Kül Olmuş Kalpler Diyarı || 25.Bölümİsmet hanım masaya bıraktığı çaylardan sonra kırık beyaz rengindeki tahta sandalyelerden birini çekerek oturdu. Gözlerini abisi İbrahim beye çevirerek kederli bir şekilde kafasını salladı. "Ne olacak şimdi?"
İbrahim bey kırışmış çakırlarını kız kardeşine çevirerek cevapladı. "Bilmiyorum. Hiç bir şey bilmiyorum." sesi durgun be kırıktı. İsmet hanım başındaki beyaz tülbenti düzelterek beyazlaşmış bir kaç teli örttükten sonra biraz şeker alarak çayına attı. Yavaşça kaşıkla karıştırmaya başladığında başı eğikti. "Bu olanların ucu Berfin'e dokunacak diye çok korkuyorum abi." sesindeki tedirginlik son derece belliydi.
Yaşlı adam çakır irislerini hızla kaldırdığında dudaklarını araladı. "Öyle bir şey olmasına izin vermem." diye son derece keskin ve net ses tonuyla konuştu. Bir közünü toprağa vermişti, diğer kızını gurbet ellere. Şimdi ise yeğeni Berfin'i töreye kurban edemezdi. Gerekirse canını verirdi ama böyle bir şey olmasına asla müsade etmezdi.
Sol elini kardeşinin masanın üzerindeki eline uzatarak güven vermek amaçlı tuttu. "Söz veriyorum sana düşündüğün şeyin olmasına izin vermem. Berfin'de benim kızım sayılır biliyorsun. Nasıl Sozdar'ı kurtardıysam onu da kurtarırım." diye konuştu.
Kim bilir kızı ne haldeydi? Neredeydi, ne yiyordu, ne içiyordu? Zihninde binlerce soru vardı Sozdar hakkında ama ne yazık ki hepsini şimdilik gömmek zorunda kalmıştı. Ortalık biraz yatıştıktan sonra ona ulaşmaya çalışacaktı.
"Bora Sozdar'ın peşinden gitti gideli ses seda yok. Ya Sozdar'ı bulmuşsa." İsmet hanım yeniden konuştuğunda, çakır irislere matem çökmüştü. Onun da aklından geçmemiş değildi. Ama işte bu kötü düşünceleri düşünmek istemiyordu.
"O bulmasada Amer bulur abi. Onun kara sevdasını bilmeyen yok." Korku ikisinide sarmışken adam sertçe yutkundu. Bunun olmaması için dua etmekten başka yapacak bir şeyi yoktu.
İsmet'in eli üzerimdeki elini çekerek durgun bir şekilde çayını aldı. Hızlı bir şekilde yudumlarken, sıcak çayın dilini yakarak canının yanmasına müsade etti. Sok yudumuna kadar içtikten sonra bardağı tabağına bırakarak geriye doğru yaslandı. Çakır gözleri mutfak dolabına takılırken sıkıntılı bir nefes aldı ve dudaklarından şu kelime döküldü. "Benim de korkum bu ya. Amer'in sevdası her şeyden büyük ve o ne yapar eder Sozdar'ı bulur..."
***
Bakışlarımı Amer'e çevirdiğimde yüzünde görmeye pek alışık olmadığım bir gerginlik vardı. Katran karaları bana döndüğünde her zaman sevgiyle bakan harelerinde bu sefer asabiyet ve öfke hakimdi. "Sinirlenmene gerek yok Amer." diye konuşan Osman abiye çevirdim bakışlarımı "Düşündüğün gibi değil o sadece babaannemi susturmak için gelmiş." diye sözlerine devam ettiğinde durgun bir şekilde bakmayı sürdürüp derin bir soluğu salıverdim.
Amer oturduğu yerde dikleştiğinde çatık olan kavisli kaşlarını daha fazla çatarak tok sesiyle cevapladı. "Umarım söylediğin gibidir. Aksi taktirde birilerinin canı yanacak." korkutucu çıkan ses tonuyla yutkunup, parmaklarım arasındaki bardağı sıktım. Osman abi kardeşine destek vermek amaçlı erkekçe dizine vurduğunda "Rahat ol." diye söylendi.Tatsız konu böylece kapanırken ikisi iş hakkında konuşmaya başlamıştı bile. Ben ise yabancı kaldığım konuşmayla zamanın nasıl geçtiğini anlayamayarak biten çay bardağıma baktım. Parmaklarım arasındaki bardağı usulca önündeki masaya bırakıp sıkıntılı bir nefes aldım. Amer yeniden yandan bir bakış attığında beni kontrol ediyor olması canımı sıktı ve oturduğum yerden ayaklandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL OLMUŞ KALPLER DİYARI (Bir Doğu Masalı)
Ficção Geral🦋 BİR DOĞU MASALI "Bazen bir kadın uğruna bu hale geldiğine inanamıyorum." buz gibi bir tonla konuşan abisinin sesiyle göz kapaklarını esaretle örttü Amer. O sadece bir kadın değildi. O aldığı her nefesti, yaşadığı her andı, yürüdüğü her yoldu...