y/n: smut başlangıçlı bölüm ama tamamı smut değil, rahatsız olanlar tamamiyle geçmesin.
"Şimdi."
Kulağıma fısıldanan bu cümle ile vücudumun sarsıldığını hissettim. Özgür, koyulaşmış gözleriyle gözlerini bana dikince ona dönüp yutkundum ve gülümsedim. Elini çenemin altına getirip yine o boğuk ses tonuyla konuşmaya devam etti.
"İstemiyor musun?" diye sordu cezbedici bir sesle, istemiyor olsam bile, ki istiyorum, bu ses tonuna dayanmanın imkanı yoktu. Damarları belli olan kolundan tutunup Özgür'ün kucağına yerleştim. Küçük kıkırdamasına karşılık şakaklarını öptüm. Ellerini belime yerleştirdi ve dudakları boynumu talan etmeye başladı.
Öyle bir açlıkla öpüyordu ki, sanki bir saniye dudaklarını ayırsa yok olacaktı tüm vücudu. Beni üstünden hafifçe kanepeye itip üstüme çıktığında tişörtünün uçlarına tutundum. Ellerimi tişörtünün ucundan çekip başımın üstüne hizaladı.
Tek eliyle iki elimi de bileğimden kavramıştı diğer eliyle ise vücudumu sıkıyordu ve öpmeye devam ediyordu. Hafifçe inleyince kafasını kaldırdı ve dalgın bakışlarla bana baktı.
"Çıkar tişörtünü." dedi ve ellerimi bıraktı. Dediğini ikiletmeden tişörtümü çıkarıp eski pozisyonuma dönecekken bileğimden tuttu. "Benim tişörtümü de." dedi tekrardan emreden bir tavırla.
Elimi yine tişörtünün uçlarını yerleştirip havalandırdım. Kanepede ona doğru sendelediğim zaman burnumdan öpüp tekrar yavaşa ittirdi beni. Bacak arama doğru girdiğinde elini kemerime attı.
Kemerimi açıp aşağı doğru kaydırdı ve kendi üstündeki fazlalıklardan da kurtuldu. Tekrardan boynuma doğru yöneldiğinde saçlarını çekiştirdim. Hoşuna gitmiş olacak ki, boynuma doğru gülümsemeyle karışık bir sıcak nefes vurdu. Öpücükleri boynumdan aşağı doğru indi.
Göğüs ucumu ağzında ezdiği an seslice inledim, daha da aşağı inip kasıklarıma öpücükler kondurdu. Zaten onun vücuduna kıyasla küçük olan vücudum altında daha da çok küçülmüştü. Uzvuma dilini değdirdiği an yer altımda kayıyor sandım.
İstemeden doğruldum ve bana bakan koyu çift gözlerle karşılaştım. Bir yandan uzvumla ilgilenirken bir yandan da suratımı izliyordu.
Kendi uzvunu ıslattı ve beni rahatlatmak için parmaklarıyla arkamda oynadı. İçime giren bir parmağıyla vücudum kaskatı kesildi. Canım acıyor mu diye kontrol etmek amaçlı kafasını kaldırdı ama benden bir şey beklemeden devam etti.
Bir parmak daha eklenince sesli bir şekilde adını inledim. Bu onun son dayanma raddesini kırmış olmalı ki uzvunu bana doğru dayadı.
"Seni seviyorum." dedi kendini içime doğru iterken. Artık tam bir beden olmuştuk, ne o vardı ne ben vardım. Sadece bizdik, başka hiçbir şey yoktu o an.
İnlemelerimiz, gel gitleri iyice birbirine karıştığında ikimiz de sona gelmiştik. Dudağıma kısa bir öpücük bırakıp alt dudağımı dişledi. İçimden çıkıp kendini üstüme doğru bıraktı, göğsüme kafasını yasladığında terli alnı ve saçlarıyla oynadım.
"Seni çok seviyorum." diye evvel ki söylemine karşılık verdim. "Kak hadi, yatağa gidelim." dediğimde kafasını kaldırıp anlamsızca suratıma baktı.
"Bu şu an mı aklına geldi?" diye güldü ve iki büklüm olduğumuz kanepeye bakarken. Üstümden kalkıp kıyafetlerimizi aldı ve odama doğru onu yönlendirdim. Yatağın içine direkt girdiğimiz zaman büyük bir yorgunlukla gözlerimin içine baktı.
Yatakta hafifçe doğrulduğunda onu taklit ettim. Çocuk bir suratla bana dil çıkarınca kahkaha attım.
"Cezalandırmayacak mıydın beni?" dedim dudak büzerek.
"Cezalandırdım sanıyordum." dedi olduğumuz durumu ima ederek.
"Daha çok hediye gibiydi." dediğim zaman gözlerimiz tekrardan buluştu. Çok yoğun bakıyordu, dışarıdan başka bakan olsa aramızdaki bu akımı fark ederdi. Sanki benim kalbim ona, onun kalbi bana aktarılıyor gibiydi.
İlk defa tüm sorunlardan uzaktık, sonunda her şeyden uzaktık. Sadece biz vardık. Başımız ağrımıyordu, yarınımız nasıl olacak diye düşünmüyorduk. Sonunda anın tadını çıkarıyorduk, kaçtığımız, savaştığımız her şey bitmişti. Özgürdük artık.
İkimizin de gözü dolmuştu. Konuşmuyorduk belki ama duygularımız aynıydı, ikimizde hissediyorduk bunu. Özgür huzurluydu, gözünün içi gülüyordu.
"Sen benimsin." dedim kısık bir sesle. Başını salladı ve bana bakmaya devam etti.
"Tekinoğlu, sen bana böyle güzel bakarsan ben duramam ki." dedi gözünden bir damla yaş düşerken.
"Durma o zaman."
Tekrar bana doğru kayıp dudaklarımızı birleştirdi. Ardından yatakta kayıp göğsüme sığındı.
"Kuzey, benimle bir geleceğin olacak değil mi?" dedi çocuksu bir heyecanla.
"Olacak." dedim aynı ses tonuyla. Burnunu çekip kafasını anlık kaldırdı ve geri gömdü.
"Ben sensiz yapamam, gitme o yüzden." dedi yine çocukça.
"Oysa sana çıkıyor bildiğim bütün yollar." diye Teoman'dan bir atıf yaptım sevdiğime.
selamlar. bu bölümü neden yazamadım bilmiyorum, sanki hiç sevişme ne bilmeyen biri gibi yazdım. normalde oldukça duygulu olacaktı ama elimden gelmedi herhalde.
mutsuzluğumu karakterlerime yansıtmak hiç istemiyorum. finale yaklaşırken bu mutsuzluk beni hiç iyi etkilemiyor.
kontrol bile edemedim. başım o derece çatlıyor, kusura bakmayın eğer hatalar olduysa.
sizi seviyorum, sevgilerle biricik barın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maniac (boyxboy)
Fanfiction[TAMAMLANDI] Birbiri ile uğraşmaktan başını kaldıramayan iki gencin zamanla birbirlerini kabullenişleri, reddedişleri... Belki başkasının başına gelse çoktan pes edecek iki çocuğun inatla yola devam etmesi ve bu yolu aşk ile örüşleri. "Tekinoğlu, se...