2.3

2.5K 175 14
                                        

#Trevor Daniel- Falling

"Hangi abi? Ne abisi?"

Şeyda'nın sorularını es geçerek şaşkın bir şekilde Can'ın yüzüne bakmaya devam ettim.

"Burda mıydı?" diye konuştuğumda hızla başını salladı Can.

"Evet, az önce parkın çıkışında gördüm." diyerek eliyle ileriyi işaret etti ama kafamı kaldırıp bakınca tabiki de kimseyi göremedim.

"Siz küsmüsünüz yoksa?"

Can'a bakıp "Hayır, değiliz." dedim ardından gülümsemeye çalıştım. "Hadi annenin yanına git bakalım Can, seni merak etmesin."

Uysal bir halde başını sallayıp "Ama önce adını söyler misin?" dedi şirin bir gülümsemeyle.

Saçlarını karıştırdım. "Adım Elvan."

"Görüşürüz Elvan."

Gülerek peşinden el salladım ve daha sonra ortamdaki ne olduğunu anlamayıp bana alık alık bakan insanlara döndüm.

"Elvan ne oluyor?" dedi Şeyda merakla ama Ayaz ve Çağrı'nın yanında Mavi'nin konusunu açamayacağımı bildiğimden uyarır bir tonda boğazımı temizleyip "Boş ver canım," diyerek elimi salladım. "Önemsiz bir şey."

Şeyda hâlâ bana yamuk bir ifadeyle bakmaya devam edince gözlerimi devirdim. Yok yok, anlayış kıtlığı var bu kızda.

Ayaz ve Çağrı'ya şirince gülümsedikten sonra Şeyda'nın kulağına eğilip "Mavi'yle ilgili." diye fısıldadım.

"Ha," dedi önce, daha sonra yeni idrak edermiş gibi "Haaaa," diyerek uzatıp gülümseyerek Ayazlara döndü.

"Boş verelim canım, önemsiz bir şey."

Gülerek geri çekilip elimdeki süt mısırı yemeğe başladım ve o sıra Şeyda, Ayaz, Çağrı sohbet etmeye başladı. Ben hiç havamda değildim çünkü aklım Mavi de ve giden Yusuf'ta takılıp kalmıştı.

Aklıma gelen şeyle kendi kendime gözlerimi irileştirdim. Yok canım, daha neler.

"Elvan bir daldın sanki?"

Ayaz'ın sesiyle kendime gelip bir süre duraksadım ve "Yok öyle şey olmuşum," diyerek saçma sapan bir şeyler geveledim.

O sıra Çağrı telefonuna bakıp "Kusura bakmayın benim de gitmem gerek," diyerek Ayaz'a döndü. "Sonra görüşürüz olur mu kanka?"

"Tamam, okulda görüşürüz." dedi Ayaz da ve Çağrı ayağa kalktı.

"Kendinize iyi bakın kızlar," diyen Çağrı'ya bir kaç veda sözcüğü söyledik ve o da gidince içten içe bir plan yaptım.

"Benim de az işim var," diyerek ayağa kalktım. "Siz takılın olur mu?"

Şeyda'nın gözleri irileşirken, "Bu ne arkadaş sanarsın şirketiniz batıyor, giden gidene." diye sitem etti Ayaz.

"Ayaz kahraman bizi dışarı çıkardığın için gerçekten çok teşekkürler ama bak burda hâlâ kurtarabileceğin ve eğelendirebileceğin bir prenses var." diyerek Şeyda'yı gösterdim.

Şeyda az daha kızarırsa domates salçası gibi yerle bütünleşecekti.

Güldüm. "Hem bu prenses converse yerine camdan ayakkabı da giyer."

Ayaz dediğime gülüp "Peki madem biz de Şeyda'yla takılırız." dedi.

"Mükemmel!" Ayaz'a el sallayıp Şeyda'ya sırıtarak göz kırparak öpücük attıktan sonra hızla parkın çıkışına yürümeye başladım. Ardından telefonumu cebimden çıkarıp Whatsapp'a girdim.

Elvan: Napıyorsun

Çok geçmeden çevrimiçi oldu.

Mavi: Hangi dağda kurt öldü Sarı Hanım

Elvan: Edebiyat yapma

Elvan: Napıyorsun diye sordum

Mavi: Oturuyorum

Elvan: Evde mi

Mavi: Bana ne olduğunu söyleyecek misin?

Elvan: Parkta arkadaşlarımda oturuyordum

Elvan: Sonra geçen yanıma gönderdiğin Can geldi ve o abi yine burdaydı dedi

Elvan: Beni mi gözetliyorsun?

Mavi: Evet

Mavi: Seni gözetliyorum Sarı.

Elvan: Hala burda mısın?

Mavi: Bir yan parktayım

Elvan: Geleyim mi?

Mavi: Gel bakalım.

Heyecanla sırıtarak telefonu cebime koyup koşarak sahilin bir yandaki parkına gittim. Koşmak huy olmuştu bende, maksat ekşın olsun.

Bir yan parka gittiğimde yine çok kalabalık bir ortamla karşılaştım. Etrafta koşuşturan çocukların içinden geçerek sahil kenarına geldim ve yoldan yürümeye başladım.

Etrafıma bakarak yürürken ilerde, ayaklarını denize sarkıtmış tanıdık birini görmemle adımlarım duraksadı.

Yusuf?

🐣

GÖKKUŞAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin