45

703 45 40
                                    

Kuzey

"Kalksana üstümden Özgür!" dedim bir yandan kahkaha atarken. Özgür ise kafasını boynuma daha çok gömerek nefesini üflemeye başladı. Artık gülmekten karnım ağrıyordu.

Zar zor Özgür'ü kendi bedenimden ayırıp yatağın diğer tarafına düşmesini sağlayınca ani bir hareketle üstüne çıktım ve onu gıdıklamaya başladım. Hiç huylanmıyormuş gibi yapıyordu ama tüm vücudunun kasıldığını buradan anlayabiliyordum.

"Sen ne kadar güçlüymüşsün Tekinoğlu? Cüssene göre şaşırdım." dedi histerik bir ses tonuyla.

"Tekinoğluymuş. Bak, yemin ederim nüfus müdürlüğüne gidip adımı değiştireceğim ki bana Tekinoğlu diyeme." dedim üstünden çekilip yana doğru kayarken.

"Tamam demem bir daha, Tekinoğlu." dedi yanaklarımı sıkarak.

Ona küsmüş gibi yapıp arkamı döndüm ve kollarımı önümde birleştirdim. Omzumu silktikten sonra ne yapacağına baktım.

Kollarını bedenimin üstünden belime doladı ve beni kendisine doğru çekip enseme burnunu yasladı. Burnu ve dudakları tenime hafif hafif değerek ve değdiği yeri yakarak hareket ediyordu.

Hafif hafif ensemi ve kulak arkamı öpmeye başladığında huylandım ve ağzımdan bir inilti kaçtı. Bu ona cesaret vermiş olacak ki, ensemde anında bir dil darbesi hissettim.

Karnım kendi kendine kasılmaya başladığı an Özgür'ün telefonu çaldı.

"Hay sikeyim." dedi vücudunu benden uzaklaştırırken.

"Arayacağın anı sikeyim Kaya." dedi sinirle.

"Belki önemli bir şeydir açsana." dedim vücudumu ona çevirirken.

Çoktan meşgule atıp bana doğru geri yaklaşmıştı bile. Şakaklarıma küçük küçük öpücükler kondurup yanağım arasında gel gitler yapıyordu dudaklarıyla.

Yine telefonu çaldığında sinirle nefesini verdi.

"Yok, bize rahat yok anlaşılan." dedi telefonunu eline tekrar alırken.

"Aramayın ya, kapıyorum telefonu. Bu gece ulaşmasın kimse bana, bir gece ulaşmadılar diye kıyamet kopacak değil ya." dedi telefonunu kaparken.

"Sakin olsana. Hadi gel tekrar yanaş bana." dedim davetkar bir şekilde siniri geçsin diye.

Yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirip ne olduğunu anlamadığım bir anda beni altına aldı. Yine şakaklarımdan başlayıp yüzümün aşağısına doğru beni öpmeye devam etti, eskisine göre daha hızlı öpüyordu. Boynuma geldiğinde kafasını iyice bastırdım ve ellerimi saçlarına geçirdim.

Kendimi de iyice ona bastırmamla ağzından kısık bir inilti duydum ve biraz kendimi geri çektim. Kafasını boynumdan çekip dudaklarıma yönlendirdi ve anında dillerimizi buluşturdu.

Bir elimle belinden onu daha çok kendime çekerken bir elimle de saçlarıyla oynuyordum. Yaşadığım hazzın tarif edilebilir bir yanı yoktu. Tamamiyle onun olmak istiyordum, o olmak istiyordum. Karnımda kelebekler oluşunu geçmiştim artık.

Dudaklarımızı ayırıp alnını alnıma yasladığında gözlerine baktım. Gözleri kapalıydı ve nefes nefeseydi. Üstümde durduğu için kollarından destek oluyordu. Sertçe yutkunup kendini yatağın diğer tarafına bıraktı, vücudumu ona doğru çevirip onu izlemeye başladım.

Biraz daha kendimi kaydırarak ondan daha uzun gibi durdum ve elimi çekingen bir tavırla Özgür'ün alnına düşmüş saçlarına götürdüm. Saçlarını geriye attıktan sonra yüzünü okşadım.

"Hayat ne garip değil mi? Birkaç ay önce benden nefret ediyordun, beni görmemek için elinden geleni yapıyordun. Birbirimizin her an boğazına yapışacak gibiydik." dedi.

"Şimdi ise seni seviyorum." dedim bir çırpıda. Dudağının kenarı kıvrıldı ve utanır gibi gözlerini kırpıştırdı. "Sen de benden çok hoşlanıyor sayılmazdın." diye cümlemi tamamladım.

"Ben hep sana çekiliyormuşum aslına bakarsan." dedi flörtöz bir tavırla.

Gözlerimi devirip kıkırdadım.

"Sana verdiğim tüm acıları, tüm açtığım yaraları sarmak istiyorum Kuzey, izin verir misin?" dedi gözlerini gözlerime kitleyerek.

"Bunun için dudağımı ve burnumu çokça öpmen gerekecek." dedim.

Gülerek mırıldandı. Bedenini bana doğru kaydırıp benden daha kısaymış gibi göğsüme doğru sokuldu. Kollarımı bedenine sarıp burnumu saçlarına doğru yasladım.

"Seni çok seviyorum Tekinoğlu, çok seviyorum. Aşığım hatta sana. Tüm ömrümü seninle geçirebilir miyim? Geçirmeliyim. Lise aşkım olarak kalmanı istemiyorum, seninle bir yuva kurmak bile istiyorum. Belki evlat edinmek. Olmaz mı?" dedi uykulu ses tonuyla.

Bir elimi belinden çekip saçlarının içine geçirdim. "Olur, ama senden iyi baba olur mu ki? Daha kendine bakamıyorsun." dedim.

"O ne demek ya? Olur tabii, bir tane prensesim olsa böyle, her gün saçını yapsam, hatta bana oje bile sürmesine izin veririm. Maç da yaparız olmaz mıydı, olurdu." dedi kızgın ses tonuyla.

"Olur tabii ama önce senim bebekliğini bırakman lazım." dedim saçlarını karıştırarak.

"Sensin bebek." dedi küsmüş ses tonuyla.

Vücudumu hafifçe geri çekip çenesini havaya kaldırdım. Dudaklarına uzun bir öpücük bıraktıktan sonra kendimi geri çektim ve kafasını az önce olan yerine geri getirdim. İkimizin de uyumaya oldukça ihtiyacı vardı.


kıyametler kopmadan önce çiftini sevimli sevimli yiyiştirip gelecek hayali kurduran ben:)

neyse, umarım bu bölümü sevmişsinizdir, onlara hep böyle tatlı bir bölüm yazmak istemiştim, ta daaa.

iyi okumalar, ayrıca galiba ev arkadaşıma aşık olmak üzereyim. allahım sen koru. öptüm sizi.

maniac (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin