Keyifli okumalar...Kafamı dayadığım masanın yüzünden kaldırmadan ofladım, yarım saattir içeride ne konuştuklarının ağır merakı olsa da üzerimde kendimde onları dinleyecek cesareti bulamadım, hem ayıp kaçardı. Odalarımızın arasında bulunan cam duvarın jaluzisi çekilmemişti ve sırf bu yüzden onları görmek zorunda kalmayayım diye kafamı masaya gömmüştüm. Elim istek dışı dudaklarıma gitti ve parmaklarımı hala sıcaklığını hissettiğim dudaklarımda gezindi, bunu düşünmek bile delirtiyordu beni, her o ana gittiğimde çağlayan bir heyecan gün yüzüne çıkıp kalbimi sıkıyordu. Elim dudaklarımda bir şekilde kafamı masadan kaldırırken gözlerim karşımda hararetli konuştukları her hallerinden belli çifte değmişti. Yalın beyin gözleri onu izlediğimi fark etmiş gibi gözlerimi bulurken irisleri parmaklarım hala üzerinde dudaklarıma kaydı. Kaşları anında çatılırken bozgun yemiş bir ifadeyle kafamı masaya indirdim düz bir şekilde ve alnımın ortası masanın üstüne çarptı.
Uzun süre yapmadığım sakarlık bende alnıma mal olurken elim acıyan yerine gitti. Kafamı kaldırırken avuç içimle alnıma bastırdım, gerçekten acımıştı. Ne diye elim dudaklarımda duruyordum ben, üstelik o ana dair bir şeyler hatırladığımı öğrense mahvolurdum ben, kendi mezarını kazıp kendini gömen nasıl bir geri zekalıyım acaba?
Elimi perde yapıp beni hala izleme devam eden Yalın beyin yüzüme odaklanan bakış açısını kısıtladım. Oturduğum koltuktan bir çırpıda kalkıp kapıya yönelip odadan çıkarken tulumuma koyduğum telefonu elime aldım. Selim'in adına basıp kulağıma götürdüm.
"Ayaklı felaket!" diye telefonu alması nasıl ironiydi ama.
"Kes, evi kurtaracak parayı buldum!" dedim direkt konuya girip. Koridorda ilerlerken sekreteri aradı gözlerim, kahveye ihtiyacım vardı.
"Sen bunu nereden biliyorsun?" diye sorduğunda sesinde bariz şaşkınlık vardı.
"Seni sefil, benden gizleyerek evin kahramanı olduğunu falan mı sandın? Ayaklı felaketmiş, ayaklı keriz!" dedim homurdanarak. "Annemin morali yerine gelecek." Derin bir iç çekerken gözümün önüne hüzünlü yüzü belirdi. O evi satın almaya yeterdi bu para, o iyi hissederdi ama aklımın bir tarafı Yalın beyde kalmıştı. Elinin durumu iyi değildi ve bir süre çizim yapamayacaktı. Bende zor durumdaydım, işin içinde annem olmasaydı hatıralarla dolu evi görmezden gelebilirdim.
"Bayan salak selektör!" diye bağırdığında anca onu duyabilmiştim. İrkilerek telefonu kulağımdan çekerken parmağımla damağımı kaldırdım. Korkudan öleceğimi sandım bir an.
"Ne bağırıyorsun hödük!" dedim bağırarak. Koridorda ilerleyen ve simaları tanıdık çalışanların gözleri anında beni bulurken utanç içinde kafamı öne eğip hızla merdivenlere doğru çevirdim adımlarımı. "Senin yüzünden rezil oldum!"
"Gocunma ama normal yani, ben şaşırmıyorum artık kuzen. Bak Leyla bile gözümde bir makama erişti ama sen gittikçe düşürüyorsun kendini. Ne olacak senin bu umutsuz halin, hani elini uzatsam çözülebilecek bir şey de değilsin!" dediğinde sinirden hızla basamaklardan inmeye başlamıştım. İçimde patlamaya hazır bir volkan vardı.
"O eriştiği makam kalbin olmasın!" diye laf sokarken öksürmeye başladı, eriştiği yermiş pöfffff. Telefonu çekip kapattım. Kendimi ofisin dışına atarken etrafta kahve alabileceğim bir yer aradım. Bir kaç metre uzakta kalan şirin bir kafe görününce gözüme yürümeye devam ettim. Telefonu cebime koymaya çalışırken ayağım taş olduğunu tahmin ettiğim bir cisme takılmış ve düşmeye hazır bir şekilde gözlerimi yummuştum. Önce dizlerim üzerine düştüm ardından avuç içlerim yere yapıştı. Saçlarım dağılıp yüzüme tel tel düşerken acıyla oflayıp doğruldum. Ellerim kanıyordu, vay başıma gelenler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fala Düşen Kısmet
RomanceYetişkin içerik! _ "Canı çıkana kadar karabiber koy!" "Yemek tarifi mi bu?" "Hayır aşkın tarifi, alerji yapsın, arada acıdan hapşuralım." _ Aşk, kalp ağrısı ve mizah... Tek kitapta! Dikkat edin, öldürmekten güldürür!