Kül Olmuş Kalpler Diyarı | 35.BölümAramızdaki mesafeyi açarak
bedenlerimiz arasına koyduğu mesafeye bakıp derin bir iç çektim. Yüreğim öyle acıyordu ki üzerinden yüklü bir tır geçmiş gibi hissediyordum. Nefes almakta zorluk çekiyor, ayakta durmakta zorlanıyordum.Ucuna yaş konmuş kirpiklerimi kaldırıp karşımdaki heybetli ama omuzları çökmüş adama baktım. Gözlerinden sicim sicim akan yaşlarla birlikte bakışlarını yere dikmişti. Kıpırdamıyor hatta tek bir kelime dahi etmiyordu.
Bacaklarım ruhumda yaşadığım ağırlıkla beni daha fazla taşıyamazken kapının kenarına çöktüm ve bacaklarını kendime doğru çektim. Bir kaç saniye sonra o da yere çöktüğünde ürkeklikle katran karalara baktım. Kesişen hareketimizle buz keserken nefesimi tuttum.
"O seni benden daha fazla sevebilir mi?" aniden sorduğu soruyla şaşırırken dizleri üstünde bana doğru geldi. Bununla bedenimi geriye doğru sürtmek istedim ama gideceğim son noktaya zaten varmıştım.
"Bir tartı olsa, şöyle kuyumcu kantarı gibi hassas olsa..." ses tonu sessizdi ama bir şeytanın olma düşüncesi kadar korkutucuydu. Deprem öncesi sessizlik gibi.
Ben ağlamaya devam ederken onun gözleri kısılmış, hatta kaşı çatılmıştı. "Şu yüreğimizden geçenleri bir tartabilse." sustu ve biraz daha eğilerek sol elini yanağıma bastırdı. "...Koysa tartıya, emin ol Karan sınıfta kalır..." Karan'ın ismini bir çöpmüş gibi fısıldadığında sertçe yutkundum.
Baş parmağıyla usulca yanağımdaki yaşları silerken ben tir tir titriyordum. Bu ani değişen ruh haline dayanamıyordum artık.
Uzun uzun seyrettikten sonra
"Kimse seni benden daha fazla sevemez Sozdar!" diye dudakları arasından yüksek sesle tısladı. "...kimse" Anında yok olan yüksek sesiyle sertçe yutkunarak birbirine değmeyen uzun ve kıvırcık kirpiklerinin güzelleştirdiği simsiyah gözlerine acıyla bakınmayı sürdürdüm ve "Yeter artık dayanamıyorum!" diye bağırdım. Deli gibi korksamda kafamın dikine gitmeyi ihmal etmedim."İkimizinde hayatını boşa harcıyorsun. Seni sevmeyen bir kadına beni de sevmediğim bir adama mahkum ediyorsun!"
Kaşları daha fazla çatılırken yanağımda duran elini çeneme doğru kaydırdı ve dudaklarımı hafif büzecek şekilde kavradı. "Bu durumda bana bir kere bile şans vermediğin için ne oluyorsun karıcığım? Azmettirici mi?!"
Yüzümü hızla sağa sola sallayarak "Senin tarafından sevilmek için ödediğim bedellerden çok yoruldum!" diye zar zor bağırarak konuştum.
Cümlemle birlikte çenemdeki eli sıklaşırken bana ilk defa bu şekilde yaklaşmasının şaşkınlığını yaşıyordum. Sarhoş olmuştu.
"Gözlerimin içine bak!" Yüzümü sabitleyerek yüzünü yaklaştırdı. Nefeslerimiz birbirine girerken o devam etti. "Ne yazıyor oku iyice!" Çenemdeki acı kendisini belli etmeye başlarken "Peki sen gözlerimdeki yazıyı görmüyor musun? " diye nefretle sordum.
Midemde burkulmular oluşurken göz yaşları hiç durmadan akıyordu. "Kör müsün yoksa?!" dişlerimin arasından zorlukla tısladım.
"Sozdar seni sevmiyor ve Asla da sevmeyecek. Bin kere de dünyaya gelse binindede senden nefret edecek!" cümlemle birlikte çenemdeki eli daha çok sıklaşırken aniden dudağıma yapışması beni karanlık bir kuyuya doğru itti. Süzülen gözyaşlarımla bedenim titrerken, hissettiğim sıcak dudaklarla mafoldum, inim inim öldüm.
Bedenim kurtulmak adına debelenirken, öpmesini durdurmak için başımı sağa sola doğru hızla sallamaya başladım. O buna izin vermiyor, daha fazla kavrıyordu dudaklarımı. Her hücremi öfke alırken, nefessiz kalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL OLMUŞ KALPLER DİYARI (Bir Doğu Masalı)
Ficção Geral🦋 BİR DOĞU MASALI "Bazen bir kadın uğruna bu hale geldiğine inanamıyorum." buz gibi bir tonla konuşan abisinin sesiyle göz kapaklarını esaretle örttü Amer. O sadece bir kadın değildi. O aldığı her nefesti, yaşadığı her andı, yürüdüğü her yoldu...