Özgür
Aldığım mesajla korkuyla yerimden kalktım. Hemen kapıya doğru koştum, kapıyı açmak için anahtarları çevirirken ellerim titriyordu.
Kapıyı açtığım an hiçbir şey göremedim. Hiçbir şey yoktu etrafta. Anahtarı cebime atıp aşağıya indim ve gördüğüm şey karşısında kalakaldım.
Diyecek hiçbir şey bulamıyordum. Neredeyse kanlar içinde kapının önünde kıvranan biri vardı.
Kuzey vardı. Kuzey, yerde kanlar içindeydi.
Yanına koşup onu sırtladım, ne yapıyordum onu bile bilmiyordum. Merdivenleri çıkıyordum ama delirmiş gibiydim.
Tüm vücudum zangır zangır titriyordu. Çok korkuyordum. Kuzey'e ciddi bir şey yapmış mıydı? Kuzey neredeyse hiç hareket bile etmemişti, bilinci yerinde miydi, bunu bile bilmiyordum.
Zar zor ellerim titremesine rağmen kapıyı açıp Kuzey'i direkt kanepeye götürdüm. Kanepeye oturup tişörtünü çıkardım, önünde çöktüm ve onunla konuşmaya çalışmaya başladım.
Nefes alışverişi normal gibiydi, nabzını kontrol edecektim ama o kadar titriyordum ki bir türlü anlayamıyordum.
En sonunda kendimle cebelleşirken, Kuzey'in elini saçımda hissettim. Yerinde homurdanarak kaydı. Gözlerini yavaşça açınca içime öyle bir su serpilmişti ki.
Ağlayacaktım. Nefes alışverişim bozulmuştu, o kadar korkmuştum ki başıma ağrılar girmişti.
Kuzey'in bir şeyleri idrak edemediğinin farkındaydım, yanına oturmak yerine önündeyken kendime çektim ve ne kadar sıkı sarılabilirsem sarıldım.
Kollarını zor da olsa bana doladı, özlemiştim. Çok özlemiştim Kuzey'i.
Kendimi ondan ayırıp banyoya gittim ve ilk yardım çantasını aldım.
Kuzey'in vücudu kanamıyordu, karnında biraz şişlik vardı, moraracak gibi duruyordu. Yüzüne baktıktan sonra sırtına bakacaktım çünkü şu an kendini çevirebilecek durumda değil gibiydi.
Pamuğa biraz batikon döktükten sonra kaşına doğru yaklaştım.
"Acıtacak biraz. Yanacak ama çok değil. Elimi sıkmak ister misin?" diye sordum.
Yavaşça kafasını sallayıp elimi tuttu.
Dikkatlice kaşına bastırdığım zaman canının çok acıdığını anlamıştım, kaşından pamuğu çekip yarasını temizledim.
Burnunu ve dudağını da temizledikten sonra boynunda ki birkaç yere yarabandı yapıştırdım.
"Sırtına da bakmam lazım, yüz üstü uzanabilir misin ya da yan dönebilir misin?"
Yavaşça yan döndü, hala konuşmuyordu. Bir şeyler söylemek istiyordu ama canının acıdığını anlamıştım.
Sırtı neyse ki temizdi. Belki birkaç yeri moraracaktı.
Mutfağa gidip 2 tane buz torbası alıp beze sardım.
Bir tanesini kendi tutacaktı, bir tanesini ben tutacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maniac (boyxboy)
Fanfiction[TAMAMLANDI] Birbiri ile uğraşmaktan başını kaldıramayan iki gencin zamanla birbirlerini kabullenişleri, reddedişleri... Belki başkasının başına gelse çoktan pes edecek iki çocuğun inatla yola devam etmesi ve bu yolu aşk ile örüşleri. "Tekinoğlu, se...