🍃Bir Garip Hisler🍃

5.3K 350 112
                                    

Keyifli okumalar...

Yaraladığım parmağıma bakarken hafifçe gülümsedim, sanırım elimi kestiğim için şikayet etmeyecektim, ilk defa… Telefonum titrediğinde masanın üstünden alıp gelen mesaja baktım.

'Aşağıdayım.'

Yerimden kalkıp koltuğu düzelttim, kapıya doğru ilerlemeden önce son bir defa dönüp Yalın beyin odasına baktım, oradaydı bir gölge gibi… Belki hayalet. Merdivenlerden inip geldiğimi fark eden otomatik kapıdan dışarı süzüldüm ve o an beni kalçasını kaputa yaslanmış kollarını göğsünde kavuşturmuş olan Selim'le göz göze geldim. Saçları uzamıştı ve uçlarını yanına gitgide yaklaşıp yakından görünce şaşkınlıktan gözlerim fırlayabildi her an. Koyu tonlara sahip saçlarının uçlarını griye mi boyamıştı? Bu çocuğun gidişatı hiç iyi değildi?

"Dibin mi düştü?" dedi alayla, ona duyduğum özlem suratına bir tane çakma isteğimden ağır geldiğini fark ettiğimde beklemeden boynuna atladım. "Bir dur ya, ne bu sarılma merakınız Asuman başkanla anlamıyorum." Sızlanmasını umursamadan geri çekilip bir tane de dizine geçirdim, rahat bir nefes verebilirdim şimdi. "Haydut musun nesin!"

"Dibim düşmüşmüş, sen gelirken aynaya baktın mı?" dedim. "Şu haline bak, gün geçtikçe sana katlanabilen tarafımın çürüdüğünü hissediyorum!" Saçlarını havalı bir şekilde savurup bakışlarını ofisin olduğu tarafa kaldırıp bir noktada durdu, kafamı çevirmek istediğimde de birden buna engel olup kollarını iki omzumun üstüne koydu, ne yapmaya çalıştığı anlamak istercesine aval aval suratına baktım. Tatlı tatlı tebessüm edince kafasının artık iyi olmadığına kanaat etmiştim. Gelmeden önce ne içmişti bu?

"Gülümse!" dedi sırıtarak.

"Manyadın mı ne! Çekilsene olum şuradan!" diye cırladığımda yüzünü zoraki gülümseme eşliğinde buruşturdu.

"Saçlarından nefret ettiğimi söylemiş miydim?" dedi kahkaha atıp. Cidden bu kadarı da fazlaydı. Gözlerimi yana yatırıp birazdan dişlerimi geçireceğim kolunda kurban bir parça aradım ve beklemeden kolunu ısırdığımda acıyla kolları geri çekildi.

"Doğru söyle yine reddedildin değil mi? Şu hareketlere bak, düşen egonu beni azarlayarak yükseltemezsin. Manyak." Ardı ardına ona savurduğum hareketleri duymazdan gelip acıyan kolunu ovuyordu.

"Yürü be! Gidelim, zaten dikizleniyoruz!" dedi arabaya yönelip. Dikizlenmek onun lügatinde izlenmek demekti. Kim tarafından dikizleniyorduk ki? Kafamı çevirdim sağa sola, kimse yoktu. "Şöyle bakınmayı kessene! Bir de bakınmıyor mu delirecem. Sakın kafanı yukarı kaldırma!" diye uyardığında çoktan kafamı kaldırıp bakmıştım ofisin pencerelerine doğru, o an fark etmiştim karanlıkta kalan bir siluetin varlığını. Ofis tamamen karanlığa gömülmüştü ve o an yüzünü göremesem dahi bir çift gözün varlığını üzerimizde hissettim. Yalın bey diye mırıldandım. "Sana bakma dediğimde senin de bakmaman gerekiyordu!"

"Gidelim," diye mırıldandım. Artık çoktan sızısı dinmiş parmağımda ki yarayı hatırladım. Sıcak dokunuşlarını hala geziniyordu sanki parmak uçlarımda. "Erken döneceğini söylemiştin, geciktin." Ağzımı en sonunda açmaya karar verdiğimde neredeyse eve varmak üzereydik. Neden bizi eve getirdiğini bilmiyordum, kafamı dağıtmak isteğimden haberdardı.

"Teyzenin yeğeni değil misin?" dedi homurdanarak, bana değil akıp giden yola bakıyordu gözleri. "Bir türlü yerinde rahat ettiremedik kadını. Hayu götürüyorum beş yıldızlı otele, kadının gözleri köyünde gördüğü yeşil otları arıyor." Sitemi gülümsetmişti beni. Anneme hiç çekmediğim bu yönümle teyzemden aşağıkalır yanım yoktu. İkimizde köy havasını şehir havasına tercih eden garibanlardık. İyi ki öyleydik.

Fala Düşen KısmetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin