0.7

2.9K 194 27
                                        

Multi-medya: Elvan:)))

#Aviva- Princesses Don't Cry

Şeyda ile yaptığımız ufak kaçamağın ardından Allah'tan kimseye yakalanmadan ve tek parça halinde eve dönmüştük. O gün sıradan bir şekilde geçmişti ve ertesi sabah adeta götümüz tutuşarak okula gitmiştim. -gitmiştik-

Şeyda ile müdür odasının önünde durup soluklandık.

"Ne yapacağız şimdi?" diye söylendi Şeyda sıkıntıyla.

Oflayıp ona baktım. "Umalım da uzaklaştırma vermesin, yoksa sıçarız."

Dişlerini sıkarak bana döndü ve "Bir daha senin aklına uyup bir işe kalkışırsam bana tokat at Elvan." dedi.

Gülüp "Unutmam bak bunu ha!" dedim.

"Sakın unutma!"

Şeyda'yla en son kaderimize teslim olduk ve müdürün odasına girdik. Vallaha size kel, göbekli bir adamdan bahsetmek isterdim lâkin bizim müdür az daha zorlasa Burak Özçivit'e meydan okurdu. Bakın o derece diyorum! Adam baya yakıyordu ve az sonra ondan azar işiteceğim için üzgündüm. Evet, azar için değil yakışıklı bir müdürden azar yiyeceğim için üzülüyordum. Çünkü adama ağzıma geldiği gibi küfür bile edemiyordum.

Nâzım Müdür (Evet adı o kadar da yakmıyordu) bir diğer deyişiyle Burak çakması bizi görünce başını aşağı yukarı sallayıp "Hoş geldiniz kızlar." dedi iğneleyici bir sesle.

Masasının karşısına geçtiğimizde "Hoş bulduk hocam," diye atıldım. "Nasılsınız, iyi misiniz?"

"Çok iyiyim ben," dedi gülümseyerek. "Siz nasılsınız?"

"Eh, biraz yorgunuz. Malum dün," ben daha devam edecektim ki Şeyda'nın beni dürtüp boğazını temizlemesiyle sustum. Pekâlâ ben cidden susmalıydım.

"Umarım iyice dinlenirsiniz yarına kadar." dediğinde Şeyda'yla sorgular bir şekilde birbirimize bakıp kaşlarımızı kaldırdık ve tekrar bize sırıtarak bakan müdüre döndük.

"Niye ki hocam?"

Şeyda'nın sorusuna keyiflenen müdür iyice sırıttı. Bu Burak Çakmasının aklından neler geçiyordu?

"Okulların kapanmasına üç hafta kaldı ve bizim okul çıkıştan sonra bazı üniversiteler için çıkıştan sonra etüt olarak kullanılacak."

Müdüre 'Bundan bize ne?' bakışı attığımda "Siz de çıkışta eve gitmeyip, etütten sonra temizlikçi ablalara yardım edeceksiniz." diye devam etti.

Gözlerim ardına kadar açılırken "Hocam siz ne diyor sunuz?!" dedim hiddetle. Şeyda beni dürttü ama hemen ardından "Acıyın hocam bize!" diye yalvarmaya geçti.

"İtiraz yok," derken yüzünde adeta piç smile bir gülüş vardı. "Eğer dediğimi yapmazsanız sizi sınıfta bırakırım."

"Hocam kulunuz köleniz olayım!" dedim acıklı bir sesle. "Yapmayın bunu bize." Birazdan yeşil çama bağlayıp dizlerimin üzerine çökerek dramatik bir sahne bile yapabilirdim şahsen. Ben ne anlardım temizlikten? Hem bu sıcakta olacak iş miydi bu?!

Müdür onaylamazca kaşlarını kaldırıp indirdiğinde bir adım geri çekilip "Şeyda'yı alın, o çok anlar böyle işlerden." diyerek birde böyle şansımı denedim.

Şeyda şok içinde arkasını dönüp bana bakınca şirince gülümsedim. Dıhı çık sıçıyırdım.

"Daha fazla uzatmayın," dedi Müdür. "Yarın etütler başlıyor, haliyle siz de. Temizlikçi ablalardan her gün rapor alacağım, eğer kaytardığınızı duyarsam fena olur."

Son olarak acıklı bir Küçük Emrah bakışı attım ama yok! Adam bana mısın demiyordu! Ah be Elvan, ne yapacaksın şimdi?

Şeyda'yla adeta öksüz kalmış gibi odadan çıktık. Tabii çok geçmeden Şeyda koluma hızlı bir yumruk attı. "Ananı..." diyerek omzumu tutup ona döndüğümde "Demek ben temizlikten anlarım ha!" dedi Şeyda sinirle.

Tüh! Unutmuştum ki ben bunu... "Kanka o kurtulmak içindi, vallaha sonra seni de kurtaracaktım ama gördün kanmadı." Sıkıntıyla nefes verdim. "Ulan Nâzım!"

Şeyda oflayıp poflayarak saçlarını karıştırdı ve "Ben tuvalete gidiyorum." diyerek yanımdan ayrıldı. Kesin duyduklarını hazmedememiş, çıkarmaya gidiyordu.

Tek koluma astığım kırmızı çantamla bir üst katta ki 11-B sınıfına çıktım ve içeri girip hayvanat bahçesindeymişim gibi hissettiren insanları görmezden gelerek, Şeyda ile paylaştığım cam kanarındaki en arka sıraya oturdum.

Zil çalmamıştı daha ve benim birilerine bulaşacak enerjim bile yoktu! Kaşlarımı çattım, pis müdür... Lan adam beni Burak Özçivit'ten bile soğutmuştu!

Sıkıntıyla çantamdaki telefonu alıp açtım. Whatsapp'tan üç mesaj vardı.

Mavi: Günaydın Siyah. (08.15)

Mavi: Yoksa hâlâ uyuyor musun? (08.24)

Mavi: Ya da aldığın cezaya uymayıp evden de kaçtığın için telefonunu mu kaptırdın? (08.24)

Gözlerim okuduğum şeylerle irileşirken istemsizce sağıma soluma bakındım. Ulan bu çocuk benim ceza aldığımı nerden biliyordu?!

Kaşlarımı çatıp geri cevap yazdım.

Elvan: Doğru söyle müneccim falan mısın? Nerden biliyorsun be ceza aldığımı?

En son on beş dakika önce yazdığı için biraz bekleyeceğimi düşünmüştüm ki anında çevrimiçi oldu.

Mavi: Bilirim ben:)

Elvan: Bana artistlik yapma çocuk.

Elvan: Zaten cinlerim tepemde.

Mavi: Bir sorun mu var?

Elvan: Var!

Elvan: Hemde kocaman bir sorun var!

Mavi: Tamam tamam sakin Siyah. Şimdi bana ne olduğunu anlat.

Elvan: Pardon da Turuncu'ya ne oldu?

Mavi: Dün Turuncuydun. Bugün Siyahsın.

Elvan: 🙄

Mavi: Anlatack mısın?

Elvan: Dün okuldan kaçtığımız için müdür ceza olarak çıkış sonrası ünversite öğrencilerinin kalacağı etütten sonraki temizliğe yardım etmemizi söyledi.

Elvan: Allah bizim müdüre dıştan vermiş kafanın içinden almış.

Ben bir cevap beklerken o uzunca bir süre yazmadı. Tam bir sorun olup olmadığını yazacaktım ki o benden önce davrandı.

Mavi: Vallaha kusura bakma buna pek üzüldüğümü söyleyemeyeceğim.

Elvan: Niyeymiş o?

Mavi: Şöyle ki Siyah

Mavi: O etütlere ben de katılacağım.

🌈

Uuu bakın siz şu işe? Bakalım Mavi bey nasıl ortaya çıkacak.

Uuu bakın siz şu işe? Bakalım Mavi bey nasıl ortaya çıkacak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
GÖKKUŞAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin