KOKD•30| LANETLİ GECE

4.6K 221 277
                                    

Bu bölüm değiştirilmiştir!

Kül Olmuş Kalpler Diyarı| 30.Bölüm

Amer Dağdelen ağzından;

Aşk ?

Bu sözcük tüm dillerde ortak olmak üzere bir erkeğin bir kadını, bir kadının da bir erkeği sevmesi midir?

Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, İnanna ile Dumuzi, Romeo ile Juliet gibi kişilerin birbirlerine kavuşma çabaları mıdır ?

Yoksa;

Şimdi zamani değil diye beklemeyi bilmek midir, sabır mıdır?

Korumaktır. Sorumluluktur.

Sevgilinizin ne oldugunu bütün çıplaklığıyla görmektir. Gerçektir.

Hosçakal dedikten sonra tekrar karşılaşacağını bilmektir. Kaderdir.

Ya da

Al Yazmalım filmindeki replik gibi ; Aşk bir emek midir?

Sahi aşk neydi?

Sadece üç harf bir kelime... Anlamı ne kadar derin olabilirdi ki?

Bana göre aşkın anlamı tek bir kelimeden oluşuyordu. Tek bir söz; Sozdar.

Konak'ta ilk gördüğümde şu sol yanımdaki organ sanki ilk defa atıyormuşcasına hızlandı. İlk defa onun orada olduğunu hissettim, ilk defa nefes aldığımı.

Aşkı ondan bile güzel. Aşkı narin bir kadeh, kırılmasın diye yüreğimde taşıyorum, Aşkın bir mum alevi gibi, sönmesin diye her gün ateşini harlıyorum sanki...

Gözümden bir damla yaş daha akıp giderken sol elimle kravatımı genişletip, derin bir nefes çektim içime. Onsuz aldığım her soluk bir zehirmiş gibi her hücreme sızıyordu ve canımı acıtıyordu.

Kim nasıl anlayabilirdi ki? Ateş düştüğü yeri yakardı. Kalbimin yanıp küle dönmesine rağmen ruhumun hala yaşadığını. Kim yaşadığım bu derin acıyı hissedipte merhamet ederdi ki?

Parmaklarım arasında sıkı sıkıya tuttuğum direksiyonu sağa doğru kırarak gaza daha fazla yüklendim.

Hani derler ya aşk zamanla yok olur, silinir diye. Yalan söylüyorlar çünkü yok öyle bir şey. Eğer olsaydı bu on altı yıl içinde duyduğum aşk azalmaz mıydı? Peki neden her geçen gün, her geçen saat, her dakika ve her saniye daha da çoğalıyordu?

Görüş alanım bulanıklaşırken görmekte sıkıntı çektim. Bir elimle direksiyonu tutmaya devam ederken diğerini kaldırıp tersiyle gözlerimde yaşları silerek derin bir iç çektim. Boğazım düğüm düğüm olmuşken ciğerim parçalanıyordu.

Arabayı ani bir şekilde durdurarak hızla kapıyı açıp indim. Nereye gelmiştim bir fikrim yoktu, umrumda da değildi. Kapıyı açık bırakırken ani bir şekilde dizlerimin üstüne çökerek derin derin nefesler almaya başladım. Aldığım oksijenler yetmiyordu.

Göğsüm hızla inip kalkarken göz kapaklarımı esaretle örttüm.

"İmdaaatt!" işittiğim yüksek derecedeki sesle gözlerimi araladım.

"Kimse yok mu! İmdatt!" bünyem algılamakta zorluk çekerken doğrulup ayağa kalktım. Sesin geldiği yöne doğru bir adım attığım sırada bacaklarım bedenimi taşıyamadı ve sendelendim.

KÜL OLMUŞ KALPLER DİYARI (Bir Doğu Masalı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin