes bizi bekliyor, hadi." dedi ve üst rafa yerleştirdiği kendi mavi çantasıyla benim Küçük Prensli çantamı aldı.
"Ananı!" Şeyda'nın bağırışıyla oraya baktığımızda Ayaz'ın elinde bir pet şişe tuttuğunu gördüm. Kıkırdadım istemsizce. Sanırım uyanmayınca yüzüne su dökmüştü Ayaz.
"Kızım kış uykusuna mı yattınız siz? Hayır o koltukta nasıl bu kadar derin uyudunuz, anlamıyorum."
Şeyda yüzündeki suyu eliyle silip doğruldu ve çattığı kaşlarıyla Ayaz'a baktı. "Ne uyandırıyorsun ya?! Tam da en heyecanlı yerinde!"
"Hasbinallah!" Ayaz en son bıkmış olacak ki "İniyorum ben aşağı!" diyerek çantasını sırtına taktı ve otobüsten aşağı indi.
"Elvan hadi!" dedi Yusuf ve elimden tuttuğu gibi beni çekiştirmeye başladı. Zavallı sap Şeyda ise kendi çantasını alıp peşimizden geldi.
Otobüsten aşağı indiğimizde şöyle bir göz gezdirdim etrafa. Neredeyse kırk kişilik bir gruptuk, dün akşam saatlerinde çıkmıştık yola ve şimdi muhtemelen saat sabahın beşi falandı.
Evet aynen, Muğla'dayız.
Üzerindeki kapüşonluya sarınmış Çağrı "Sonunda be!" dedi bizi görünce. Ardından görevli öğretmenlere döndü. "Hocam geldi bizimkiler!"
Gerçekten de herkes bizi bekliyordu, zira kenafir gözlü kızların itici bakışları üzerimdeydi. Arada Yusuf'uma bakanlar vardı, onların defterini sonra dürecektim. Şimdi çok uykum var.
Şeyda bir anda "Pişt!" deyip eliyle yanına gelmemi işaret edince, elimi velimmiş edasıyla tutan Yusuf'a baktım.
"Şeyda'nın yanına gidiyorum ben Yusuf."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞI
Short StoryElvan: Seni bulacağım Mavi. Elvan: İşte o zaman tüm bu artistliklerinin hesabını vereceksin Mavi: Sanırım Pembe öfkelenmiş Mavi: Ha bu arada bağcığın açılmış Mavi: Dikkat et de düşme Gözlerimi irileştirerek ayaklarıma baktığımda sol bağcığımın açıld...