Multi-medya: Mavi and Yusuf ;)
#Yüzyüzeyken Konuşuruz- Esen (Aman ha şarkıyı açmadan okumayın!)
Allah'ım şu an sana doğru geliyorum. Günahlarım varsa hepsini Şeyda'ya gönder.
Yavaşça ayağa kalktım ama hâlâ dönüp arkama bakmamıştım. Dudaklarım aralanmış, gözlerim irice açılmıştı. Öylece transa girmiş gibi durmaya devam ederken sağ tarafıma biri geçti.
Sanırım birazdan bayılacağım.
Sertçe yutkundum. Ona doğru dönerken bakışlarım yerdeydi. Önce giydiği beyaz converseleri gördüm.
Mavi, yazın hep beyaz ayakkabı giyerdi.
Bakışlarım yukarı doğru tırmanmaya başladı. Beyaz converselerinin üzerine açık renk yırtık bir kot giymişti. Bacak boyu fazlasıyla uzundu.
Mavi, uzun boylu bir çocuktu.
Ellerini kotunun cebine koymuştu ve yukarı doğru çıktıkça üzerinde 'Marvel' yazan gri tişörtünden görünen kol kasları çekti dikkatimi.
Mavi... Baya kaslıydı.
Üzerindeki Marvel yazısını kapatan ve boynunda asılı duran fotoğraf makinesini de görünce kalbim son sürat atmaya başladı. Sırtında okul çantası vardı.
Derin bir nefes alıp verdim. Bakışlarımı tamamen yukarı doğru kaldırdığımda gözlerim, bir çift mavi göze tutundu. Tüm taşlar yerli yerine otururken ad koyamadığım bir duygu bütüm bedenimi ele geçirdi.
"Yusuf?" dedim ama sesim şaşkınlıktan dolayı titremişti. "Senin," dedim duraksayarak. "Senin burda ne işin var?" Yüzünde içten bir gülümseme vardı ama aynı zamanda tedirgindi de.
Az önce söylediği cümleler aklıma gelince elimle ağzımı kapattım ve tuttuğum mavi kağıt yere düştü. Mavi'nin bana attığı ilk mesajı değiştirerek söylemişti.
Mavi Yusuf'tu!
Bravo! Sonunda anlayabildin geri beyin, bir de alkış ister misin?
Benimle dalga geçen iç sesimi umursamadan bir süre daha ona öylece baktım ama zaman geçtikçe öfkelendiğimi hissettim. Kaşlarım çatılırken elimi ağzımdan çektim. "Seni pislik şeytan!" diye bağırarak birden üstüne atıldım ve kafasına gözüne neresine denk gelirse vurmaya başladım. "Bir de salak salak triplere girip beni engelliyorsun ha? Nesin sen dansöz mü?! Bir öylesin bir böyle! Kıvırt az daha!"
Sinirle durdurak bilmeyip bağırmaya devam ederken aynı zamanda Yusuf'a vurmaya devam ediyordum.
"Elvan, bir dakika izin ver anlatayım!" diyen Yusuf darbelerimden kurtulmak için kollarını yüzüne siper etmişti ama buna rağmen gülümsemeye devam ettiğini görünce hırsla geri çekildim.
"Tamam!" deyip gözlerine baktım. "Anlat çabuk!"
Kollarını yüzünden indirirken derin bir nefes verdi ve omuzlarını kaldırıp indirdikten sonra "Seçimini merak ettim," dedi. "Mavi'yi mi, yoksa Yusuf'u mu seçerdin? Bunun cevabı için yaptım her şeyi."
Öfkeyle elimi saçlarımdan geçirip çekiştirdim. "Sen şimdi Mavi'sin? Ama aynı zamada Yusuf? Of!" O konuşmadı çünkü ne diyeceğini bilmiyordu, farkındaydım. Bir süre daha sakinleşmek için bekleyip derin bir nefes aldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞI
CerpenElvan: Seni bulacağım Mavi. Elvan: İşte o zaman tüm bu artistliklerinin hesabını vereceksin Mavi: Sanırım Pembe öfkelenmiş Mavi: Ha bu arada bağcığın açılmış Mavi: Dikkat et de düşme Gözlerimi irileştirerek ayaklarıma baktığımda sol bağcığımın açıld...