🍃Bir Deli Cesaret🍃

7.4K 460 24
                                    

Keyifli okumalar...

"Ne zamana kadar orada kalmayı düşünüyorsun?"

Mümkün olsaydı sonsuza dek sanırım. Kafamı gömebileceğim uygun bir kum bulamayınca en iyi çözüm olarak elbise dolabım gözüme mükemmel görünmüştü. İçine ışığı almayan dolabın içi annemin aralayıp kafasını burnumun ucuna dek sokmasıyla son buldu.

"Kapat kapat," deyip araladığı dolabın kapısını tekrar elimle kendime doğru çekerek.

"Kızım çıksana şuradan. Suratın kireç gibi. Ee baktım arkandan kovalayan atlı da yoktu geldiğinde." Elime yüzüme bulaştırdığımın işimde yaşadığım ve yaşattığım utanç tüm benliğimi kavuruyordu.

"Olmaz anne. İyi böyle. Sen arada bir uğra aç mıyım, açıkta mıyım diye bir kontrol et tamam mı?" dedim yüzümü askıdaki giysilerin içinde saklamaya çalışmaua devam ederek.

"Kovuldun mu?" dediğinde yüzümün bir kısmını görünür yapıp açıkta kalan gözümün tekiyle ona baktım. Gözünde nasıl bir evlat konumundaydım, umutsuz mu?

Aklıma düşen anılar utancımı körüklerken, "Anne ben neden Fransızca bilmiyorum? Ahhh bak yine kenara köşeye sıkıştırmaya çalıştıkça yüzüme yüzüme ahhhhhhh. Beni hastayken mi yaptın sen? Ben iyi hissetmiyorum," dedim feryat ederek, abartılı bir şekilde seslice ağlıyordum. "Anne beni her insan hata yapar diye teselli etsene, beni işe gönderme hatta beni evlendir uzak diyarlara gönder kimse ne adımı ne sanımı bilsin. Hosssmmm yok olmak istiyorumsssss."

"Çık kız oradan!" dedi serçe.

"Akşama kadar müsaade et be kadın. İyi değilim diyorum."

Elbiseleri tekrar yüzüme siper edip annemin bir zahmet çekip gitmesini beklemeye başlarken hiç olmadık hayallere dalma çabam başlamıştı. Çok bekletmedi sağ olsun, dolabı sert bir çarpıp kırarcasına ardında kapattığı oda kapısıyla beraber rahat nefes alıp tekrar üzgün halime döndüm. Şuracığa ölmek fazla gelebilirdi ama bayılabilir miydim acaba? Nefesimi tutup zaten gitmeyen oksijeni komple kessem ne olurdu? Bence bu durum en çok anneciğimin yararına dokunurdu. En iyisi alıp başımı gitmekti.

Paris güzel bak!i Efsun!

Paris, Fransa, Fransızca....

Ayhhhhh, biri beni dünyadan alabilir mi? Uzaylılar şayet bir yerlerden bizi izliyorsa valla gönüllü beni yakalamalarına rızam var. Ne Paris'i? Olmayan Fransızcayla ancak bakkala!

Odanın açılan kapının sesi tekrar kulaklarıma dolduğunda kesinlikle bu defa annemi elinde merdane ile hayal etmeye başladım. Kadını sinirlendirmeden çıksam iyi olacaktı, hem burası bana göre fazla dardı. Geniş bir yere göç etmem gerekiyor. Dolabın kapısını itip üstüme düşen birkaç elbiseyi kenara fırlatıp çıktım.

"Güzel mekanmış arada bende takılırım." Kimseyi çekmek istemiyordum şu an Leyla ne ara gelmişti? "Aşk olsun sana Efsun." Ahh demesindi şöyle yaa! Ne geldiyse başıma aşktan gelmişti. Seren kadının günahını mı aldım ne, azıcık bakmıştım nişanlısına neden bu kadar ah etti?! Dağılan saçlarımı tepeden geniş bir topuz yapıp bana tek kaşı havada yüzünde ne oldu dercesine takındığı ifade ile bakan Leyla'ya gözlerimi devirdim. Şu hale bak düzgün olmayan Fransızcam kimsenin yapamadığını yapıp façamı aşağı alamasa da çizmişti. Ne hayallerle adım attığım ofiste topuklarıma vura vura kaçmıştım. Benim tarihe geçmem lazımdı ama sürünüyordum buralarda.

"İşe başladım," dedim sakin kalmaya çalışarak.

"Ohaa kızım! Bir de arkadaş olacaksın püğğğ yazıklar olsun sana. Yemedim yedirdim, içmedim-"

Fala Düşen KısmetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin