bölümü kiss-i was made for lovin' you dinleyerek okumanızı tercih ederim. :)
Kuzey
ÖzgürKuzey
Özgür'den haber alamayaşımın 6. günüydü, anlıyordum annesine gitmişti ama telefonunu eline alıp 5 dakika bile bana ayıracak vakti yok muydu? 6 gündür 200 mesaja yakın mesaj atmıştım. İyi olup olmadığını anlamaya çalışıyordum, mesajlarım iletiliyordu ama hiçbirini okumuyor, aramalarıma çıkmıyordu.
Kaya ailesinin sıkı olmadığını söyleyince daha çok endişelenmiştim. Sonuçta Yiğit dışarıdaydı. Başına bir iş gelmesinden korkuyordum ama illa duyardım değil mi?
Babamın annesi öldüğü için ailem şehir dışındaydı ve görünüşe göre bir süre daha gelmeyecekti. Sıkıntıyla televizyonun başına oturup kanalları gezmeye başladım. İlgi çekici bir tane bile şey yoktu.
Telefonumun titremesiyle korktum. Telefonumu heyecanla çıkarıp bildirime baktım ve derin bir nefes aldım. Özgür mesaj atmıştı sonunda.
Özgür: 30 dakika içinde birlikte gittiğimiz arazide olabilir misin?
Dönmüştü demek, olurum diye yanıtladım ve hızlıca üstümü değiştirip yola çıktım. İçime su serpilmişti resmen, yaşıyordu. Ona kavuşacak olmamın verdiği heyecanla aptal aptal gülüyordum. Dışarıdan biri bana dikkat etse bu çocuk kafayı mı yedi diye düşünürdü.
Gerçi yemiştim, Özgür'ün kokusunu o kadar özlemiştim ki şimdiden bacaklarım titriyordu. Otobüsten inip araziye doğru yürümeye başladım. Bu araziye gelmeyi seviyordum. Özgür ile ilk öpüşmemiz buradaydı. Bu yüzden ek bir heyecanla gidiyordum.
Araziye girdikten sonra Özgür'ü hep oturduğumuz bankta otururken gördüm ve arkasından yaklaşıp kolumu boynuna doladım. Ensesine ıslak öpücükler bıraktım, elini elimin üstüne koyunca yanağını öpüp yanına oturdum.
Bana çok sıcak olmayan bir gülümsemeyle ve yorgun göz altlarıyla karşılık verdi. Yol yorgunu olmalıydı ama sanki bir haftadır durmadan ağlıyor gibiydi.
"İyi misin yavrum? Sanki hiç uyumamış gibisin." dedim saçına elimi götürürken.
Bir elimi yanağına koyup parmak uçlarımla saçlarına ulaştım ve ardından gözlerini kapattı.
"İyiyim. Senle bir şey konuşmak istiyordum." dedi.
"Tabii yavrum. Ne oldu?" dedim, bir şeylerin ters gittiği belliydi. Kesin yine Yiğit olacak şerefsiz bir şey yapmıştı.
"Ben seni artık sevmiyorum. Geçici bir hevesmişsin." dedi yüzüme dahi bakmayarak.
Aldığım nefes anında boğazıma battı, karnıma kramplar girdi. Ne diyordu? Bana neden böyle diyordu? Tam çok mutluyken, her şeyi birlikte çözme kararı almışken beni terk mi ediyordu?
"Ben senin gibi erkeklerden de hoşlanmıyorum. İbne değilim yani. Seviştikten sonra anladım." dedi yine yüzüme bakmayarak.
Tüm vücudum zangır zangır titriyordu. Beni gözünden bile sakındığını hissettiğim adam gitmiş, yerine başka birisi gelmiş gibiydi. Gözlerimden yaşlar aktığını ağzıma gelen tuzlu tat sayesinde fark ettim. Dünyam yıkılmış gibiydi, sanki biri kalbimi bedenimden ayırmış ve kanamaya terk etmiş gibiydi.
"Özgür." diyebildim kısık sesimle. Özgür göz ucuyla bana bakıp burnunu çekti ve önüne döndü. Söylediklerine neden inanmıyordum? Yine saflaşıyordum. Aşk beni kör ediyordu, önümdeki gerçekleri göremiyordum. Bal gibi ortada olan gerçekleri görmekten mi kaçınmıştım yoksa birinin beni sevmesini çok mu istemiştim de bu hale gelmiştim bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maniac (boyxboy)
Fanfiction[TAMAMLANDI] Birbiri ile uğraşmaktan başını kaldıramayan iki gencin zamanla birbirlerini kabullenişleri, reddedişleri... Belki başkasının başına gelse çoktan pes edecek iki çocuğun inatla yola devam etmesi ve bu yolu aşk ile örüşleri. "Tekinoğlu, se...