Keyifli okumalar...
Bileğimde takılı kayışlı saate baktım, henüz erken bile olsa mağazanın içinde boş boş dolanıp durmak geciktirecekti beni Bella hanımların rica ettiği akşam yemeğine. Leyla'ya döndüm, elinde tuttuğu parçaya kaydığında gözlerim neredeyse bir ohaa bağırtısı dökülecekti ağzımdan. Yemeğe gideceğimi unutmuş muydu? Ne bu baloya gider gibi önüme serdiği kıyafetler. Delirecektim.
"Bak zaten asabım olmuş bilmem kaç, tepemde ta tepemde bir sinir dolaşıyor, volkan gibiyim." Sözlerim sinirli bir anlam taşıyor olsalar bile sesim yılmış çıkmıştı. "Sende önüme ya dünyayı kurtarıyormuşum pozları veren kıyafetler yada usulü düşük mini etekler getirip duruyorsun, yemin ederim içime alıp yakarım seni!"
"Madem yardım etmeme izin vermiyorsun, seçtiklerimi beğenmiyorsun ne diye yordun buraya kadar?" diye sordu benden daha beter bir ses tonuyla. Bana kırgın değildi, bunu bilmek içimi rahatlatmıştı. Ona beni hazırlamasını teklif ettiğimde aşırı gergindim, bana her hangi bir noktada dargınlık beslemesini istemiyordum. Ama beklediğim gibi beni yine nazik karşılamıştı, bana dargın değildi.
Mağazanın içi kalabalık değildi, bu saate zaten millet büyük ihtimal yemek yiyordur.
"Bella hanımın da hatırı olmasa yani diyeceğim ne işim var, açlıktan mideme kurt düşmüş uluyor sanki!" Yakınmam yanıma gelmesine neden olmuştu. Yolu tamamlayıp aramızdaki mesafeyi düşürdüğünde boynumu büküp aç karnımı tutmuştum. "İnşallah sofralarında yiyilebilir bir yemek bulurum, aksi halde bu kurt rezil edecek beni!"
"Yine zihninde saflık dolaşıyor," dedi Leyla kafama hafif bir tane geçirip. "Kızım zengin sofrasında neler olur neler oo!" dediğinde elini havaya kaldırıp sallamıştı.
"Pintide değiller ama her bir yemekten ahanda şu kadar koyuyorlar, bir parça." Bunu söylerken baş ve işaret parmağımı birleştirmeden bir araya getirdim, aralarında çok az mesafe bırakmıştım. "Ben orada değil midemi dişimi bile doyuramam. Sen eve geç makarna yap içine de ince ince tavuk eti, sonra üstüne de bir boy fesleğen. Allah'ım çok açım." Açlık çok zordu, salak kafam gün boyu suratına basmak istediğim Yalın'ı döndürüp durmuştu içinde, yemek yemeği unutmuştum.
"Bak gına geldi, taş olsa çoktan parçalanmıştı yeter!" dedi Leyla yalvarırcasına. "Bir tane seç git giyin, saçını başını, makyajını kendin yapıyorsun zaten. Bak anca yetişemezsen dişini bile doyuramazsın!"
"Düşman kazulet, iyi be bi' işimiz düşmeyiversin mi?" dedim ayaklı askılıklarda gördüğüm sade parçanın yanına doğru ilerlerken. Fiyatına bakmadan tek parça altında ki astarını saymazsam komple dantel yapım olan elbiseden gözlerimi alamıyordum. Elbiseyi Leyla doğru tuttuğumda nasıl diye bir işaret yaptım. İçine sinmiş olacak ki tamam dercesine baş parmağını dikti havaya. Önce bedenime uygun olanı bulup ardından deneme kabininden birine girdim. Buz mavisi dantel elbisenin diz kısmı hafif kaçırmış olsa bile kendini artık sorun etmeyecektim, çünkü hem beğenmiştim hem de daha fazla geç kalmak istemiyordum.
Yalın beni alacaktı, gelseydi arar mıydı beni?
Kabinden çıkarken omuzlarımı tamamen açıkta bırakan dantelin parçaları dizlerime dökülüyordu, belimi saran kemeri de oldukça hoşuma gitmişti.
Topuklularla canımı çıkarmaya niyetli değildim, şık beyaz bir babet kestirmiştim bile gözüme. İşimizi bitirip mağazadan aldıklarımı üzerime geçirmiş bir şekilde çıkarken saçlarıma uzak olmayan eve kadar güzel bir şekil vermek istiyordum. Çıkardığım gündüz ki kıyafetleri koyduğum karton poşeti Leyla'ya uzatırken caddeden çıkmış evden birkaç metre uzakta kalan sokağa girmiştik bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fala Düşen Kısmet
RomanceYetişkin içerik! _ "Canı çıkana kadar karabiber koy!" "Yemek tarifi mi bu?" "Hayır aşkın tarifi, alerji yapsın, arada acıdan hapşuralım." _ Aşk, kalp ağrısı ve mizah... Tek kitapta! Dikkat edin, öldürmekten güldürür!