Kül Olmuş Kalpler Diyarı |21.BölümElimde küçük bir valizle büyük kahve tonundaki kapının önündeydim. Sevdamın evinin önünde. Adresi Ayşe yarım saat önce atmıştı ve ben vakit kaybetmeden buraya gelmiştim. Nedenini bilmiyordum ama Karan'ın burada olduğuna dair şüpheler vardı içimde.
Titreyen elimi uzatıp kapıya bir kaç kez vurduktan sonra derin bir soluk alıp beklemeye başladım. Önüme gelip görmemi engelleyen saçlarımı arkaya doğru attığımda kapının açılma sesi geldi. Bununla kirpiklerimi kaldırıp karşımdaki kadına baktım. Beyaz gömleği ve siyah kalem eteğiyle buranın hizmetlisi olduğunu belli ediyordu.
Yüzüne baktığımda onun da bana bakıyor oluşuyla konuşma ihtiyacı duydum. "Merhaba. Burası Karan Atagül'ün evi mi?" Sesim bir uğultu gibi ortama dağılırken kadın cevapladı. "Evet, siz kimsiniz?" meraklı bir şekilde beni baştan aşağı süzdü.
Avucumda tuttuğum çantanın kulpunu sıkarak "B-ben arkadaşıyım." diye kekeledim. Sisli bir perde gözüme ilmek ilmek acıyla inerken göz kapaklarımı ağırca örtüp yutkundum.
"Anladım. Kendisi burada değil, isterseniz Semra hanıma sizin geldiğinizi söyleyeyim." Onun konuşmasıyla göz kapaklarımı geri açtım. Semra hanım, annesiydi.
Başımı olumlu anlamda salladığımda o kapıyı aralık bırakarak içeriye doğru adımladı. Bir kaç dakika geçmemişti ki geri dönerek beni içeriye davet etti.
Derin bir soluğu içime çekerek içeriye adımladım. Yüreğimin, yürek yangınımın evine, yuvasına giriyordum ama onsuz... Damarlarıma yayılan acı beni öldürecek cinstendi. Ağzımın içindeki kavruk tatla birlikte dudaklarımı örtüp, dişlerimi sıktım. Sanki kırık camlar üzerinde yürüyordum.
Büyük, geniş bir salona giriş yaptığımızda etrafa bakındım. Son derece modern ve şık döşenmişti. "Buyrun oturun, kendisi biraz sonra gelir." diye konuşup beni salonda yalnız bırakıp gitti.
O gidince yeniden etrafa baktım ve karşıda gördüğüm çerçevedeki fotoğrafla gözlerim anında doldu. Parmaklarım avucumdaki valizin sapını bırakmak adına açıldığında küçük adımlar ile yürümeye başladım. Midem bir kez daha acıyla burkulduğunda kusmamak adına zorlukla yutkunup adımlamaya devam ettim.
Vardığımda titreyen elimi uzatıp siyah kaplamalı çerçeveyi elimi aldım. Dudaklarımdan koca bir hıçkırık kaçarken dudağımı dişlerimle ezdim. Karan deniz kenarında durmuş, yüzünde kocaman bir gülümseme peydah olmuştu. Kollarını birbirine bağlayarak kol kaslarının daha belirgin hale gelmesini sağlamıştı. Üstünde asker yeşili bir tişört vardı. Saçları oldukça uzun ve sakalı hiç yoktu ve gözleriyle yine büyülüyordu. Bir yaş yanağımdan akarak çenemde son bulduğunda burnumu çektim.
"S-Siz?" Kulaklarıma yayılan sesle irkildim. Yavaşlıkla başımı çevirdiğimde karşımda olgun ve bakımlı bir kadın gördüm. Okyanus mavisi gözleriyle ve sarı saçlarıyla Karan'ın annesi olduğunu kanıtlar gibiydi.
Yutkunarak elimdeki çerçeveyi yerine bıraktım ve hızla elimin tersiyle yanaklarımda ki yaşları sildim. O bana doğru adımlarken gözlerindeki şaşkınlığı görebiliyordum. Tam karşımda durduğunda uzun boyu ve ayağındaki topuklu ayakkabıdan dolayı bana yukarıdan baktı.
Çekingence elimi uzatıp "Merhaba." dedim.
"Sen o'sun." dediğini anlamazken kaşlarım havalandı.
"Anlamadım?" diye sorduğumda hızla cevapladı.
"Karan'ın kız arkadaşısın değil mi?" Nereden bildiğini bilmezken bu sefer şaşırma sırası bendeydi. "E-evet." kekeleyerek onu onaylayıp yutkundum. "Siz nereden biliyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL OLMUŞ KALPLER DİYARI (Bir Doğu Masalı)
Ficção Geral🦋 BİR DOĞU MASALI "Bazen bir kadın uğruna bu hale geldiğine inanamıyorum." buz gibi bir tonla konuşan abisinin sesiyle göz kapaklarını esaretle örttü Amer. O sadece bir kadın değildi. O aldığı her nefesti, yaşadığı her andı, yürüdüğü her yoldu...