Kül Olmuş Kalpler Diyarı|13.BölümBazı zamanlar hayatınızda öyle bir an gelir ki. Bir uçurumun tepesinde ile karanlık, sonu gözükmeyen bir ormanın arasında gidip gelirsiniz. Hangi yöne seçseniz boktan olacak, hangi tarafa adımlasanız ayaklarınıza camdan dikenler batacak. Bunun bir kurtuluşu yok.
Ben çok sevdim, gözüm kapalı güvenecek kadar çok hemde. Ona attığım adımlarla hem mest oluyor, hemde mağlup oluyordum. Yani hem yaşıyor hem ölüyordum. Korkuyorum. Önümüze çıkacak olan engellerden. Çünkü hayat garip, adaletsiz ve acımasız. Yine de el ele verip bu taşlı yoldan geçeceğiz, takılıp düşeceğiz belki ama kalkmasını da bileceğiz. Biz birlikte önümüzdeki en acımasız engeli; Amer Dağdelen'i aşacağız. İnanıyorum.
Yüzümdeki gülümsemeyle açtım göz kapaklarımı. Yüreğim çoşkuyla atıyor, midem kasılıyordu. Çünkü fazlasıyla mutluyum. Bugün Karan'la ilk günümüzdü. Bu sefer özgürce bakacağım ve seveceğim onu. O hayran olduğum okyanuslarına çekinmeden, yakalanacak korkusu yaşamadan bakacak, sarı rengindeki kısa olan saçlarına özgürce parmaklarımı daldırabilecek, sakallarını sevecek, başını göğsüme yaslayacak, kokusunu ciğerlerime kadar çekecek, ellerini tutabilecektim. Bunları yapmamda sakınca yoktu lakin bende de o cesaret yoktu.
Mutlu bir şekilde bütün rutin işlerimi hallederek hastaneye gittim. İçim kıpır kıpırdı. Gördüğüm surete rağmen dudaklarım aynı şekilde kıvrık kaldı. "Günaydın Sedef." mat rujlu dolgun dudakları şaşkınlıkla yuvarlak halini alırken, kaşlarını çattı.
Şaşırmakta haklıydı çünkü ilk defa ona karşı gülüyor ve sıcak davranıyordum. Giyinme odasına geldiğimde hızla kıyafetlerimi değiştirdim. Çıkacakken kapının yanındaki aynada yansımamı görünce durakladım. Yüzüm canlıydı lakin bir kaç şey eksikti. Dolaba yerleştirdiğim çantamdan pastel rengindeki ruju alarak hafif bir şekilde sürerek renklendirdim. Örgülü olan saçlarımı da açıp at kuyruğu yaparak tutamları sol omuzuma attım. Şimdi daha iyiydim.
Adımlarım titrek lakin heyecanlıydı. Bir insanın adımları nasıl heyecanlı olabilir bilmiyorum ama benim öyleydi işte. Yüreğim kelimelere dökemeyeceğim duygular içinde, aklım karışmış ve bunalmışlıkla ilerlemeye devam ettim.
Küt siyah saçlarına maşa yaparak ayrı bir hava katan Ayşe, yüzündeki bıkkınlık ifadesiyle yürüyordu. Onu görmenin heyecanıyla koşar adım gidip hızla kollarımı boynuna sardım. "Çok mutluyum!" Neredeyse yüksek sesle çıkan cümlemle kollarımı boynuna daha sıktım. "Yüreğim bir kuş olup uçarak sahibine konacak diye ödüm kopuyor." Kelimelerimden sonra Ayşe'nin boğuk çıkan öksürüğüyle kaşlarım çatıldı. Ve geri çekilerek ayrıldım. Neredeyse kızı boğacaktım!
"Üzgünüm..." Bir eli yüreğinin üstünde diğer eli siyah kaplamalı dosyasını tutarak; bir deliye bakıyormuşcasına ela irislerini bana dikmişti. "Öldürmeye mi niyetlendin?" Şakayla karışık sorusuna ortamı yumuşatmak için zorlukla tebessüm ettim.
"Özür dilerim.." başımı eğerek yere baktım, annesinin en sevdiği vazoyu kırıp suçunu anlayan bir çocuk edasıyla. Koluma yumuşak sayılmayan bir şekilde vurarak güldü. "Sakin ol, şakaydı." Kirpiklerimi kaldırarak gülümsedim.
"Ayşe çok mutluyum." Durup dururken dile getirdiğim cümleyle tek kaşını kaldırdı. "Fark ettim, sebebi de şu arkada ki bay mükemmel olsa gerek." diyerek mazupça gözleriyle ileriyi gösterdi. Boğazıma dizilen yumruyla sordum. "O...Orada mı?"
"Tam arkanda." diye gülümsedi.Ellerim pantolonumun kumaşını sıkarken tedirginlikle sordum. "Bana bakıyor mu?" Soruma karşılık kaşlarını kaldırdı. "Ne bakması, direk sana geliyor." İrileşen göz bebeklerimle yutkundum. Sol elim saçlarıma giderken "Nasıl gözüküyorum?" diye heyecan içinde sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL OLMUŞ KALPLER DİYARI (Bir Doğu Masalı)
Ficção Geral🦋 BİR DOĞU MASALI "Bazen bir kadın uğruna bu hale geldiğine inanamıyorum." buz gibi bir tonla konuşan abisinin sesiyle göz kapaklarını esaretle örttü Amer. O sadece bir kadın değildi. O aldığı her nefesti, yaşadığı her andı, yürüdüğü her yoldu...