Keyifli okumalar...Ofisten içeri girerken attığım adımın ters istikamete kırk koşuyordu. Çiğdem hanım ve Melih beyi görmeye gelmiştim, başlayan dedikodu zamanla dineceği yerde alev almış bu zamana kadar da durmadan devam etmişti. Ağızdan ağıza laf evirilip çevrilip hiç bizden çıkmayan bir boyuta ulaşıyordu. Kulaktan kulağa ya kelime eksik ya bir cümle fazladan gereksiz ulaşırdı. Bu defa da öyle bir yere getirilmiştim ki sözde Şevket beyin adını kullanıp ofisten para yatırmıştım zimmetime.
Bu nasıl bir mümkün olabilirdi? Anlamını çözememekle beraber hiç tanımadığım insanların zihninde bir çok kötü anlam kazanmıştım. Kendimi korumak için asla değil, sadece uzattıkları dedikodu yılanını her ne kadar boyunlarına dolayıp kafalarını bedenlerinden ayırma isteğiyle dolsam da bunu elbette yapmayacaktım o yılanı tek başına geldiği yere postalamak istiyordum. O çekilirse ofis biraz sakinleşebilirdi.
Odamın bulunduğu kata kadar üzerime çevrilen bakışları, aksesuarımla kamufle ettiğim gözlüklerime rağmen alttan alttan aynı şekilde karşılık vere vere çıktım, odamda Melih ve Çiğdem hanımın beni beklediklerini biliyordum. Yalın'ın gelip gelmediğinden haberim yoktu, dün geceden sonra konuşmamıştık.
Tek parça ultra mini elbisemin eteklerini düzeltip kapının kolunu aşağıya doğru indirdim. O olaydan sonra ilk defa karşılaşacaktık Çiğdem hanımla, bana nasıl bakacağından emin olamasam bile konunun ben dahilinden çıkıp yine etrafımda döndürüldüğüne şahit olmuştu. Tedirgindim, Yalın'a karşı duyduğu sevgisi beni benimseyebileceği anlamına gelmiyordu. Kafasında ki soruları aydınlığa çıkarma gibi bir derdim yoktu. Ne olduğunu bende bilmiyordum.
Acelesiz hareketlerle ittiğim kapıyla geçebileceğim kadar bir boşluk bıraktım. Yüz yüze gelecek şekilde yerleştikleri koltukta beni fark eden Melih bey olmuştu, gözleri yüzüme çekilirken benim bakışlarım yana doğru kayıp Çiğdem hanıma dokundu. Geldiğimi fark etmemesi mümkün değildi, yine de bana bakmaması kalbinin bana karşı merhametsiz bir şüphenin hala barındırdığından korktum.
Yalın ile ilgili her şey beni korkutuyordu, bilhassa babası. O nasıl kabul görecekti. Benim ailem çoktan Yalın'ı kabul etmişti. İçeri girip kapıyı ardımdan kapattım. "Selam!" derken sesim çok cılız çıkmıştı. Çiğdem hanım geldiğimi yeni görmüş gibi sesimle beraber otomatikmen kafası olduğum tarafa çevrildiğinde duygu anlaşmazlığında boğulan gözleri çekingen gözlerime değdi. Yüzünde mimik oynatmazken eskisi gibi sert görünmediği kaçmadı bakışlarımdan.
"Hoş geldin Efsun!" dedi Melih bey, sesinde ortamın gergin havasını dağıtmak isteyen bir çaba sezdim. Bakışmamız onu germiş olmalıydı ki böyle bir giriş yapma gereği duymuştu. Ona döndüğümde yerinden kalktı.
"Hoş buldum," dedim samimi bir gülümsemeyle. "Nasılsınız?" diye sordum devamında.
"İyi diyelim iyi olsun sen?" diye sordu. Ayakta neden beklediğimi bilmiyordum ama konforlu eski bana ait koltuğuma geçip oturmak içimden gelmemişti. "Amcam ortalığı yıkmış, duydum üzüldüm."
"Hiç girmesek mi o konuya, tam olarak ne olduğunu bile bilmiyorum!" dedim aman aman der gibi.
"Kimseye düşmanlık ettiğinden değil kendince doğru bildiğini yaptığını sanıyor!" dedi oflayarak. "Seren ile de evlenmelerini çok istiyordu."
"Onu neden istediğini sende çok iyi biliyorsun!" dedi Çiğdem hanım araya girerek. Ona baktım göz ucuyla, sırtını yasladığı koltukta huzursuzca hareket etti. "Neyse kurcalamak sadece öfkemizi arttırır." Ona bu kadar öfkelenmesinin neden belki de bir zamanlar kendisine çok saygı duyduğundandı. Özendiğimiz yaşamların düz bir çizgiden ibaret olmadığını öğrendiğimizde kendi yamuklarını sorguluyordu insan. Her insanın çabası yalnızca kendineydi, hata yapmaya ihtiyacımız vardı doğru ve yanlışı ayırt etmek için ama bazen bu hatadan çıkıp devamlılığa sürüklenince, bunun adı hata olmaktan çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fala Düşen Kısmet
RomansaYetişkin içerik! _ "Canı çıkana kadar karabiber koy!" "Yemek tarifi mi bu?" "Hayır aşkın tarifi, alerji yapsın, arada acıdan hapşuralım." _ Aşk, kalp ağrısı ve mizah... Tek kitapta! Dikkat edin, öldürmekten güldürür!