Kuzey
Sabah inanılmaz bir baş ağrısı ile gözlerimi açtım. Burnuma dolan çok tanıdık olmayan kokuyu, belime dolanan kolları, başımın olduğu göğüsü anlamam biraz zaman almıştı.
Geceyi hatırlıyordum ama sanki rüya gibiydi. Her yerim inanılmaz ağrıyordu ama çok uzun bir zamandır hiç böyle deliksiz bir uyku çekmemiştim.
Kafamı yavaşça kaldırıp Özgür'ün yüzüne bakmaya başladım. Kalın kaşları, hafif çıkık burnu, dolgun dudakları ve hafif esmer teniyle o kadar muhteşemdi ki. Dağınık saçları vardı, kirpikleri çok uzun değildi ama çok güzellerdi.
Her yer buram buram Özgür kokuyordu ve kendimi buraya ait hissediyordum. İçimde deli gibi odayı karıştırma isteği vardı.
Odası hiç beklediğim gibi değildi, mavi tonları hakimdi, duvarlar posterler ile kaplıydı ve oldukça düzenliydi.
Aniden dün gördüğüm Özgür'ün vücudu geldi aklıma. Yaraları vardı ama sanki vücudundaki dövmelermiş gibi duruyordu. Yara izlerini saklamak istediğini fark etmiştim ama onlarla bile çok güzeldi.
Aklım çok karışıktı, olayların Özgür ile ne alakası olduğu, bana tavırları, adamın bana saldırışı. Hiçbir şey mantıklı gelmiyordu ya da bir türlü bir şey kuramıyordum kafamda.
Özgür yerinde yavaşça kıpranmaya başladı, uyanmak üzereydi. Vücudumu ondan çekmedim ve gözlerini açmasını bekledim. Yüzüne direkt bakıyordum ve gözünü açtığı an göreceği ilk şey olmak istiyordum.
Yavaşça gözlerini araladı, gözleri şu an küçücük gibiydi. Kafasını geriye atıp esnedi, kafasını geri hizama getirip yüzüne salak bir gülümseme yerleştirdi.
"Günaydın." Sesi boğuk çıkmıştı ve bu boğuk ses o kadar hoşuma gitmişti ki, utanmıştım.
"Sana da günaydın." deyip yatakta ona arkamı döndüm. Neden bilmiyordum ama şu an biraz daha yüzüne bakamayacakım, garip bir şeyler hissetmiştim.
"Ne yapıyorsun Tekinoğlu? Kıçını dönmeler falan? Çocukları adına boşanmayan çift miyiz biz?" deyip arkadan belime sarılmıştı. Kalbim dursa yeriydi.
"Bıraksana Özgür Kaan. Şu an biz küsüz." demiştim. Neden demiştim sahi?
Boğuk sesiyle bir kahkaha atıp beni kendine çevirdi. O böyle şeyler yapınca kendimi yanında çok küçük hissediyordum cidden. Bu kadar güçlü olduğunu hep unutuyordum.
"Tekinoğlu kaşınma, kafanı kırarım." demişti gülerek. Her zaman gülüyordu zaten. Bir elini saçıma atıp karıştırdı.
Kollarından kurtulup tavana bakmaya başladım, o da aynı şekilde tavana döndü.
"Dünü anlatacak mısın?" dedim. Artık bilmem gerekiyordu.
Yerinde rahatsızca kıpırdandı.
"Anlatacağım. Sana kadar geleceğini bilmiyordum, çok özür dilerim cidden. Kahvaltı yapalım o sıra anlatayım olur mu?"
"Özür dileme Özgür. Kaldır kıçını da kahvaltı hazırla bana." durumu biraz dağıtmak istemiştim çünkü gerginlik kimseye yaramıyordu.
İkimizde istemeyerek yataktan kalktık. Tuvalete aynı anda girmiştik ve şimdi birisinin çıkması gerekiyordu.
"Tekinoğlu çık, ev sahibi kuralları ya da çıkmam diyorsan ben işerken yüzünü yıkayabilirsin."
"Misafirim ben. Hiç misafirperver değilsin bakıyorum da. Sen ben işerken yüzünü yıkayabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maniac (boyxboy)
Fanfiction[TAMAMLANDI] Birbiri ile uğraşmaktan başını kaldıramayan iki gencin zamanla birbirlerini kabullenişleri, reddedişleri... Belki başkasının başına gelse çoktan pes edecek iki çocuğun inatla yola devam etmesi ve bu yolu aşk ile örüşleri. "Tekinoğlu, se...