Kuzey
Bitmek bilmeyen derslerin yarısına sonunda gelmiştik. Öğlen arası için çalan zili duyunca derin bir nefes aldım ve yanımdaki çocuklara baktım. Maç yapmak için bağırışıyorlardı.
Özgür ve Kaya kimin kaleci olacağı konusunda hararetli bir tartışma yaşarken Melih ve Berat üniversite düşünüyordu.
Gerçekten, sınava neredeyse 1 sene kalmıştı. Bu sene çabucak geçmişti bile. Ayrıca Özgür ile aynı üniversite olmasa bile aynı şehirde üniversite kazanmamız gerekecekti çünkü ikimizde birbirimizden ayrılmak istemiyorduk.
Esmer tenine bir kez daha baktım. Kaya'ya kızdığı için boynundaki damaları iyice belliydi, saçları dağılmıştı. Ona baktığımı fark edince bana bakıp sırıttı ve önüne dönüp Kaya'ya kızmaya devam etti.
Onlar buna karar verene kadar tuvalete gitme kararı aldım, zaten tüm öğle arasını bunun hakkında tartışarak geçireceklerdi.
Koridordan hızlıca geçtim, artık kimse benimle uğraşmıyordu ya da bana kötü bakmıyordum ama ben hala gergindim. Yine kimseyle göz teması kurmamaya çalışıyordum, özellikle yanımda Özgür olmayınca daha gergin oluyordu bu yürüyüşler.
Tuvalete girip işimi hallettikten sonra elimi yıkamaya koyuldum. İçeri giren tanıdık yüzle kafamı geri eğdim. Can, bu tüm olaylar başlamadan önce en yakın arkadaşımdı. Büyük ihtimalle, insanlara "eşcinsel" olduğun hakkında da dedikoduyu o yaymıştı.
Yanımda durup elini yıkamaya başladı. Çaktırmadan da beni süzüyordu.
"Nasılsın?" dedi büyük ihtimalle anlık cesaretle.
"İyiyim." dedim ona sormadan, çünkü bunu hak ettiğini düşünmüyordum.
"Bu sefer de kendine yeni sığınak olarak Özgür'ü mü seçtin?" dedi tek kaşını kaldırarak.
"Kıskandın mı?" dedim gözünün içine bakarak.
"İbneliğini mi? Gerçekten nasıl hastalıklı olduğunu öğrenince yanından kaçar merak etme." dedi gülerek.
Sabrımı taşırıyordu, aslında bu yeni değildi. Devamlı olarak okulda birileri tarafından aylarca aşağılanmıştım. Şimdi ise bunu yapanın en zor zamanında yanında olduğum herifin yapıyor oluşu kanıma dokunuyordu.
Kapıyı açıp tam dışarı çıkacakken arkasından seslendim.
"Bir şey düşürdün, beklesene." dediğim gibi bana döndü. Kapının önünden ona yumruk atınca anlık dengesini şaşsa da hızlıca toparladı.
Bana göre oldukça cüsseliydi ama artık çileden çıkmış gibiydim. Yumrukların ardı ardı kesilmiyordu. En sonunda üstüme çıkıp üst üste yumruklar yüzüme inmeye başladı.
Zar zor onu üstümden atmamla birinin beni çektiğini gördüm. Melih beni köşeye çekmişti.
"Napıyorsun lan?" dedi bana bağırdı ve dehşetle suratıma baktı.
"İbneyi kurtarmaya gelmiş." dedi Can Melih'e doğru.
"Ben Allah yarattı demem!" diye Can'ın üstüne gittiğinde Can yerden kalktı ve Melih'e doğru yürüdü.
Burnumdan ve dudağımdan akan kan direkt ağzımın içine hücum ediyordu. Melih, Can'ı yere düşürüp birkaç kez tekmeledi.
"Sen kimin arkadaşına laf ediyorsun lan?!" diye Can'ı hafifçe kaldırıp geri bıraktığında zar zor Melih'e seslendim.
Karşıdan gelen Emir ve Özgür bizi görünce gözleri kocaman açıldı. Emir hızla Melih'i çektiğinde Melih hala bağırmaya devam ediyordu.
"Sen kimsin amına koduğum bu çocuğa bir şey diyorsun?" diye bağırıyordu ama Can kanayan burnuyla ilgileniyordu.
Özgür yerde yanıma çöküp çenemi tuttu ve kendisine çevirdi.
"O mu yaptı?" dedi çok soğuk bir sesle.
"Boşver." dedim kolundan destek alarak.
"Gidelim." dedim ve hızlıca arkamı döndüm. Özgür'ün sinirden kasıldığını anlamıştım.
Sınıfa geçip yerime oturdum, Özgür yanımdaki yerini alınca hiç yüzüme dahi bakmadım. Yüzümün yara bere içinde olduğunun farkındaydım ama şu an bana soğuk yapıyor oluşu canımı daha çok sıkıyordu.
Ders başladığında bir nöbetçi çocuk içeri girip benim ve Melih'in çağrıldığını söyledi. Şaşırmamıştım, siktiğimin okulu işte. Özgür yerinden kalkmadan koridora doğru bacaklarını çekip geçmem için yer açtı. Bacağımı ona vurarak çıktım ve peşimden Melih geldi.
"Ne yapar dersin bize?" dedi Melih endişeliymiş gibi davranarak.
"Kınama verir en fazla." dediğimde Melih az da olsa gerilmişti, tabii onlar genellikle kavgadan sonra gittiklerinden pek cezaya kalmıyorlardı.
Müdür yardımcısının odasına girdiğim zaman bize oturun yaptı gözleriyle.
"Kuzey oğlum her kavganın arkadasında olduğun yetmiyormuş gibi bir de serseri takımıyla mı takılıyorsun?" dedi Melih'i süzerek.
"Özür dilerim hocam. Sondu bu gerçekten." dedim.
Bizi oyalamak istemediği belliydi.
"İyi. 2 saat kütüphane temizlemeye kalın." dedi ve odadan yolladı bizi. Biliyordum yine kütüphane işinin bize kalacağını.
Sınıfa geri döndüğümde Özgür'ün sinirli gözleri yine beni buldu. Yanına oturduğum zaman bu haline iyice sinirlendim ve ona döndüm.
"Nereye kadar bana sinirli kalacaksın?"
"Ne zaman kendini salak salak tehlikeye atmazsan." dedi sinirle bana dönerek.
"Sanki silahlı çatışmaya girdim anasını satayım." dedim kendimi iyice rahatsız sıraya bırakarak. Sinirle soluyup alev çıkaran gözlerini bana döndürdü yine.
Bir anda beklemediğim bir şekilde beni duvara doğru ittirdi. Sınıftaki herkes bize doğru dönerken zaten bize dayanamaya öğretmenimiz bizi kovmaya hazır bir şekilde döndü.
"Çıkın dışarı!" dediğinde sinirlice dışarı çıktım. Aptal herif ne yaptığını sanıyordu? Arkamdan gelip sınıfın kapısını kapattığını duyunca ona döndüm.
"Ne yapıyorsun lan?" diye ona doğru yürüdüğümde bileğimden kavradı ve kazan dairesine doğru hızla yürüdü.
"Özgür!" dediğimde bana sinirle döndü ve kazan dairesine adımladı. Arkasından onu takip edip içeri girdiğimde o sinirli halinde eser kalmamış gibiydi.
Yüzü gevşemişti, sinirli gözlerinin yerini endişeyle bakan gözler almıştı.
"Çok canın acıyor mu?" dedi bir eliyle çenemi okşayarak.
"Manyak mısın abi?" dedim göğsünden ittirerek onu.
"Ne yaptım yine?" dedi beni kendine daha çok çekerek. Belimi öyle sıkı sarmıştı ki hareket etmemin imkanı yoktu. Dudağıma küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi.
"O çocuğu sikeceğim ama." dedi gülümsemeyle.
Gülümsemesinin başladığı yerden öpüp geri çekildim.
"Seni seviyorum, haberin olsun." dediğimde bir afalladı.
İyice kollarını bana sararak, sanki daha çok beni içine çekebilirmiş gibi yanına çekti.
düzenlemeden atıyorum. finalden sonra tüm bölümleri tek tek okuyup düzenleyeceğim. sizi seviyorum.
diğer bölüm final:')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maniac (boyxboy)
Фанфик[TAMAMLANDI] Birbiri ile uğraşmaktan başını kaldıramayan iki gencin zamanla birbirlerini kabullenişleri, reddedişleri... Belki başkasının başına gelse çoktan pes edecek iki çocuğun inatla yola devam etmesi ve bu yolu aşk ile örüşleri. "Tekinoğlu, se...