KÜL OLMUŞ KALPLER DİYARI | 4.BölümHuzursuzluk...
Kalbine çöreklenen şey tam da buydu, Ruhu darlanıyordu.
Oturduğu kanepeden yavaşça kalktı. Ablasını arkada bırakırken adımları banyonun olduğu yöne gitti. Işığı açtığında sarı ampulle aydınlanan küçük banyoya göz attı. Duvarları küflü ve çatlaktı. Umursamayıp lavobonun önüne geldi. Musluğu açarak avucuna suyu doldurdu ve yüzüne çarptı. Soğuk su tenine iyi gelirken ruhununda ferahlandığını hissetti.
Bir kaç kez daha aynı işlemi uygulayıp salona geri döndü. Ablası hala aynı yerinde duruyordu. Bakışları boş bir şekilde elindeki telefonun ekranındaydı.
Boğazını temizleyen Sozdar derin bir nefes alarak ablasının yanına gitti. Onu fark etmesini bekledi fakat olmadı. İri gözlerini elindeki telefona götürdüğünde, ekranda gördüğüyle kaşları agresif bir şekilde çatıldı. Hızla telefonu eline alıp okudu. Bununla birlikte Sozan irkilerek kendine geldi.
"Babandan izin aldım. Bu akşam seni yemeğe götüreceğim çiçeğim."
Mesaj Bora'ndandı. Dudakları düz bir çizgi halini aldıktan sonra ekranı kapatarak, telefonu masanın üstüne koydu. "Gitmek zorunda değilsin." dediğinde Sozan dolmuş gözlerini onun gözlerine çevirdi. Cesur'la olmasını dilediği hayallerini başka bir erkekle yaşayacaktı. Kader çok acımasızdı.
"Gideceğim." diyerek yutkundu.
"Peki ne diye ağlıyorsun o zaman?" Sorusu hançer gibi yüreğini deşerken eli istemsizce yanaklarına gitti. Islaktılar. Ağladığının farkında bile değildi ki.
Sozdar oturduğu yerde tamamen Sozan'a dönüp, elini avuçları arasına aldı. "Ablam...Daha önce de dedim yine diyeceğim. İstemiyorsun biliyorum,evlenme o zaman. Bunu kendine neden yapasın ki?" diyerek ablasının gözlerinin içine baktı.
"Evleneceğim. " Sadece tek kelime ettiğinde Sozdar derin bir nefes aldı.
"Kendini neden mecbur hissediyorsun, bilmiyorum. Sormayacağım da çünkü biliyorum ki söylemeyeceksin." sesi kendinden emin çıkarken devam etti. "Gidelim buralardan, kimselerin bizi bulamayacağı, gönlümüzce yaşayacağımız bir yere..." dedi heyecan içinde. Aslında aklında böyle bir şey yoktu ama ağzından çıkıvermişti."Olmaz." tek kelimesinin ardından ayaklandı. Bu sefer o Sozdar'ı arkasından bırakarak ilerledi.
|||
Mardin'in muazzam manzarası karşısındaydılar şimdi.
Sozan üstüne zebra desenli uzun bir elbise giymiş. Çok kısa olmayan saçlarını salık bırakmıştı. Kumral ve dalgalı saçlara sahipti. Esmer teninin üzerinde koyu yeşil rengindeki bir göze sahipti. Kirpikleri fazla uzun değildi fakat gürdü. Küçük bir burna ve pastel rengindeki dolgun dudaklara sahipti. Güzeldi. Bakanın bir daha dönüp bakacağı kadar. Sozdar'a kıyasla bedeni daha kadınsıydı. Ondan daha uzun bir boya ve ince bele sahipti. Sozdar ondan biraz daha kısa ve daha kiloluydu. Onun da bedeni kadınsıydı fakat sevimli yüzü çocuk havası veriyordu. Sozdar babasına, Sozan ise annesine çekmişti.
"Bu akşam geldiğin için çok teşekkür ederim." Aralarındaki sessizliği bozan Bora'ydı. Üstüne giydiği koyu lacivert takımı ile hoştu.
İrislerini bir an olsun sevdiği kadından alamıyordu. Kalbi göğüs kafesinden çıkacak gibi heyecanla atıyordu. İlk defa onunla baş başa kalma şansını yakalamıştı. Ve nasıl davranacağını bilmiyordu. Sozan Bora'ya kısa bir süre baktıktan sonra yeniden manzaraya çevirdi gözlerini. Tek bir söz etmeden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL OLMUŞ KALPLER DİYARI (Bir Doğu Masalı)
Fiction générale🦋 BİR DOĞU MASALI "Bazen bir kadın uğruna bu hale geldiğine inanamıyorum." buz gibi bir tonla konuşan abisinin sesiyle göz kapaklarını esaretle örttü Amer. O sadece bir kadın değildi. O aldığı her nefesti, yaşadığı her andı, yürüdüğü her yoldu...