🍃 Kelebeğin Düşü 🍃

2.9K 236 76
                                    

Keyifli okumalar...

Ellerimiz bir birine yaslı parmaklarımız kenetlenmiş bir şekilde deniz kenarında yan yana yürüyorduk, arada hafifçe omuzu omzuma çarpıyordu bu her tekrarlandığında dokunduğu yerden bir ürperti geçiyordu, kalbim güzel atıyordu. Baş parmağı bileğime nabzımın attığı yere değdi ve usulca okşadı. Ona hafif döndüğümde kafamı uzun boynundan dolayı kaldırmak zorunda kalmıştım, yüzüne baktım, yüzü güzeldi. Dolgun dudaklarında huzurlu bir gülümseme vardı, bunu gözlerimle görmek kalbimi hislendirmişti. Yanında olduğum kadar yanımda iyi hissediyordu.
Israrım yüzünden ayakkabılarımızı çıkartmıştık, elbisemden dolayı şanslıydım zira onun gibi olmayan kotumu yukarı kaldırmak zorunda kalmamıştım, Soğuk denizin suyunu sadece tabanlarımda değil tüm tenimde hissediyordum.

"Bunu ilk kez yapıyorum!" dedi Yalın, sesinde bu durumu garipsediğini belli eden bir tını vardı ama yüzü huzurluydu.  Bana döndü, gözlerinin içinde parlayan bir ifade vardı, gülümsedi, içim ısındı. Elinde durmaya devam elimi elinden ayırmadan kaldırdı ve yüzeyine dudaklarını bastırdı. Kalbim tekledi, dokunduğu sıcaklığı sadece elimde değil tüm zerremde hissediyorum.

"Sevdin mi peki?" diye sordum merak dolu bir tonlamayla. Tavrım onu gülümsetmişti, boşta duran elini kaldırıp burnumu iki parmağı arasında sıktı acıtmadan.  Elini geri çekerken burnuma dokundum ona kötü kötü bakıp, çocukmuşum gibi seviyordu.

"Bilmem, sevdim her halde," dedi dudaklarını  bilmem dercesine kıvırdığında. Bu kalbimde bir hissin boynunu bükmesine neden olmuştu, burayı sevdiğini sanıyordum. "Sen yanımda olduğun sürece her şeyi sevebileceğime inanıyorum, bunu alma benden olur mu Efsun?" Bunu ona düşündüren neydi, onu bırakabileceğime inanıyor muydu gerçekten? bağlı duran ellerimizi diğer elimle örtüp kafamı salladım.

"Beni kovduğunda bile gitmek bilmedim, şimdi böyle gözlerimin içine bakıyorsun, elimi tutuyorsun nasıl gidebilirim ki?" Elimi kaldırıp yanağını avuçladım. Gözlerini kısarken yanağını avuç içime bastırdı. "Sadece kalmayı bilen birine sende gitmeyi öğretme olur mu?" dedim sıcak bir tonlamayla. 

Telefonumun titrediğini hissettiğimde hiç acele etmeden elbisenin geniş cebine attığım telefonu çıkardım. bildirimler dolmuştu, buda neydi şimdi? Önce annemin mesajına baktım.

'Nereye kayboldun, kendinde de değilsin. Kızım çabuk eve dön, ya da yerini söyle ben geleyim.'

Hasta olduğumu sanıp bu mesajı göndermesi normaldi.  cevap yazıp gönderdiğimde tek elle yazmak hayli uğraştırmıştı beni. Elimi geri çekmeye gönlüm razı gelmemişti.

"Annem," dedim Yalına kısa bir bakış atıp tekrar telefon ekranına döndüğümde. "Merak etmiş."

"Erken olduğunu mu düşünüyorsun?" diye sorduğunda ne demek istediğini anlamamıştım. saatten bahsediyor olmalıydı.

"Geç mi oldu, işin mi var?" dedim benim yüzümden zor durumda kaldığını düşündüğümde bu his kalbimi karartmıştı. "Benim yüzümden-"

"Ondan bahsetmiyorum Efsun!" dedi sözümü kesip. "İlişkimizden bahsediyorum!" Telefonun harf kısmında parmaklarım donmuştu, duraksadım. Yüzüne baktım, ciddiydi.

"Annemle tanışmak mı istiyorsun?" dedim yutkunarak. sırtımdan soğuk bir yelin estiğini hissettim. Bu isteği telaşlandırmışı beni. Annemin her halükarda bana saygı duyacağından emindim ama ortada karışan sorunlar vardı, onları çözümlemem gerekiyordu evvel. Bunu onu kırmadan nasıl söyleyebilirdim?

"Erken olduğunu düşünüyorum," dedim düz çatallı bir sesle. "Yani tabii ki de tanıştıracağım sizi ama henüz zamanı değil. Ne bileyim ben bile bazen  gerçekliğinden şüphe edebiliyorum. Her ilki seninle yaşıyorum ve bu bazen canımı acıtabiliyor. Daha önce birini sevdiğimi hissetmedim, daha önce sevmedim de. Sen ilksin ve ben bazen ne yaşıyorum diye sorguluyorum kendimi. Kötü hissettirdiğinden değil, aksine çok fazla iyi geliyorsun bana." Sabırla sözümü tamamlamamı bekliyordu. "Sana alışmama izin ver?"

Fala Düşen KısmetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin