Keyifli okumalar...
Sonrasını düşünmeden galeyana gelip ağzından büyük lokma kaçıran ahmağın teki gibi hissediyordum. Önümde ki boş beyaz kağıtla kaç saattir bakıştığımızı unutmuştum, çizimim harikulade olabilirdi, elimde yatkındı ama buraya Mehmet beyin istediği gibi bir evin çizimini yapmak verdiğim sözden daha büyük bir işmiş geliyordu. O anlık kafa tutmam beni şimdi kurtarmayacaktı ki, salak mıydım ben? Doğuştan bir problemim mi var? Ayağa kalkıp çizim masasına doğru ilerledim, masanın üstüne yığdığım onlarca malzemeyi bir kenara silkeleyip kara kalemi parmaklarımın arasına sıkıştırıp beyaz kağıdı iyice yaydım. Dairesel bir görünüm istemişti dışarıdan, kafamın içinde ki zeki kıza ulaşmam gerekiyordu. Düşündüm, hayal ettim, kafamın içine inşaatlar kurdum, duvarlar yıktım, zihnimde ki kız beynimin üstüne serdiği çizim kağıdında bir şeyler karalıyor, bazen de avuçlarının arasına aldığı tonlarca ince beyaz kağıdı buruşturup boşluğa doğru fırlatıyordu.
"Beynin akıyor?" diye bir ses duyduğumda odada yalnız olmadığımı o an fark ediyordum, ağır ağır kafamı kaldırdığım da karşımda gördüğüm yüzle beraber düşmüş suratım iyice sarkmaya başladı. "Ben sana söylemiştim, arşa kaldırdığın adam bugün yere çakılmana sebep olmuş."
"Senin yüzünden!" dedim gözlerimi kısıp. O kahveyi bana getirmemiş olsaydı belki de bunlar başıma gelmezdi.
"Haklısın, kahveyi ben döktüm!" dedi dalga geçer gibi. "İlk defa elinde ki projeyi birine teslim ediyor." Sesinde şaşırmış bir ton vardı.
"Neden yaptığını sanıyorsun ki?" diye homurdandım. "Daha önce kaç kişiyi kovmak istedi? İşi batırmamı istiyor çünkü başaramadığım takdirde beni buradan def etmeyi planlıyor!"
"Yiğidi öldür hakkını yeme, sevmem herifi ama işinde uzmandır." Onu dinlediğimi sanıyordu ama kafamın içinde tahminen buradan ne zaman gidebileceğine dair hesapladığım saniyeleri saymaya başlamıştım ben.
6, 7, 8, 9, 10...
Kafamın içinde ki sayı zinciri uzadıkça uzuyordu ama bu adam gitmiyordu, tahmin ettiğim sayının üstünden dakikalar geçmişti. Güzel sandığım bahtımın gölgesi mi denk düşmüştü bana bugün, neden dinliyordum ben bu herifi.
"Melih?" dedim yayıldığım masadan sırtımı dikleştirip kendime çeki düzen verdiğimde. "Tahminen buradan ne zaman çekip gidersin?" diye sordum düz bir yüz ifadesiyle, gözlerim gitmesi için yalvarıyordu. Sorum üzerine kaşları havalandı.
"Beni kovuyor musun? Sana şurada yardımcı olmaya çalışıyorum?" dedi sivri çıkan sesinin yanında yüzü gölgelenmişti. Ayaklanıp yüzünü benden çevirdiğinde, "Bana bir yemek borcuna karşılık şimdilik gidiyorum, tamam mı kafası mastır yapmış köylü güzeli!" Kara kalemi arkasından fırlattığım da aniden geri çekilip açtığı kapıyla orada hazır bekleyen adamın alnının tam çatısına değmişti kalem. Kızgın iki gözün beni bulan bakışlarıyla içimden bu defa beni kurtarabilecek hiçbir bahanenin olmayışı içinde kıvranırken Melih denen adamın odadan tüydüğünü gördüm, bu adam benim düşmanım falan mıydı?
Yalın bey az evvel alnına çarpan kalemi yerden alıp bana doğru geldiğinde yüzünde yer edinen ifade kesinlikle kırmızı görmüş bir boğanınkinden farksızdı, sanırım bende kırmızı çarşaf oluyordum.
Bir mucize olsun!
Önce masanın üstünde kenara çekilmiş malzemelere hemen ardından boş kağıda baktı, benim projeyi derhal oraya çizip onaylatmam gerekiyordu değil mi?
Lütfen bir mucize olsun!
Alnı kızarmıştı yediği darbeden. "Biliyor musun?" dedi ellerini masanın üstüne koyup keskin bakan gözlerini gözlerimle birleştirip. "Cidden seni elime geçen çizimlerinden önce tanımış olsaydım, değil burada çalışmak ofisin önünden dahi geçirtmezdim! O harikulâde çizimlerin böylesi aptal bir kafadan çıktığına inanmak güç!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fala Düşen Kısmet
RomanceYetişkin içerik! _ "Canı çıkana kadar karabiber koy!" "Yemek tarifi mi bu?" "Hayır aşkın tarifi, alerji yapsın, arada acıdan hapşuralım." _ Aşk, kalp ağrısı ve mizah... Tek kitapta! Dikkat edin, öldürmekten güldürür!