🍃 Bir Çeşit Düzenbazlık🍃

3.6K 275 51
                                    

Keyifli okumalar...

Ayakta dikilmekten ayağıma geçmiş krampları parmak uçlarımda bile hissediyordum ama karşımda bana adını anlamlandıramadığım bir duyguyla kaplanan yüzün sahibi Yalın bey kibarlık gösterip bana oturmam için konforlu koltuklardan birini işaret etmiyordu, kabalık ve nezaketten eksilen ne varsa yakışıklılığına katmıştı, yine de bir parça naziklik gösterseydi eksilmezdi güzel yüzünden.

Sen otur, senin ondan ne eksiğin var? Ha doğru her şey.

"Ay şuracığa oturayım ben, tabanlarıma dikenler batıyor!" diye oflayıp onun bana göstermediği insaniyeti ben kendime sunup koltuğa attım kendimi. Sanırsın güneş odanın içinde doğmuştu, bu ne sıcaklıktı böyle. Pintiliğinden klima aldırmadığı odası yanıyordu. Neden bunu bir anda sorun ettiğimi bilmiyordum ama gözlerime diklenen gözleri terletiyordu avuç içlerimi.

"Çizimlerin burada, alabilirsin!" dedi canımın bir parçası artık Yalın bey, yumuşak çıkan sesi üstümdeki tüm endişeyi silip atabilecek cinstendi. Acaba giydiği takımda kendini rahatsız hissetmiyor muydu, sıcaktı burası.

Al ve git diyor, salağım benim.

Çizimleri mi, yok canım daha neler... Kovmayacak kadar yüce gönüllü bir kişiliği var, gerçi gözlerinin dili olsaydı gitmem için pas pas bağırıyor olacaktı, ifadesi öyle ama.

"Öyle demiyorsunuz değil mi?" dedim umutla, bunu neden şimdi ona sormuştum? Yüzüme aval aval bakarken kafasından geçen düşünceleri merak ettim. Bence harikulade düşünceler değildi. "Yani şey-" diye lafı gevelediğimde telefonum çalmıştı. Her zaman çalmasından nefret ettiğim telefonuma sarıldığımda arayan kişinin adına bakmayı aklımdan geçirmeden açıp kulağıma götürdüm. Nimetti.

"Kız, neredesin sen? Neden beni arayıp sormuyorsun?" dedi Celil beyin ağlamaklı sesi, kurtarıcı diye sarıldığım telefon tufanım olmuştu, zoraki gülümsedim.

"Ah tabii haklısınız aramam gerekiyordu!" dedim ciddi bir ses tonuyla. Hiç bir zaman başvurduğum yerlerden geri dönüş alamamıştım, biraz kendimi yüceltmemin zararı olmazdı. "Size kesin bir bilgi vermemiştim, düşüneceğimi söyledim."

"Ay senin durum benimkinden de vahim, içimi açacağına ayh vay başıma gelenler!" Devamlı deli gözüyle bakılıyordum zaten, biraz daha bakılsam zararı olmazdı.

"Neden bu kadar ısrar ediyorsunuz! Size geleceğime dair söz vermedim ki! Siz benim ne kadar meşgul bir insan olduğumu biliyor musunuz?" dedim Yalın beye baktığımda gözlerini suratıma dikerken yakaladım, sergilediği mimiklerde davranışımdan ötürü çizilmiş bir kıkırtı sezmiştim.

"Ne ısrar etmesi ayol, geliyorsan gel gelmek istemiyorsan yine gel, ne olursa olsun yine gel!" dedi Celil bey, cümleleri şiir okur gibi çıkmıştı ağzından. "Kötüyüm diyorum vicdansız kadın!"

"Aman canım beyefendiciğim ben mi ısrarla beni işe alın diye yalvardım, size meşguliyetimi dile getirdikçe siz beni anlamamakta ısrar ediyorsunuz. Şirketiniz her ne kadar büyük ve tanınmış olsa bile çalışmak istemediğimi söylemiştim!" dedim sesimi yükseltmem Yalın beyin hoşuna gitmemiş olacak ki yüzünü buruşturmuştu.

"İstersen ben konuşayım?" dediğinde Yalın bey, elini telefona doğru uzatmıştı, kafamı iki yana hızla sallarken oturduğum koltuktan kulağımda kim telefonu kapmasından korkar gibi kalktım.

"Ben hallediyorum!" dedim boşta kalan elimi sallandırıp sorun yok dercesine bir hareket yaptım.

"Ay şimdi düştü beton, kız sen şeytansın. Zekicilik değil bu, düpedüz şeytancılık. Kız sen böyle kime özenip büyüdün, anneni gördüm garibana da çekmemişsin. Leyla desen kafası alem ama güzel çalışıyor arada ama sen bilemedim, ben sana toz kondurmama çalışıyorum sen nerede bir pislik varsa sokuyorsun koca burnunu." Kınayıcı sözlerinin sonunun gelmesini sabırla bekledim. "Kız sen istifa mektubunu verdin mi kalasa?" diye sordu. Beynimi zorladım çıkarken istifa ederek mi ayrılmıştım, iyi de ben kendi rızamla çıkmıştım işten. Bu durumu yine de kurtarır mıydı?

Fala Düşen KısmetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin