Keyifli okumalar...
"Aaaaaaaaa! Biri bana dün gece kimseyi şeetmediğimi haykırabilir mi? Biz dün partiye gitmedik öyle değil mi? Biz dün kafayı çekip yattık sadece, biri beni rüya gördüğüme ikna etsin!"
Damarlarımda dolaşan alkolün bana verdiği sapıtma yetkisine dayanarak dün gece Yalın beyin dudaklarına dokunan ben değil, iradem hiç değil tamamen artık imha etmeye hazırlanacağım dudaklarım olduğuna kanaat ettim.
Senden bir parça, salak!
Artık değil, ben evlatlık vermeyi düşünüyorum kendisi. Pis zihniyetinin hoş görüntüsüne aldandım ben, ay olmaz olsun senin gibi et parçası, seni vücudumda ki diğer uzuflarımdan ayrı tutup azad ediyorum. Kafam hala bulanıktı, bahçedeki kendimce isimlendirdiğim terbiyesiz hareketimin açıklanabilir bir durumu yoktu. Eve nasıl geldiğimi hatırlamıyordum, dahası olanlarıda. Gecenin zihnimde bıraktığı tek ayrıntı Yalın beyle yakınlaşmamızdı, benim onunla yakınlaşmam onun karşılık vermesi. Parmağına takılacak yüzüğün laneti vuracaktı kesin.
Gözlerimin karardığını ve düşmeden önce bedenimi kavrayan ellerini hissetmiştim en son ama sonrası yoktu ve uyandığımda yatağımdaydı.
"Kış kafamdan, kışşş!" diye bağırdığımda odanın kapısı hışımla açılmıştı. Gelen elinde terlikle annemden başkası değildi. Bir bana bir de odanın çevresini turlayan gözlerinde bariz endişe vardı. Be yalnız görüp iyi olduğuma inandığı an rahat bir nefes verdiğini işittim. Ben iyi değildim, iyi de görünmüyordum, ben iyi değildim.
"Başına ne sardın yine sen?" dedi terliği ayağına geçirip, kollarını göğsünde toplayınca kaşları hareket etmişti.
"Dün gece tüm gün evdeydim değil mi ben?" diye sordum bir umut. "Ben evdeydim değil mi" Gözlerim sulanmıştı ve acının köklerini salmıştım oturduğum yatağa.
"Ateşin mi var senin, hasta mısın?" dedi yanıma bir çırpıda gelip elimi alnıyla kontrol ederken. Elimi alnıyla kontrol etmek mi? Ay bir an önce kendi kendimi ihbar edip hastaneye yatmam gerekiyordu. "Kız sen yanıyorsun?"
"Ateş bana ait değil, kalbim patlayacak, anne beni neden doğurdun?" Boğazımdan bir hıçkırık firar ederken eğilip yüzümü yastığa gömdüm. "Neden sormuyorsun bana kadın ben dünyaya gelmek istiyor muyum?" Nasıl tepki verdiğini göremesem bile sezebiliyordum, ezberlemiştim artık mimik hareketlerini. Elini sözlerimle açık bıraktığım ağzını kapatıp vah vah ediyordur! "Madem biliyorsun halt yemeden durmayacak bir kız olacağımı, ben hiç istemedim gelmeyi!" Pişmanlık içimi kavurup duruyordu.
"Kız tövbe de, çarpılacaksın!" dedi annem bir tane omzuma geçirip. Daha ne kadar güzel Allah'ım sınayacak beni demek istedim ama insanın sınavı dünyada bitmiyor diyeceği geldi aklıma annemin, sustum. "Neden bir adam seni kucağında taşıyıp getirdi, onun hesabını ver bana!" Fasulyenin kaç faydası vardı, acaba matematikte denklemlerin durumu neydi, kafamın içini sayılarla doldursam diğer ayrıntılar silinir miydi? Kafama çok yüklenip gece geçen olayı kökten kesmek istedim.
Zeki değilsin ve ayku (IQ) seviyen epey düşük. Sanmam, unutamazsın!
"Anne dün yaşanmadı ki, dün ben bir yere gitmedim, ben evdeydim yemin billah mı edeyim aa, evdeydim kadın!" dedim gömüldüğüm yerden kalkmadan. "Bekarlığımı çok düşünüp uyumuş olmalısın ki rüyanda beni eve taşıyan bal renkli gözlü adamı görmüşsün sen!"
"Gözlerinin bal renkli olduğunu nereden biliyorsun sen?"
"Ay Asuman, depresyondayım. Çıkmam bir kaç güne ayol kadın rahat bırak beni!" diye çemkirdim. "Benimle ilgili gördüğün kabuslarla dolu rüyaya girmeye hakkım var değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fala Düşen Kısmet
RomanceYetişkin içerik! _ "Canı çıkana kadar karabiber koy!" "Yemek tarifi mi bu?" "Hayır aşkın tarifi, alerji yapsın, arada acıdan hapşuralım." _ Aşk, kalp ağrısı ve mizah... Tek kitapta! Dikkat edin, öldürmekten güldürür!